CİN
Ben Etyopya’dayken, burada TRT’deki “Büyük Takip” programında, cinlerle istihbarat toplandığı tartışmaları konuşulmuş bir ara..
Eminim bu tartışmaya katılan kimi gazeteciler, hayatlarında hiçbir kutsal kitabı okumamışlardır.. Mesela Kur’an-ı Kerim’de Cin Sûresi diye bir sûre olduğunu da bilmezler.. “Cin mescidi”ni hiç duymamışlardır..
Zaten, melek ve şeytana da inanmazlar. “Kiramen katibin”den de haberleri yoktur. Harut ve Marut’u da duymamışlardır. Yecüc- Mecüc’ü de bilmezler.
Bilmediklerini de bilmezler..
Hz. Süleyman’ın Saba melikesinin tahtını getirmesinden Süleyman Mabedi’nin inşasında çalıştırılan cinlere kadar bu konuda bir şey bilmezler. “Hannasin vesvesesi” nedir diye sorsanız, hiç namaz kılmadıkları için belki hiç duymamışlardır bile.. Neyse Hızır kıssasını bilmiyorlar da, o işe burunlarını sokmuyorlar.. Hani derler ya “ol mahiler ki, derya içredir de deryayı bilmezler”. O missal, şeytanın kucağından bir yere ayrılmazlar da, şeytanın varlığına inanmazlar..
Ama konuşurlar işte!
Bu gün hemen hemen tüm kiliselerde, bireysel olarak ve topluca cin çıkartma ayinleri yapıldığı hakkında da bir bilgileri yoktur..
Bunlar bir avuç insandırlar aslında. Ama her şeyi onlar bilir. Onların aklına yatmayan bir şey doğru olamaz. Bunu kim savunursa savunsun, ona saldırırlar..
Bu “Cin Sûresi” Kur’an-ı Kerim’deki 72. sûredir. Mekke’de nâzil olmuştur: 28 âyettir. Cinlerin Kur’an dinleyip hidayete geldikleri anlatıldığından sûre bu ismi almıştır.
Programda ilahiyatçı Mehmet Şeker ve diplomasi alanındaki çalışmaları ile tanıdığımız Ömer Özkaya yer alıyor.. İzlemedim ama, bu isimlerin bulunduğu bir program ucuz bir magazin programı olamaz..
Bazı gazeteciler kendilerini hakikatın tek temsilcisi gibi görüyor olsalar gerek. Onların kabul etmediği bir şey gerçek olamaz. Çağdışıdır ve bu tür şeylerin konuşulması bile sözkonusu edilemez. Bu tür konular, onlara göre “hurafe”dir..
Şu üniversite sınavları ve üniversiteye hazırlık kursları ile ilgili Başbakan’ın açıklamasına verilen tepkileri de yurt dışında izledim..
Yıllardır devam eden bir sorun. Birisi çıkıp bir görüş söylüyor, birileri hemen meydana dalıyor, demediğini bırakmıyor..
Korkmayın ya hu, mevcut uygulamadan daha kötü bir uygulamayı hayata geçirmek o kadar kolay bir şey değil. 4+4+4 de öyle..
“Eski köye yeni adet getirme” endişesi var ya! Mümkün olan tek gerçek onların sözü olunca, ona aykırı ne söylerseniz söyleyin, birileri “tu-kaka” diyecektir.
Türkiye bu zihniyetin elinden kurtulmadan kurtulmak zor..
Hele iktidar ne derse desin, “vurun abalıya” mantığı ile hareket edenler bugünkü sorunların devamında en büyük sorumluluk sahipleridir.
Kemalist kadroların yaptıkları bu. CHP bu işin kurumsal avukatlığına soyunmuş vaziyette.. Zaten bunun için darbecilerin avukatlığını yapıyor.. MHP desen, bu yapının alternatörü.. Bir paranın iki yüzü gibiler.. Şimdi artık birlik olma noktasına geldiler.. BDP ise “dibek döğenin hıık deyicisi” rolünde.. Sorun çözülür, kriz biterse, kendilerinin de biteceklerinin farkındalar. Varlıklarını bu çatışmaya borçlu olduklarından sanki yangına körükle gider gibi, Kürt halkının sorunlaırnı çözecek olan Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi konusunda ayak sürümeye devam ediyorlar..
Bir insan bilmediği bir konuda nasıl bu kadar kendinden emin olabilir? Nasıl bu kadar ısrarcı olabilir? Bu “cin” tartışmasında en çok dikkatimi çeken konu bu..
Bu adamlar, bu sözleri söylerken, toplum tarafından nasıl anlaşıldıklarını hiç düşünmüyorlar mı?
Hani kendileri inanır ya da inanmazlar, o onların bileceği bir şey ama başkalarının inancını nasıl bu kadar hafife alabilirler?.
Yahu, tenasüh ya da reenkarnasyon dedikleri şey nedir? Hindistan’daki insanları bir kenara bırakalım da, şu bizim Hatay’daki çoğu CHP’ye oy veren Nusayrilerin ‘ruh sıçraması’ dedikleri şey nedir?
Neyse, siz bu tartışmayı bırakın da Kur’an-ı Kerim okumasanız da, Tevrat da zor gelir, İncil’e bir göz atsanız nasıl olur? Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.