Türkiye’de hür düşünmek ve devrim avcıları
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ı yakinen tanırım. Son derece aklı başında, iyi yetişmiş bir siyaset ve hukuk adamıdır. Bugüne kadar AK Parti sözcülüğünü dirayet ve teenni ile bihakkın ifa etmiştir. Siyaset adamı olarak merkez sağ yapıdadır ve hiçbir aşırılığı da yoktur.
Şimdi Fırat’ın, Newyork Times muhabiri Sabrina Tavernise imzalı yazısındaki ‘Atatürk devrimleri toplumu travmatize etti’ sözü üzerine, bir bardak suda fırtınalar koparılıyor. Fırat, Atatürk ve devrim düşmanı ilân ediliyor; kellesi isteniyor.
Fırat ile konuştum. Yabancı yazar ve muhabirlerle görüşmeden önce, Türkiye şartlarını iyi izah edebilmek için tarihî perspektifi de içine alan bir ufuk turu yaptığını; bu defa da Tanzimat’tan başlayarak iki asırlık bir dönem çerçevesinde analizlerde bulunduğunu söyledi. Devrimler kötü falan da dememiş. Fransız Devrimi’ni, Sovyet Devrimi’ni de örnek göstererek, Cumhuriyet’in ilk döneminde yapılan devrimlerin, her devrim gibi toplumda şok
etkisi yaptığını söylemiş.
İşte, son üç gündür kalem oynatılan, istismar edilen söz, uzun bir siyasî ve sosyolojik tahlil
içinden cımbızla seçilen bu tek cümleden ibaret...
***
Devrimlerin travmatik tesir icra etmediği tek ülke gösterebilir misiniz? Modernleşme ve değişim elbette kolay bir iş değildir. Türk modernleşmesi, 19. asrın başlarından beri devam ediyor. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra kesafet ve hız kazanan modernleşme uygulamalarına karşı toplumda tepkilerin olması kadar tabió bir şey var mıdır?
Hem bunu söyleyen sadece Fırat değil ki... Solcusuyla, sağcısıyla, sosyologuyla, siyaset bilimcisiyle çok sayıda yazar, bilim ve siyaset adamı, bunu yazıp çizip konuşmuyor mu?...
Lâkin, bunu söyleyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olunca, bütün devrim muhafızları kılıçlarını çekerek saldırıya geçebiliyorlar. Kapatılmak üzere olan AK Parti’nin yöneticilerinden birinin sözlerini bahane ederek yırtıcı kuşlar gibi üzerlerine üşüşüyorlar. Göreceksiniz, Fırat’ın bu sözlerini Yargıtay Başsavcısı da defterine yazacaktır.
***
Ne yazık ki Sevgili Türkiyem’de hür düşünmek daima suç olmuştur. Fakültedeyken solcuları ‘Komünist olmadığını söyle’, İslâmcıları da ‘Şeriatçı olmadığını söyle’ diye sıkıştırırlardı...
Aradan yıllar geçti. Saatleri 80 yıl önce durmuş, dar kafalı, faşist zihniyetli bir takım
jakoben despotlar, on parmaklarında on kara, insanımızı ‘Atatürk düşmanı’, ‘Devrim düşmanı’, ‘Lâiklik düşmanı’, ‘Cumhuriyet düşmanı’ olarak kötülemeye çalışıyorlar. Stalin dönemi Sovyetleri’ndeki komünist halk mahkemeleri ile bizim devrimbaz jakobenlerin ne farkı var, söyler misiniz?..
Türk jakobenizminin ulusalcı şefi Baykal, Fırat’ın sözlerini, ‘Kökleri tarihe dayanan acı bir kan davası’ olarak algılamış ve modernleşme projesinin ‘rövanşı’ şeklinde değerlendirmiş. Bizce de gerçekten ortada bir ‘kan dâvası’ var ama bu, 1920’lerin modernleşme projesiyle ilgili değil; 14 Mayıs 1950’den 22 Temmuz 2007’ye uzanan, CHP’nin daimî mağlubiyetiyle ilgili, Baykal’ın yürüttüğü bir kan dâvası... Baykal ve CHP, 58 yıllık mağlubiyetin ‘rövanşı’nı, bu defa darbeci odaklara ve siyasallaştırılmış yargıya dayanarak almaya çalışıyor...
***
İşin daha da üzücü olan tarafı, Fırat’ın, her zaman Atatürk’ün yanında olan ve devlete hizmet eden değerli ecdadını ve ailesini de istismar ederek bir takım etnik imalarda bulunulmaya çalışılması...
Bu orta çağ zihniyetli zorbalar, Türkiye’nin, hür düşünceli insanların yaşadığı demokratik bir ülke hâline gelmesine aslâ engel olamayacaklardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.