Devlet ve hükümet büyüklerimize açık mektup
Yağcılardan ve övgülerden kendinizi koruyunuz
Selâm ve hürmetlerimi takdimden sonra...
İnsan nefsi, yalan da olsa övgülerden hoşlanır, doğru da olsa tenkid ve uyarılardan nefret eder.
Tarih boyunca devlet ve hükümet adamlarının, büyük bürokratların, zenginlerin etrafında meddahlar, yağcılar, yalakalar, dalkavuklar olagelmiştir. Bunların her biri o büyüklerden ve zenginlerden maddî veya mânevî bir menfaat kopartmak, bir kemik kapmak için onları över. Gerçekten sevdiği, takdir ettiği, beğendiği için övenler yüzde bir bile değildir.
İnsan, meddahların ve yağcıların tuzaklarına düşmeye görsün, aklı karışır, zihni karışır, fikri dağılır, sapıtır.
Büyüklerin en muhtaç oldukları şey, yapıcı tenkit ve uyarılardır.
Hz. Ebubekir’den sonra (Peygamberler dışında) insanların en hayırlısı, en faziletlisi, en hikmetlisi, derecesi ve rütbesı en yüksek olanı Hz. ömer radiyallahu anhdır. İşte bu büyük zat, birini tutmuş, O zat her gün geliyor ve “Ey ömer, öleceksin” diyormuş. İşi bundan ibaretmiş.
İnsan olarak, Müslüman olarak hepimizin bu gibi hayırlı uyarılara, müsbet tenkitlere ihtiyacımız vardır.
Yağcılar, meddahlar, dalkavuklar kesinlikle uyarmazlar. Onlar hiçbir müsbet tenkit yapmazlar. İşleri güçleri, evet efendim, ne güzel söylediniz, yaptığınız her şey ne kadar isabetli ve doğru gibi yalakalıklardan ibarettir.
1950’den sonra, merhum Adnan Menderes’in etrafını bir takım “yağciyân-ı kiram” sarmıştı. Adnan Menderes’in sebeb-i felâketi bu yağcılar olmuştur.
Yukarıda, müsbet tenkitler ve uyarılar dedim. Tenkitin yıkıcısı da vardır ve onlardan hayır gelmez. Lakin müsbet, olumlu, faydalı tenkit ve uyarılar devlet ricaline mutlaka lazımdır. Onlar olmazsa işler iyi yürümez, gelecek parlak olmaz. Böyle tenkitler kimyadaki katalizörler gibidir.
Türkiye’mizde oldum olası aksaklıklar, yanlışlıklar, kötülükler vardır. Bunların giderilmesi için mutlaka tenkit ve uyarı yapılması gerekir.
Büyük Selçuklu Sultanı Sencer, mezhep olarak Hanefî idi. İmam Gazali’nin, Ebu Hanife Hazretleri’ni tenkit ettiğini duyunca, ulak gönderip, huzuruna çağırdı. İmam Gazali, Hz. İbrahim aleyhisselâmın kabrinin bulunduğuHalilürrahman Camii’nde Yüce Allah’a, bundan böyle, sultanların ve devlet büyüklerinin huzurlarına çıkmayacağına dair söz verdiği için gitmedi. Ulak, sultana, imamın gelmek istemediğini bildirince sultan ısrar etti, İmam Gazali Hazretleri çar nâçar gitmek zorunda kaldı. Sultanın huzuruna varınca, Sencer tahtından kalktı, hürmetle İmamı oraya oturttu. Yâni saygıda kusur etmedi. İmam Gazali, onunla görüşmesinde ağır tenkitler yaptı, “Maşallah maiyetinizdeki adamlarınız, askerleriniz bakımlı ve semiz ama halkın boyunları buğday sapı gibi incelmiş” dedi. Sencer bunlara kızmadı, hürmetini azaltmadı.
Devlet adamı dediğin böyle olmalı.
Abbasî Halifesi Harunürreşid tahta çıkınca, medrese arkadaşı Süfyanı Sevrî Hazretleri’ne mektup gönderdi. Süfyanı Sevri, halifenin mektubunu asık suratla aldı, okudu. Şunlar yazılıydı: “Hilafet tahtına çıktım, herkes tebrike geldi. Onlara ihsanlarda bulundum, hediyeler verdim. Siz benim medrese arkadaşımsınız, ziyaretime gelmediniz. Beklerim...”
Süfyanı Sevrî öğrencilerinden birine halifenin mektubunu verdi ve arka tarafına şu cevabı yazdırttı:
Süfyanı Sevrî’den zalim Harunürreşid’e... Mektubunu aldım. Ziyaretine gelenlere ihsanlarda bulunduğunu, caizeler verdiğini söylüyorsun. Müslümanların beytül mâlini haksız yere dağıtıyorsun vesselâm...
Bu cevabı alınca, Harunürreşid çok ağladı. Saltanatı boyunca zaman zaman bu acı fakat doğru satırları okurmuş.
Süfyanı Sevrî’ye ve Halife Harunürreşid’e Allah rahmet eylesin. Biri gerçek imammış ötekisi de insaflı sultanmış.
Yağcılar meddahlar, yalakalar, dalkavuklar, pohpohçular, goygoycular, “Evet efendim hakkınız var...” deyip duranlar, bütün bunları bedavaya yapmazlar. Onlar, paralı ağlayıcı karılar gibidir. Eskiden, cahiliyet devrinde zengin aileler, evlerinde bir cenaze olduğu vakit ücret mukabilinde ağlayan, feryat eden, saçını başını yolan profesyonel karılar tutarlarmış. çok iyi ağlayanların ücreti yüksek olurmuş.
Müsbet tenkit ve uyarı yapanlar, bunları parayla yapmazlar. Allah için yaparlar. ücret ve kemik istemezler. Hatta böyleleri zaruret olmadıkça sultanların huzurlarına da çıkmazlar.
Yağcıların övgüleri öldürücü bir zehirdir.
İyi niyetli, hikmet sahibi kimselerin müsbet tenkit ve uyarıları şifadır.
Sözü uzatmıyorum. Değerli vakitlerinizi almak istemem. Bu satırları okumak tenezzülünde bulunursanız inşallah hayırlı olur.
Bilvesile üstün hürmetlerimi arz ile sizlere hayırlı başarılar diliyorum.