Halklar sorunu da ne demek behey salaklar!
Hemen bir soruyla başlayalım: Siz hiç bir Amerikan Ermenisi tanıdınız mı? Ben tanıdım. Kendi kalkıp da Ben Amerikalıyım ama Ermeni asıllıyım demese konuşması, kültürü ve davranışlarıyla on yıl yan yana otursam anlamazdım Ermeni...ya da İrlandalı...ya da İtalyan kökenli olduğunu. Anadoludan gitme çokça Ermeni de vardır. Çocukları, torunları o ülkede doğmuş, o ülkenin uyruğuna gitmiş, kısacası Amerikalılaşmıştır. Aralarında hala Ermenice konuşup, Ermenice yazışırlar. Peki bunlar Amerikalı mı Ermeni mi? Amerikalıyım der sordunuz mu ardından da Ermeni asıllı olduğunu söyler. Fransada da böyledir bu iş, İngilterede de. Ortak paydaları Amerikalı, Fransız ya da İngiliz olduklarını söylemenin yanı sıra dinsel inançlarıdır. Ermeni Ortodoks ya da Gregoryan; diğerleri Anglikan, Protestan ya da Katoliktir. Bu gün dedesi Türkiyeden elli küsur yıl önce Almanyaya göç etmiş üçüncü kuşak, sordunuz mu ben Almanım ama Türk asıllıyım...Kürt asıllıyım... diyor. Ne var ki, dinsel inançlarını değiştirmiyor, ödün de vermiyor. Bu gerçek, bizde hala kimi salakların tartıştığı halklar sorununun ne düzeyde çözüldüğünü gösteriyor bazı ülkelerde.
Eğer insanları ırksal kökenlerine göre ayırmaz da tarihsel yazgı birlikdeliklerine, ekonomik ortaklıklarına, kültür birikimlerine göre bir deftere yazarsan çağdaş millet anlayışı ortaya çıkar! Tabi dinsel inançlarına saygı duyar, yobaz softa, çarşaflı, türbanlı diye ayırım yapmaz, gavur diye hakaret etmezsen sorunu çözmek daha da kolaylaşır!
Burada asıl önemli olan insanın kendi içinde yaşadığı, millet diyin ulus diyin, onu hissetmesidir. Siz eğer dayatmaz, Türklüğü kişinin benimsemesine bırakır, bu
arada da etnik kimliğe saygılı davranır,insanların Lazca, Çerkezce, Kürtçe, Ermenice, Rumca, Romanca konuşmasına, yazıp çizmesine saygı gösterirseniz zaten sorun kökünden çözülür. Örneğin, Kürt milliyetçiliği narasını atanların sayısı gittikçe azalır, bunu söyleyenlerin kişisel çıkar uğrunda böğürdükleri açıkça ortaya çıkar.
Bizde geçmiş yönetimler milliyetçiliği, soğuk savaş milliyetçiliği olarak ele alınca ya da soruna hep ırksal bir Türk milliyetliliği açısından yaklaşınca başımız bitten kurtulamamıştır! Bakınız, milliyetçilik bir ırk değil yurt sorunudur!
Kurtuluş Savaşında, İngiliz İstihbaratından Mim Mim birimlerine sürekli haber aktaran, İngilizin soyunacağı her türlü tezgahı anında Anadoluya ileten, toprağı bol olsun, Ermeni Pandikyan Efendi değil miydi? Mustafa Kemal Kuva-yı Milliyeyi örgütlerken yardıma koşanların başında Doğu Anadoludaki Kürt Beyleri olmuştur. Şimdi Kürt milliyetçisiyim diye bir çalım ortada dolananlar, o zaman babalarının, dedelerinin Mustafa Kemale neden hadi, git işine demediklerini hiç düşünmüşler midir sizce?
Türkiye, üstünde devlet ve uygarlıkların doğup öldüğü çok eski bir topraktır. Elbette her uygarlıktan, her devletten birçok zenginlik taşıyor; hepsi hepimizindir. Mutfağımızdan müziğimize, göreneklerimizden oyunlarımıza değin birçok şeyimizde ne kadar çok milletten insanın katkısı var. Canın isterse bu toprakta yetmiş iki buçuk milletten adam bulursun. Yahu, bütün Osmanlı Padişahları bölgedeki çeşitli halklardan, çeşitli kadınlara anne demediler mi? Bunda üzülecek, dövünecek, saç baş yolacak ne var! Adı üstünde İmparatorluk!! Elbette birçok milletten oluşacak.
Türk olmak, ırksal bir ayrıcalık değildir! Türk olmayı böyle almak, böyle gündemde tutmaya çabalamak faşizmin dik alasıdır! Kürt, Ermeni, Yahudi, Rum olmak da ırksal bir ayrıcalık değildir. Bunu böyle almak ve koymak, düpedüz faşistliktir!
(Kaynaklar; Kemal TahirTarihEdebiyat NotlarıSarı Defterler Atilla İlhan (27 Nisan 1979), vb.,)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.