Kofi Esad ya da simsar-taşeron
Oslo süreci içinde İzak Rabin, Arafat’la alâkalı olarak bir tabir kullanmıştı. Bu tabir yıllarca akıllarda kaldı. Subcontractor tabirini kullanmıştı. İngilizce olan bu tabir dilimizde taşeron anlamında kullanılıyor. Suriye krizinde de hep taşeronları görüyoruz. Kartlarını ve gemilerini yakmış olan ve babasından sonra Suriye halkını bir kez daha katleden Beşşar’ın açıkça çekilmesini istemeden dolambaçlı yollarla diyalog çağrısında bulunanlar bir biçimde rejimin ortağı ve bu rejimin arkasını kollayan ittifakın da taşeronu olmuş oluyorlar. Suriye destanında Kofi Annan’ın yanlış tarafı temsil eden yeni bir uluslararası taşeron ve simsar haline geldiğini görüyoruz. Arap gözlemcilerinin başkanı Mustafa Dabi de Suriye rejiminin ve onun uluslararası uzantılarının taşeronundan başka bir şey değildi. Arap Birliği’nin misyonunu bataklığa sürüklemiş ve Suriye rejiminin ek zaman kazanmasına vesile olmuştur. Bu ek zamanlarla birlikte Suriye rejimi devrimle bir yılını doldurmuştur. Şimdi daha büyük düzeyde bu misyonu Annan deruhte ediyor. Sürecin en büyük taşeronu haline gelmiştir. Uluslararası camiada veya BM’de karşı tezin, yani muhaliflerin tezini seslendirenler olmayınca Annan, otomatik olarak karşı tezin sözcüsü, simsarı ve taşeronu olup çıkmıştır. Zaten bu yapıya uzak bir insan veya aile değil... Rusya, Çin ve İran’ın Tom Amcası rolünde bulunuyor. Uymayacağını bile bile Suriye rejiminden derhal BM’nin altı maddelik taleplerini uygulamasını istiyor. Suriye rejimi diyelim ki; yine oyalama taktiklerine başvurdu ve süreç başarısız oldu. Bu durumda Suriye rejimine bir yaptırım mı öngörülüyor? Kesinlikle hayır. Zaten Annan’ın planı bağlayıcı değil. Daha önce Türkiye’nin, sonrasında Arap Birliği’nin tükettiği süreci bu kez de Annan tüketiyor. Rusya’ya göre de başarı veya başarısızlığa karar verecek merci tek başına Annan olacak. Demek ki; başarı veya başarısızlığın somut bir kriteri yok ve Annan’ın ağzından çıkacak iki kelimeye bağlı. Süreçle alâkalı Annan’ın yorumunu bekleyeceğiz.
*
Oldu olacak Beşşar rejimi Annan’ı danışmanı olarak atasın veya daha somut olarak BM’de yüzü eskiyen Beşşar Caferi yerine daimi elçisi yapsın. Araplardan başka askeri müdahale isteyen taraf olmamasına rağmen Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkeleri askeri müdahaleye karşı olduklarını tekrarladılar. Böylece Suriye rejimiyle dayanışma gösterisinde bulunmuş oluyorlar, Annan da kulağına fısıldanacakları bile bile Tahran ve Moskova gibi başkentleri ziyaret etti ve oralarda Beşşar rejiminin bekasıyla alâkalı telkinler dinledi. Tahran ise, bu ziyaretlerden cesaret alarak Annan planının uygulanması için yardımcı olmaya hazır olduğunu ilan etti. Bozacının şahidi şıracı misali. Annan planı olmadan da zaten İran baştan beri Beşşar rejiminin yerini sağlamlaştırmaya çalışmıyor mu?
Ailecek simsarlıkta mahirler. Oğlu Kojo Annan, Irak’a uygulanan ambargo sırasında petrol karşılığı gıda programında yolsuzluklar yapmış ve skandallara imza atmıştı. Thatcher’in oğlu ve Kofi Annan’ın oğlu skandallarla ünlenen oğullar arasında yer alıyorlar. Şimdi de babası, aynısını Suriye cephesinde yapıyor. Bu gibi simsarlar Suriye halkının elini kolunu bağlayarak celladının misyonuna yardımcı oluyorlar.
*
Kofi Annan, Beşşar Esad rejiminin baştan beri tercihi olan güvenlik seçeneği için diyalog gibi palavralar üzerinden vakit satın alıyor. Beşşar Esad kazara halkı bastırırsa misyon ikmal edilmiş ve tamamlanmış olacak. Uluslararası camia da Beşşar’ın kazanmasına ve halkını kırmasına bel bağlamış görünüyor... Ya da başka bir ihtimalle bu ülkenin iç savaş içine sürüklenmesine göz yumarak onu yıpranmaya terk ediyor. Suriye halkına dengeli ve onurlu bir savunma hakkını bile fazla görüyor. Bir de nifak yüklü bir biçimde gece gündüz dış müdahale ihtimalinden bahsediyor ve onu kınamakla meşgul oluyorlar. Adeta yel değirmenleriyle savaşıyorlar... Ve milletlerarası mahfiller de bu münafık yüzleriyle zımnî olarak Suriye’nin Esad’ların çiftliği olduğunu onaylamış oluyor. Annan adı gibi biliyor ki; Suriye rejimi tanklarını ve keskin nişancılarını meydanlardan çektiğinde meydanlar halkın eline geçecek ve milyonlarca Suriyeli Beşşar’ın gitmesi için sokaklara dökülecek. Bunun için de rejim, tanklarını ve keskin nişancılarını alanlardan çekmeyecek. Kofi Annan gibiler bu saatten sonra Beşşar ve çetesine meşruiyet sağlayamazlar, belki dayandıkları uluslararası mahfillerin meşruiyetini aşındırırlar... Kendi meşruiyetlerini kaybederler. Nitekim bundan dolayı Kofi Annan, Suriye halkının nazarında Kofi Esad haline gelmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.