Çoban Azıkları İçerisindeki Elifba’lar
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in hazırladığı yeni eğitim sistemi, memleketin normalleşmesidir.
Yeni eğitim sistemini reddedenler, bu memleketin kaymağını yemekten başka bir icraatları olmayan kesimlerdir.
Malum çevrelere göre din olmalı ama eylemi olmamalı. Kur’an olmalı ama okunmamalı. Cami açık kalmalı ama namaz kılınmamalı.
Yeni eğitim sisteminin milletin özlemi olduğundan habersiz olan bu kesimler, kafayı İmam Hatip Liseleri ile din eğitimine takmışlar.
Ne kadar öfkeleri, kinleri, küfürleri varsa boşalttılar. Bunlar yetmediğinde de beden dilleriyle bütün şirretliklerini ortaya koydular.
Sonuçta vatansever, milletsever milletvekillerinin sayesinde kervan yürüdü ve halk kendi ülkesinde kendi değer yargılarına kavuştu.
Aşağıda anlatacağım gerçek bir hikâye var ama Kur’an eğitimine ve din eğitimine karşı olanlara yakın geçmişten bir sahne hatırlatmak isterim.
¥
İnönü zulmünün altında inim inim inleyen Türkiye’nin yakın tarihinde, bırakın Kur’an okumayı ve okutmayı, Elifba’ların bulunduğu evler tüm ahalisiyle cezalandırılırmış.
Kur’an-ı Kerim’in okunmasının yasak olduğu yıllarda, Elifba’lar köyden köye çobanların azık çantalarında saklanır, çobandan çobana nakledilerek ulaşırmış.
Bugün seçmeli de olsa Kur’an-ı Kerim ve Efendimiz (s.a.v.)’in hayatının anlatılacağı derslere karşı çıkanlar, işte bu yasakçıların torunlarıdır.
Bu kesim artık şu gerçeği bilmeli ve milletin özünü tanımalıdır. Bunun için yine Çanakkale’de yaşananlardan bir örnek sunalım.
“Kendi Cenaze Namazını Kılan Şehitler” şöyle anlatılır gerçek tarihin sayfalarında.
Babamın dostlarındandı. Çanakkale, Gazze, Kafkas cephelerini dolaşmış; Sakarya, Dumlupınar’da savaşmış. Ancak İzmir’in kurtuluşundan sonra köyüne dönebilmişti.
Anlattıklarında hep acı, kan, cefa vardı. Kolay mı kazanılmıştı bu vatan? Ölüm neydi ki? Şerbet içmek kadar kolaydı.
- “Biz kendi cenaze namazımızı kendimiz kıldık Çanakkale’de!” derdi sık sık.
Kirte muharebeleri sırasında bölükler arka siperlerde hücum sırasını beklemektedirler. Ön siperdekiler ileri fırlamış boğuşmaktadırlar.
Yüzbaşı hücum için emir beklemektedir. Bütün asker süngü takmış siperden fırlamak için hazırdır.
Dudaklar kıpır kıpırdır, kelime-i şehadetler getirilmektedir. Süre uzamaktadır. Yüzbaşı erlere seslenir.
“Yavrularım... Aslanlarım... Biraz sonra Cenab-ı Rabb’ül Âlem’in huzuruna varacağız. Abdestsiz gitmeyelim... Haydi! Tüfeklerimizin kabzalarına ellerimizi sürüp, hep beraber teyemmüm edelim...”
Teyemmüm edilir... Bekleme devam etmektedir. Biraz sonra Yüzbaşı;
- “Çocuklarım! Sanıyorum biraz daha bekleyeceğiz... Önümüzde biraz daha zaman var. İleride arkadaşlarımız şehit oluyor. Hem onlar için, hem de vakit varken, kendi cenaze namazımızı kendimiz kılalım... Kabe karşımızdadır...”
Önden Oflu Ali çavuş bağırır. “Er Kişi Niyetine...” O gün yapılan hücumda, kendi cenaze namazını kılan pek az kişi sağ kalabilmiştir.”
Ey retçiler! İşte bu milletin mayasındaki imanın şekli böyledir. Kıyamete kadar sürecek bir mayadır ne yazık ki. Allah ile savaşılmayacağını öğrenmelisiniz artık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.