Ekmeğe Saygısızlık Eden Toplum İflah Olmaz...
Krizden birkaç yıl önce Yunanistan'a gitmiştim. Güllük gülistanlıktı. İşler tıkırında gidiyordu. Öğlen oldu mu dükkanlar kapanıyor, çarşı-pazarlardaki insanların sayısı azalıyor, herkes keyif yapmaya çekiliyordu. Hayat ikindiden sonra tekrar canlanıyordu. Hafta tatillerinde geceler ta sabaha kadar vur patlasın çal oynasındı. Bu hâl bana garip gelmişti. Yol arkadaşlarıma bu ülke yakında batar demiştim. Dediklerim çıktı. Türkiye'de şu anda dünyayı hayran bırakan bir ilerleme, büyüme, genel olmasa da bir kesim için refah ve zenginlik var. Bendeniz bunları keramet değil istidrac olarak görüyorum.
Ege sahillerinden bizim çılgın zenginler Yunan Adaları'na gidiyorlarmış. Deliler gibi yiyip içip eğleniyorlarmış. Su gibi para saçıyorlarmış. Bol bol bahşiş dağıtıyorlarmış. Hele düzikoları biraz fazla kaçırırlarsa iyice kendilerinden geçiyorlarmış.
Türkiye'yi yıkacak bir şeyi size söyleyeyim mi: Korkunç ekmek israfı... İki sene önce günde 4 milyon ekmek çöpe atılıyordu, bir sene önce 5 milyon, şu anda bu rakam 6 milyona yükselmiş. Ekmek, Allah'ın insanlara en büyük lütuf ve nimetidir. Ona saygı göstermeyen bir toplum sille yer, tokat yer, şamar yer.
Bizi yıkacak kötülüklerden biri de zengin sınıflarla fakir sınıflar arasındaki uçurumdur. Evime yakın olan Kumkapı semtinde birkaç lokanta var. Yemek fiyatları şöyle: Çorba 1 lira, nohut ve kuru fasulye 1 lira, pilav 1 lira. Akıl almaz bir ucuzluk...
Üç lira bulup da oralarda karnını doyuramayanlar var. Beride öyle lüks restoranlar varmış ki, adam başına yemek birkaç yüz liraymış. İçki içilirse daha fazla... Kaç ay önce yazmıştım, İzmir'de şarkılı müzikli bir restoranda İspanyol şarabı ile yenilen bir yemek kişi başına 2500 liraymış... Bu uçurum da Türkiye'yi yutar.
Müslüman bir ülke hak dine mensup olduğu için tokadı ve silleyi genellikle dünyada yer. Aklı başına gelsin, azgınlığı bıraksın, tevbe etsin diye...
Sık sık yazacağım... Hani Adana'da 26 yaşında genç bir anne parasızlıktan ve sefaletten intihar etmişti, iki yavrusu yetim kalmıştı. Müslümanlar zekâtlarını, Kur'ana göre vermiş olsalardı o kadıncağıza birkaç yüz lira zekât nasip olacaktı ve canına kıymayacaktı.
Efendi!.. İntihar etmek büyük günahmış demeyi bırak da o kadına niçin zekâtlarımızla yardım etmedik konusuna eğil.
Ekmeğe saygısızlık yapılması, günde 6 milyon ekmeğin çöpe atılması nedir? Lafı gevelemeden söyleyeyim: Büyük ve korkunç bir azgınlıktır ve nankörlüktür. Bu azgınlık toplumu yıkar, ülkeyi çökertir.
"Efendim ben ekmeğe çok saygı gösteriyorum, kırıntıları bile ağzıma atıyorum, yahut kuşlara veriyorum..." Tamam, lâkin bu konuda emr-i mâruf ve nehy-i münker yapıyor musun? Yapmazsan ekmeğe saygısızlık dolayısıyla toplum bir sille yerse sen de nasibini alırsın. Mâlum, kurunun yanında yaş da yanarmış...
* (İkinci yazı)
Hayır Dua Beddua
Önce hayır dua ile başlayayım: Ey halkı koruma vazifesini hakkıyla yerine getiren bakanlık sorumluları!.. Ey halkı koruyan belediyeler ve belediyeciler!.. Sizlere teşekkür ve minnetlerimi sunuyorum. Varolunuz, sağolunuz... Sizler, gıda maddesi üreten büyük-küçük bütün atölyeleri, fabrikaları sıkı bir şekilde ve devamlı olarak, hiç aksatmadan kontrol ediyorsunuz... Sık aralıklarla aldığınız numuneleri laboratuarlarda tahlil ettiriyorsunuz. Sizin sayenizde halk mısır şurubundan yapılmış sahte ballar yemiyor... Müslümanlar domuzlu ve eşekli sucuklar yemiyor... Gayretleriniz neticesinde piyasada hiç bozuk gıda ve meşrubat yoktur... Sahtekârlar, dolandırıcılar sizlerden çok korkuyor... Halk, aldığı peynirin, yoğurdun, meyve ve sebzenin sağlıklı olduğunu biliyor. Ekmekler nefis... Menba sularında, kanunlara ve tüzüklere aykırı hiçbir zararlı madde yok... Bunlar dolayısıyla size hayır dua ediyorum. Aldığınız maaşlar, fazla mesailer helal ü hoş olsun. Allah işlerinizi rast getirsin. Size sağlık, afiyet, uğur, meymenet dolu ömürler diliyorum.
Şimdi gelelim beddua faslına: Ey vazifelerini yapmayan bakanlık sorumluları!.. Ey vazifelerini yapmayan belediyeler ve belediyeciler!.. Ey halka sahte bal yedirenler!.. Ey Müslümanlara domuzlu, eşekli sucuk, salam, sosis yedirenler!.. Ey halka en âdi mağşuş yağları soğuk sıkma ekolojik zeytinyağı diye tükettirenler!.. Sizlere bol bol teessüf ve beddua ediyorum... Aldığınız maaşlar helal olmaz, sizin vazifeniz gıda maddeleri ve meşrubat konusunda halkı korumaktır. Bu korumayı hakkıyla yapmazsanız dünyada ve âhirette büyük vebal altında kalırsınız. Sakın, dünyada hiç kimse bize bir şey yapamaz demeyin... Siz O'nu görmüyorsunuz ama sizi gören Biri var, O'ndan kaçamazsınız... Yine unutmayın: Birisi sağınızda, birisi solunuzda iki kâtibiniz vardır, yaptığınız iyilikleri ve kötülükleri yazıyorlar. Halka olan vazife ve hizmetlerinizi aksatırsanız er veya geç, dünyada veya âhirette layık olduğunuz tokadı yersiniz, belanızı bulursunuz. Halka sahte ballar, sahte zeytinyağları, daha bir sürü zararlı, mağşuş, bozuk kimyalı haram madde yedirdiğiniz için iki yakanız bir araya gelmesin. Allah cümlemizi ıslah eylesin.
Dost acı söylermiş, bana kızmayın.
08.04.2012