Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

28 Şubat’ın Azılı Generali Çevik Bir

28 Şubat’ın Azılı Generali Çevik Bir

Sevinin ey ahali! Çevik Bir ve hempası generaller bir bir mahkemenin önünde çıkarılıyor? Yüzleri sapsarı mahkemeye götürülüşlerini gördük şükür. Adaletin bir katre de olsa gerçekleştiğini görünce insan seviniyor.

Evet, sevinin ey 28 Şubat’ın mazlum ve mazrurları! Çevik Bir adlı tekaüt general, 28 Şubat zamanlarında yüzüne bakmaya tenezzül etmediği savcı ve polis tarafından arabaya bindirilip götürülüyor.

Ne haber Çevik Bir? Nedir bu başına gelenler? Nedir başında dolaşan bu karabulutlar? Darbe ve hegemonya; hayatında bu iki kelime vardı. Ant içtiğin ilkeler adına bütün meselen darbelerle hükümetleri generaller oligarisinin emrinde sokmak ve “irtica” yaygarası ile din-i mübine düşmanlık etmek.

Yok muydu yüreğinde millet sevgisi, din-i mübin inancı? Yok muydu yeüreğinde bu necip milleti kalbinden fethetmek, merhametle, sevgiyle kucaklamak?

Sevinin ey “Hakk’a tapan millet!” Çevik Bir ve benzeri generaller mahkeme kapılarında sürünüp hapishanenin ne menem bir mahrumiyet olduğunu öğrenecekler. Çevik Bir ve yandaşı generallerin çehresi balmumu maskı gibiydi mahkemeye giderken. İçinden şöyle geçiyordu: Vay yalan dünya bu da mı gelecekti başıma!”

Omuzlarında tanrıkrallar gibi güç olarak kullandığı rütbeleri yoktu. Gözleri eskiden olduğu gibi zorbaca parlamıyordu. Kötülüklere ve zulme batmış tekaüt kimliğiyle bir kanun adamının önünde soru soru üstüne sorularla yoruluyordu. Geçmişini düşünüyordu ama, “milletten özür dilerim” demeye hâlâ niyet etmediği belliydi.

EY GENERAL ÇEVİK BİR! BUNDAN BÖYLE ŞEREFLİ BİR ASKER DEĞİL, AĞIR SUÇTAN YARGILANAN BİR SANIKSIN

Despotizmin ve darbeciliğin yaftasını yüzüne okuyordu bir savcı. “Bir Başvekile toplantı esnasında zorla içki getirtmekle, milletçe seçilmiş hükümeti dağıtmakla, Dahiliye Nazırı hanım kişiyi hâşâ huzurdan ‘kazığa oturtmakla’ tehdit etmekle, Kur’an öğrenmeyi çocuklara yasak etmekle, İmam-Hatip Mekteplerini kapatıp başörtülüleri mekteplerden uzaklaştırmakla, dindar fabrikatörlerden haraç toplamak ve fabrikalarını kapatma tehdidiyle, Müslüman milletten kuduz köpek görmüşçesine iğrenmekle suçlanıyorsunuz…”

Şöyle baktı alttan yukarı. Başı döndü. Çevik, zeki ve güçlü general olduğu günler aklına geldi. Fakat faydasızdı. Ettiğini bulacaktı. Rüzgar eken fırtına biçerdi. “Alma milletin âhını çekersin böyle diyordu” arkasında bekleyen bir mübaşir. Anlaşılan, mübaşirin kızı 28 Şubat’ta başörtüsünden ötürü okuldan atılmış, öğretmen oğlu da “irticacı” diye sürüm sürüm süründürülmüştü o meşum yıllarda.

ÇEVİK BİR DE HAPİSLİĞİ TADACAKTIR

Bu ne güzel manzara böyle? 28 Şubat’ın pençesinde ezilen, işinden olan mazlum ve masum binlerce öğretmen, memur, dindar subay ve astsubaylar ve topyekun millet için kutlu bir gün bugün.

Generaller tek tek elemine ediliyor, rezil rüsva oluyor, mahkeme kapılarına getiriliyor, omuzlarındaki zorba yıldızlar yerlerde sürünüyor. Gazel yaprağı dökülüyorlar.

Bilinsin ki sevincimizde nefs ve intikam duygusu değil, adaletin tecellisi vardır. Sevincimiz, Allah Tealâ’nın, 28 Şubat hegemonyasının bin yıl süreceğini sanan Çevik Bir ve benzeri generalleri rûz-ı mahşerden evvel kara yüzleriyle dünyadayken mahkemeye çıkarttığı içindir.

Ah, zavallı Çevik Bir ve yandaşı generaller!




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İlbey Arşivi