Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Erdoğan’dan Şatır’a...

Erdoğan’dan Şatır’a...

Mısır’da Mayıs ayında cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak ve ardından da Haziran ayında askeri konsey çekilecek ve ülke devrimin ardından girdiği olağanüstü durumdan çıkacak ve normalleşme sürecine girecek. Lakin son günlerde mühim bir gelişme oldu. Müslüman Kardeşler, Mübarek’in devrilmesinden bir gün önce uluslararası camiayı ve Batı’yı teskin etmek için cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday göstermeyeceklerini ilan etmişti. Lakin bu sözü bozdu. Recep Tayyip Erdoğan gibi “Muhtar dahi olamaz” denilen ve seçim listelerinde adı dahi olmayan ikinci adam Hayret Şatır’ı aday olarak gösterdi ve böylece bütün hesapları bozdu veya yeniden kardı. Daha önce prensip olarak aday göstermeyeceğini açıklamasının ardından İhvan mensubu veya muhibbi olan bazı şahsiyetler cemaatin iradesi dışında kendi adlarına hareket ederek cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday oldular. Bu da cemaati kızdırdı ve belki de Adalet ve Özgürlük Partisi’ni Hayret Şatır’ın lehinde aday göstermeye itti. “Aday göstermeyeceklerini ilan ettikleri halde neden aday gösterdiler” sorusunun muhtemel iki cevabı var. Birincisi, Müslüman Kardeşler başta iç ve dış şartları gözeterek ihtiyatlı hareket etti ve herkese güvence verdi. Lakin parlamento seçimlerinin yapılmasıyla burada gücünü ispat ettikten sonra gereksiz ihtiyat payını bırakarak cumhurbaşkanlığı seçimlerine de asıldı. İkincisi, gayri resmi de olsa zımni olarak kendisini temsil eden adaylar karşısında cemaatin resmi tutumunu netleştirmek istemesidir. Abdulmünim Ebu’l Futuh ve babası İhvan’dan ve kendisi Selefi meşrep olan Hazım Ebu İsmail gibi cemaate yakın veya geçmişte cemaatle ilişkileri olan birden fazla adayın dağınık bir görüntü vermeleri de cemaati azmettirmiş olabilir. Meseleyi sürüncemede bırakmak yerine bağlamak istemiş olabilir.



Bir başka faktör de Hayret Şatır’ın şahsi özelliklerinden kaynaklanıyor. Mübarek servetini müsadere etse de Mısır’ın milyonerlerinden birisi ve onun ötesinde cemaatin stratejistidir. Suzan Mübarek, oğlu Cemal’e rakip olacağı endişesiyle içeri attırmıştır. Bir başka özelliği ise makam ve mevkii konusunda hırssız ve beklentisiz oluşudur. Hatta Thatcher’in ailesi için söylediklerini bir biçimde ailesi de kendisi için söylüyor. Eşi ve çocukları Hayret Şatır’ın aday olmasını istemiyor. Lakin Hayret Şatır’ın içeride cemaatin desteğini alması gibi Selefilerle de iyi ilişkileri ona istenilen ve dönemin adamı olma vasfını kazandırıyor. Gerçekten de Recep Tayyip Erdoğan gibi sadece hapisten çıkmakla kalmadı aynı zamanda seçilirse Mısır’da Türkiye ve Malezya örneğini de esas alarak kalkınma hamlesi başlatmak istiyor. Belki de Recep Tayyip Erdoğan’la ortak yönlerinden birisi Sarar ile ilişkileri. Biyografisinden öğrendiğimize göre Sarar şirketinin ortaklarından olduğu ileri sürülüyor. Bilindiği gibi giyim firması olan Sarar başkanların giydiği kıyafetlere de imzasını atıyor. Hayret Şatır’ı Hazreti Yusuf’a benzetenler de var. Zira Hazreti Yusuf da hapisten saltanata geçmişti. Hem de Mısır’da. Buna mukabil Abdulmünim Ebu’l Futuh da gençler tarafından çok sevilen bir isim. Hatta Karadavi de cemaatin ona destek vermesini istemişti. Bu takdirde, cemaat resmi olarak sözünde durmuş olacak lakin bu cemaatten birisinin cumhurbaşkanlığı makamına gelmesine de engel olmayacaktı. Cemaat içinden Abdulmünim’e destek verenler Şatır konusunda tepkiliydiler. Özellikle Muhammed Habib ve Kemal Helbavi gibi cemaat ileri gelenleri bu tasarrufa karşı çıktılar ve ahlaki anlamda bunun uygun olmadığını söylediler. Lakin belki de İhvan’ın Hayret Şatır’ı aday göstermesinin arkasında başka bir faktör de, pusuda bekleyen Mübarek dönemi adamlarının geri dönme ihtimali ve bu ihtimale izin vermeme kaygısıdır. Bunun için safları sıklaştırmak istemiş olabilirler. Bu durumda da muhalifleri cemaati ‘tekviş’ yapmakla yani devletin bütün organlarını ele geçirmekle suçluyorlar. Herhalde şartların düşeş gelmesi cemaatin bir kabahati olamaz.



Mısırlıların dediği gibi “Kadderallahu ma şaa faal/Allah’ın dediği olur” demekten başka çaremiz yok. Şatır’a yönelik bir takım suçlama ve iddialar da var. Bunlardan birisi askeri konseyle anlaşarak adaylığını koymasıdır. Halbuki askeri konsey, bizde; 12 Eylül’de Turgut Özal’a karşı Turgut Sunalp meselesinde olduğu gibi Ahmet Şefik, Ömer Süleyman gibi kendi adamlarını ve Mübarek dönemi kalıntılarını öne çıkarmakla meşgul. Bazıları da Hayret Şatır’ın Amerikalılarla anlaştığını söylüyor. Temsilciler Meclisi’nden David Dreier gibi zevatla görüşmesini bu anlaşmanın karinesi olarak takdim ediyorlar. Halbuki, ABD’nin gündemi başka. Onu birinci derecede ilgilendiren Kıptilerin yani azınlıkların durumu ve ikincisi de İslam hukuku kurallarının uygulanıp uygulanmayacağı meselesidir. Hayret Şatır temel hedefinin İslam hukukunun icrası olduğunu söylemiştir. Selefilere de bu yönde teminat ve güvence vermiştir. Lakin Amerikalılara anayasada da şeriat hükümleri yerine şeriatın prensiplerinin vazedileceği söylenmiştir.



Hayret Şatır’ın Amerikalılardan destek aldığı sözü de gerçekleri aksettirmiyor. Amerikalılar İhvan’ı birinci tercihleri olarak görmüyorlar. 2000 yılında Amerikalılar Kemal Derviş, İsmail Cem ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan arasında tercih yapma noktasında son tercihleri Erdoğan olmasına rağmen halkın tercihine zorlanmalarıdır. Mısır’da da Amr Musa’yı tercih ederler. Lakın halkın tercihi Şatır olunca kerhen ilişki kurmak zorundalar. Nitekim, Georgetown University’den İhvan uzmanı Samer Shehata, Bush yönetiminin 2005 yılında Mısır seçimlerini (birinci tur) ve 2006 başında Filistin seçimlerini gördükten sonra demokrasiye gaz vermek yerine frene bastığını ifade ediyor (http://timesofnews.co/2012/04/05/egypts-muslim-brotherhood-woos-washington ). Hatta bu komplo meselesini daha ileri götürüp yeni Mısır’la İran üzerinde paslaşmak için ABD’nin Hayret Şatır’ı tercih ettiğini söyleyen Vefd Partisi’nden İsam Şiha gibi isimler de var. Bu isimler Amr Musa’yı destekliyor ve bilmiyorlar ki, imkanı olsa ABD kendi adaylarını destekleyecek! Komplo üzerinde komplo satanlar çok. Bu adamlar galiba Irak üzerinde ABD-İran muvazaasını kazanılmış bir hak olarak görüyorlar. Bizde ağzını açtıkça BOP sayıklayan papağanlar gibi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi