M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İslam Protestanları

İslam Protestanları

EHL-İ SÜNNET kasıtlı veya kasıtsız olarak darbeleniyor, onun yerine Protestan İslam fırkaları geliyor. Bugün Hıristiyanlık aleminde binden fazla Protestan kilisesi veya sekti vardır. Katolik kilisesi ise, ufak çatlaklar ve önemsiz itizaller dışında tek bir vücuttur.

İslam Protestanlığı ne demektir?

Dinî bir otorite ve hiyerarşi kabul etmeyerek herkesin kendi kafasına göre Kur'andan ve Sünnetten hüküm çıkartması, kendi re'yi ile ictihad yapması, fetva vermesi, dini konularda yeterli ilmi olmadığı halde işkembe-i kübrasından uluorta konuşmasıdır.

İslam Protestanlığı kaostur, anarşidir.

Bunu çıkartanlar da başlıca üç kişidir:

Biri Farmason Afganî.

İkincisi, İngiltere'nin Mısır başkomiseri Lord Cromer'in "Dostumun agnostik olmasından şüpheleniyorum" dediği yine Mason M. Abduh.

Üçüncüsü Ehl-i Sünnete ters ve aykırı fikirleriyle tanınmış Reşid Rıza'dır.

İslam Protestanlığının ana ilkesi şudur:

Arapça bilmene bile lüzum yok. Al eline herhangi bir Kur'an tercümesi, meali, tefsiri ve kendi kafandan yorumla, hüküm çıkart...

Protestanların çoğu mezhep, fıkıh mıkıh tanımaz. Bunlar Müslümanları bölermiş. Peki kendileri ne yapıyor? Ümmeti bölmenin, parçalamanın, anarşiye düşürmenin âlâsını kendileri yapıyor.

Bütün dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, light/ılımlı İslam cereyanları ve hareketleri İslam Protestanlığının birer şubesidir.

Durmadan da, amip gibi çoğalıyorlar.

Bizim Protestanların arasında, imanın altı şartından biri olan kaderi inkar edenler bile vardır.

İslam dininin Allah katında tek hak din olduğunu da inkar edenleri vardır.

Protestanların bir kısmı Kemalist'tir.

Bir kısmı Pakistanlı Tarihselci Fazlurrahman'ı imam kabul eder.

Hepsi için söylemem ama bir kısmı parayı, malı mülkü, yüklü te'lif ücretlerini pek çok sever.

Bir kısmı açıkça Protestanlık yapar, bir kısmı taqiyye ve kitman ile gerçek niyet ve hüviyetlerini gizler.

Üzerinde birleştikleri tek şey Cadde-i Kübra, Sevad-ı Azam olan Ehl-i Sünnet Müslümanlığına muhalefet etmek, onunla savaşmaktır.

Bazıları hem Tevhid bayraktarı geçinir, hem de "Allah gerçek bir Janus" diyerek Cenab-ı Hakk'ı bir Roma putuna benzeten İranlıyı baş tacı eder.

Protestanlarımızın koyusu da vardır, hafifi de.

Kimisi incecik naylon çorap üzerine mesh yapar.

Kimisi mut'a nikahıyla, ailesine haber vermeden evlenir.

Kimisi icazetli ulema ve fukahayı bırakıp mühtedileri rehber edinir.

Velhasıl her boyaya, her şekle girerler, her posta bürünürler.

İlahiyatçı olanları içinde, mânevî tevâtürle ve icma ile sâbit olan Hz. İsa aleyhisselamın âhir zamanda nüzul edeceğini inkar eder.

Kimisi ribanın cevazına fetva verir.

Kimisi erkeklerin altın ziynet eşyası takabileceğine.

Kimisi, özürlü kadınlara her ruhsatı verir.

Bizim Protestanların bazısı ilhamlarını Mutezile mezhebinden alırlar ama sorarsanız taqiyye icabı biz de Ehl-i Sünnetteniz derler. Bunların büyük çoğunluğu Afganî masonunu büyük rehber, büyük önder, büyük imam bilir.

Onun gibi bir Farmasonu imam ve rehber edinenler Mevlalarını mı bulur, belalarını mı bulur?

İslam Protestanlığı Siyonistler, İsrail, ABD Evangelistleri, Haçlılar ve bilumum İslam karşıtı güçler tarafından açık ve gizli olarak desteklenmekte ve Türkiye'ye onların hakim olması istenmektedir. Sünnî Müslümanlar bu cereyana karşı ne yapıyor?

Bilmem...

* (İkinci yazı)

Artık Yeter!

ARTIK yeter!.. Yeter artık!.. Bu gaflete son verilsin... Hükümet ve belediyeler, halkı koruma hizmetini aksaksız olarak yapsınlar.

Sahte ballar, domuzlu ve eşekli sucuklar, sahte sızma zeytinyağları, içine boya ve kimyevî maddeler konulmuş ekmekler, hormonlu ve aşırı kimyalı meyve ve sebzeler, adından başka hiçbir şeyi yoğurt olmayan yoğurtlar, diğer bütün zehirleyici besin maddeleri ve içecekler konusunda bıçak kemiğe dayanmıştır.

Hiç kimse şu bahaneyi öne sürmesin: Efendim, gıda maddelerinin ve meşrubatın denetimi bakanlığa aittir, belediyelerin bu konuda yapacağı bir iş yoktur... Böyle bir iddia yalandır, halkı aldatmaktır. Kanun ve tüzükler, belediyelere bu konuda geniş yetki ve vazife vermektedir. (Ayrı bir yazımda bu konudaki kanunî mevzuatı ele alacağım.)

Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı da sessiz kalamaz. Türkiye Hahambaşılığı, nasıl Yahudi koşer lokantalarını, orada devamlı duran vazifeli hahamlarla denetliyorsa, Diyanet de en azından bu konu ile ilgilenmeli ve Müslümanlara domuz eti ve tüyleri kolay yolunsun diye sıcak suya atılarak leş haline getirilmiş murdar tavuk eti yedirilmesini engellemeye, bu konuda halkı uyarmaya çalışmalıdır.

Bütün din büyüklerinin haram yiyecekler konusunda harekete geçmesini bekliyoruz.

Bu iş bir cemaatin, bir tarikatin işi değildir. Ramazanlarda fısk fücur yuvası beş yıldızlı içkili lüks otellerde hahamlarla, papazlarla, patriklerle, monsenyörlerle bir araya gelip iftar eden bazı güçlü ve zengin Müslümanlar, gıda ve meşrubat konusunda bir araya gelerek Müslüman halka evcil, domuz, yaban domuzu, eşek eti ve yağı yedirilmesini protesto etmeli, bu konuda hükümeti ve belediyeleri uyarmalıdır.

Belediyeler bir an önce tahlil laboratuarları kurmalı, buralarda piyasadan alınan gıda maddeleri tahlil edilmeli, zararlı ve haram maddeler içerenler hakkında harekete geçilmelidir.

Mısır şurubundan boyalı ve aromalı sahte bal üreterek yalan ve aldatıcı ilanlarla halka satmak sadece ticarî bir suç değil, dinen de büyük günah ve ahlaksızlıktır. Aynı zamanda büyük bir toplumsal cinayettir. Bu balları yiyip ağır ve vahim hastalıklara yakalananlar ne olacaktır?

Kalitesiz zeytinyağlarını soğukta sızdırılmış ekolojik yağ diye satanlar sadece suç işlemiyor, aynı zamanda büyük günah işliyor.

Hükümetimizin ve belediyelerin vazifesi halkı aldatan, halkı zehirleyen, halkı hasta eden, Müslümanlara haram maddeler yediren hainlerle mücadele etmektir.

Soruyorum: Ülkemizde bunca domuz çiftliğinde yetiştirilen domuzların etleri ve yağları ne oluyor?.. Yine soruyorum: Avcıların vurduğu ve sattığı yaban domuzlarının etleri ne oluyor? Tekrar soruyorum: Bunca eşek gizlice (bilenler biliyor ya) boğazlanıyor. İslam dini ehlî eşek etini haram kılmıştır. Bu eşeklerin etleri ne oluyor?

Pazarlarda, marketlerde akıl almaz ucuz fiyatlara sucuklar, sosisler, salamlar satılıyor? Kırmızı et fiyatları hayli pahalı iken, bu kadar ucuza nasıl et mamülü olabilir? Sakın bunların içine birtakım iki ayaklı hınzırlar haram maddeler, tavuk döküntüleri koymasınlar?

İlaç sanayinde de domuzdan çıkartılan maddeler kullanılmaktadır. Bu konunun üzerine hangi makamlar eğilecek ve Müslüman halkı uyaracaktır.

İlaçlara, gıda maddelerine, pastahane mamüllerine, dondurmalara, şekerlemelere konulan jelatinin de domuzdan ve leşlerden üretildiği iddia ediliyor. Bu konuyu kimler inceleyecek ve araştıracaktır?

Müslüman halka da birkaç sözüm var:

Bu gaflet, bu vurdum duymazlık, bu ihmal, bu uyuşukluk, bu nemelazımcılık devam ederse biz daha çok sahte ballar, domuzlu sucuklar, sızma diye prina yağları, mağşuş gıdalar yer, zehir zemberek meşrubat içeriz.

(Beş kilosu 100 liraya mısır şurubundan yapılmış "halis" ve kelepir bal alanlar... Enayiliğinize doymayın emi!..)

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi