Âlimler Sultanların Ayağına Gitmez
MUTTAQİ, âbid, zâhid, bildiğiyle âmil icazetli din alimleri, fakihler, kâmil mürşidler ve şeyhler (zaruret ve büyük lüzum olmadıkça) sultanların ve dünya büyüklerinin huzurlarına çıkmazlar.
Çünkü onların mânevî makamları ve rütbeleri dünya büyüklerinin üzerindedir.
İstisnâî durumlar olabilir: Sultanları ve valileri halka zulm etmekten alıkoymak veya zulümlerini azaltmak niyetiyle bizzarure kerhen gidebilirler.
Her hâl ü kârda onlara yağcılık, yalakalık, meddahlık yapmazlar.
Onların ihsan ve atiyyelerini kesinlikle kabul etmezler. Kabul etmek zorunda kalırlarsa bunların tamamını, ihtiyacı olanlara tasadduk ederler. Böylece halkın hakkını dolaylı olarak yine halka ulaştırmış olurlar.
Hüccetülislam ve Zeynüddin İmamı Gazalî hazretleri "Sultanların huzuruna çıkıp da onların ömrünün uzun olmasına dua etme sakın, çünkü Allahü Teala ve Tekaddes hazretleri zalimlerin ömrünün uzun olmasına dua edilmesinden razı ve hoşnud olmaz" buyurmuşlardır.
Din ve ilim hizmetkarları Nureddin Zengi, Selahaddin Eyyubî, Şeyh Şâmil, Emîr Abdülkadir Cezairî ve benzeri âdil devlet başkanları ile gerektiğinde görüşebilir. Çünkü onlar âlimlerin ve fâdılların kıymetini bilir.
Cennetmekân Yavuz Sultan Selim Han hazretleri, hocasının atının ayağının sıçrattığı çamurla lekelenen kaftanın, ölümünden sonra kabrinin üzerindeki sandukaya konulmasını vasiyet etmiştir.
Muttaqi ulema, fukaha, meşayih içinde haram olmasından korkulan ziyafetlere katılmaz ve o sofralarda sunulanları yemez.
Fukaranın ve mesâkînin hakkı olan zekatlarla beş yıldızlı fısk u fucur yuvası mekanlarda verilen ziyafetlerde büyük vebal vardır. Muttaqi, âbid, zâhid, müteverri din alimleri, mâneviyat büyükleri o mekânlara gitmez, o sofralara oturmaz.
Allahın Kitabına ve Resulün (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine bağlı olan ve bildiklerini hayata uygulayan gerçek ve râsih alimler israftan, lüksten, gösterişten, gurur ve kibre yol açabilecek her şeyden ateşten kaçtıkları gibi kaçarlar.
Onlara ve bütün salihlere selam olsun.
* (İkinci yazı)
Çok Âcil ve Önemlidir
*Birinci madde: İmanımız tehlikededir. Herkes önce kendi imanını kurtarmak için gerekli tedbirlere ve sebeplere tevessül etsin.
*İkinci madde: Herkes çocuklarının, eşinin, yakınlarının ve halkın imanını kurtarmak için, ilmi ve iktidarı yeterliyse bizzat, yeterli değilse bu hizmeti yapanlara destek vererek imanı koruma ve kurtarma çalışmalarına katılsın.
*Üçüncü madde: Din, iman, Şeriat elden gidiyor. Bu devir keyif sürme, zevk u sefa, yan gelip yatmak devri değildir.
*Dördüncü madde: Çok çetin ve korkulu bir imtihan geçiriyoruz. Sınavı başarmak için elimizden gelen bütün gayretleri gösterelim, "derslerimize" iyi çalışalım.
*Beşinci madde: İmanımızı kurtarmanın birinci şartı muteber ve güvenilir ilmihal ve İslamî ahlak kitaplarında yazılı olanları hayata geçirmek; farzları yapmak, haramlardan sakınmaktır.
*Altıncı madde: İmanımızı tehlikeye atan nifak alametlerinden ateşten kaçar gibi kaçmalıyız: Yalan, emanete hıyanet, vaadini yerine getirmemek gibi.
*Yedinci madde: Her 'âqil, bâliğ, mükellef Müslüman beş vakit namazı dosdoğru kılmalıdır.
*Sekizinci madde: Zekat vermesi gerekenler zekatlarını Kur'ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde vermelidir.
*Dokuzuncu madde: Küfre düşüren, dinden çıkartan sözlerden ve fiillerden kaçınmalıyız.
*Onuncu madde: Herkes nefs-i emmâresi ile büyük cihad yapmalı, onu dizginleyip, en az nefs-i levvâme derecesine yükselmelidir.
Nefs-i emmâre derekesinde imanı korumak mümkün olmaz.
*On birinci madde: Kur'anın ve Şeriatın kesinlikle haram dediği günahlara, kötülüklerde helaldir diyenler kafir olur, ebedî azaba çarpılır. Bu hususta çok dikkatli ve hassas olalım.
*On ikinci madde: İsraftan, lüksten, gurur ve kibirden, aşırı tüketimden, aşırı konfordan, her türlü şehvetlerden ve azgınlıklardans uzak durulmalıdır.
*On üçüncü madde: İslam ırkçılığı, menfi kavmiyetçiliği, hizip ve fırka taassup ve holiganlığını yasaklamıştır; bunlardan uzak durmalıyız ve şeytanın tuzaklarına düşmemeliyiz.
*On dördüncü madde: Dünya sevgisi, para ve mal sevgisi, riyaset ve şöhret hırsı bütün kötülüklerin anasıdır. Bu sevgi ve hırslara kapılarak, imanımızı ve ebedî saadetimizi tehlikeye atmamalıyız.
*On beşinci madde: Allahın rızasına ve rahmetine nâil olabilmek için, O'nun bize lütf ve ihsan ettiği nimetlerin bir kısmını muhtaç kardeşlerimizle paylaşmalı, ihtiyaç sahiplerini, onlar bizi aramasalar bile, biz araştırma yaparak bulmalı ve kendilerinin yardımına koşmalıyız.
*On altıncı madde: Elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar, sosyal ve kültürel seviyemiz nasıl gerektiriyorsa (el ile fiilen, lisan ve yazı ile, kalben) emr-i mâruf ve nehy-i münker yapan Müslümanlar olmalıyız.
*On yedinci madde: Allahın sevmediği, yapılmasını istemediği rüşvet, riba, zina, halkı aldatmak, gayr-i meşru şekilde zengin olmak, toplum içinde fitne ve fesat çıkartmak, insanların azmasına sebebiyet vermek, gulül, devlet ve belediye bütçelerini hortumlamak, saçı bitmedik yetimlerin ve fakir halkın haklarını yemek, ihalelere fesat karıştırmak, adalete aykırı işler etmek gibi kötülüklerden uzak durmalıyız.
20.03.2012