İnandılar ve başardılar
Çanakkale'de, tarihte ender rastlanan bir muharebe devam etmektedir. Bir yandan dünyanın en gelişmiş askeri teçhizatlarına sahip Batı ülkeleri değer tarafta vatanı için imanını kuşanmış ve yollara düşmüş Mehmetçik vardır. Düşman askerleri etrafı ateş yağmurunu tutmaktadır. Ateş çemberi iyice genişler ve Seyyit onbaşının bataryasına kadar ulasır. O sırada müthiş bir gürültü kopar ve düşman gemilerinden atılan mermiler cephaneliği havaya uçurur. Seyit Ombaşı gözlerini açtığında, arkadaşlarının cansız bedeniyle karşılaşır. Sonra denizde hâlâ ateş püskürten düşman zırhlılarına bakar ve her biri 215 okka ağırlığındaki mermilere yönelir. Arkadaşından yardım ister ve Ya Allah diyerek koca mermiyi topun ağzına koymayı başarır ve hiç vakit kaybetmeden yine "Ya Allah" diyerek topu ateşler. Seyyit onbaşı hedefine ulaşır ve düşman gemisini vurmakla kalmaz batırır. Bu olay büyük bir şaşkınlığa neden olur, kendisine "nasıl yaptın" diye soran arkadaşlarına "Allah'ın yardımıyla" der. Seyyit Onbaşı sonraki yaşamında yoksul bir hayat yaşar. Kendisine git sana madalya versinler maaş bağlasınlar diyenlere ise, biz sadece Allah için savaştık der.
Gücünü Allah'tan alan ve onun yardımına yaslanan kişi, hayatının pek çok alanında olmazları başarabilir. Böyle zamanlarda Rabbimizin yardımını bütün hücrelerimizde hissederiz. Ateşe atılan İbrahim'in yanmaması, Bedir'de üç yüz onüç müslümanın kendinden üç kat fazla düşmanı yenmesi, altı aylık bir bebeğin yüksek bir binadan düştüğü halde burnunun bile kanamaması, yaşlı bir kadının savaş meydanında beş düşman askerine güç yetirmesi yaşadığımız dünyanın kurallarıyla açıklanacak olaylar değil. Bu tür olayları anlayabilmek için inanmanın gücünü ve Allah'ın kuluna şah damarından daha yakın olduğunu bilmek ve inanmak gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.