İnsan fıtri olarak, şefkat, merhamet, civanmert ve ünsiyet kurma gibi asil duyguların sahibi olmasaydı hayatın resmi nasıl çizilirdi? Dökülen gözyaşını, ah ve figanların yükselişini; merhamet damarları tıkandığını, can, onur ve namus düşmanı mütecaviz katil ruhlu insanları düşündüğünüzde bu resmi daha bariz görebilirsiniz.

Medeni insan ile yabani insanın mücadelesi gibi gözüken bir savaş sürüp gidiyor sanki. İman insanı ile, inkar insanı arasında çok ağır kayıpların verildiği bir coğrafyada insan olmak ve insan kalmak sadece onurlu insanların yapabileceği bir şey.

Allah şefkat ve merhamet duygusunu insanın fıtri kodlarında yarattı. Çünkü merhameti olmayanın insanlığı eksiktir. Böyle kimse, gözyaşını, ölüm çığlıklarını göremez. Haksızlığa uğrayanın hakkını savunamadığı gibi kendisi bizzat haksızlığın mimari olur. İnsanlara sevecen sempatik ve adil davranamaz. Çünkü merhamet damarları tıkanmıştır. Şefkatten yoksun olan kişi, insanlık dışı birçok davranışlara eğilim gösterir.

Araştırmalar anne şefkatinden ve baba gölgesinden yoksun büyüyen çocukların suça daha fazla eğilimli olduğunu gösteriyor. Bu da fıtri dokularımızda mevcut olan şefkat ve merhamet duygularının annenin sevgi rengindeki dokunuşlarında ve babanın koruyucu ve sakındırıcı gücünün gölgesinde geliştiğini ve hayat bulduğunu gösteriyor.

Modern dünyada, boşanmaların artması, aile kurumunun çözülmesi ve bireylerin birbirinden uzaklaşmaları ferd ve toplum bazında merhamet ve paylaşım duygularını zayıflatıyor. İnsanlar birbirlerini sevmiyorlar. Oysa merhamet sevgiyle beslenir. Şefkat ise, sizi İslam kardeşliğiyle kenetleyen duygunun adıdır. İster uzağınızda ister yakınınızda olsun yaşanan haksızlığa karşı durmanız, imandan beslenen şefkat ve merhametinizin bir göstergesi.

İmanın seni mahlukata ve insanlara şefkatle muamele etmeni emreder. Ve sen bu emre uyar, ziyan olan gençliği, bakıma muhtaç kalan yaşlıları, evine ekmek götüremeyen yoksulu ve yetimi kucaklar, onların yanında yer alırsın. Çünkü insansın, çünkü insanlığın bunu gerekli kılar. Merhametini kaybettiğinde ise, bir taş parçası gibi duyarsızlaşır ve bütün insanlık onurunu ayaklarının altına alırsın. O nedenle insanlığını ve sorumluluğunu unutmamalısın.