Demirelden 28 Şubat yorumları!
Efendim 28 Şubatı yapanları salt askerde değil sivilde de arayacaksınız! Hem Anasol-D hükümetinin kurucularında arayacaksınız; hem de RP ve onun zihniyetinde olanlar siyaset yapmasın. Geldikleri yere (merdiven altına) geri dönsün; alıştığımız kesimler Türkiyeyi yönetmeyi sürdürsün! diyenlerde.(Şükrü Karatepe-Kayseri Belediye Eski Başkanı)
Bu değerlendirmelerin en somut kanıtını Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Süleyman Demirel Efendimizin 28 Şubatla ilgili, rahmetli Erbakanı suçlayan görüşlerinde bulabilirsiniz: Sayın Erbakan 28 Şubat kararlarını (MGK toplantısında alınan) imzalamamış olsaydı, ertesi gün istifa etmesi gerekirdi... Ne zaman istifa etti? Toplantıdan üç ay 19 gün sonra 19 Haziranda. Bu kararlar onca süredir yürürlükteydi. Bana geldi ve İstifa ediyorum dedi. Neden? Senden istifa etmeni isteyen mi oldu diye sordum. Gerginlik var dedi bana. Bu gerginlik sözlerinin terazisi yoktur. Bu takdir edilen bir şeydir; takdir de algılamayla ilgilidir. Ve insanoğlunun yeterliyse algılama gücü, bunu doğru değerlendirecektir. Ben ertesi gün bir açıklama yaptım: Kendisinin çekilmesini isteyen yoktur! Eğer 28 Şubat akşamı Ben bu kararları kabul etmiyorum deyip istifa etseydi bunu darbe olarak nitelendirebilirdiniz. Ama hadisenin böyle cereyan etmesi Anayasaya uygun mu? Uygun. Anayasanın 118. maddesi MGKya, devlet aleyhine olabilecek hadiseleri, Türkiyenin iç huzurunu bozabilecek kimi ihtimal ve tehditler karşısında alınacak önlemleri görüşme yetkisini verir. Bunu karara bağlayıp hükümete bildirmek MGKnın görevidir. Savaş ya da olağanüstü hal ilan edilmeden önce de MGKnın fikri alınır... (Son Darbe 28 Şubat-M. Ali Birand/Reyhan Yıldız Sayfa 246)
Demagoji toplumun istek, korku ve önyargılarını sömürüp çarpıtarak siyaset yapma sanatıdır. Demirel in, 28 Şubat değerlendirmesi, demagoji sanatının en güzel örneklerinden biridir. Erbakan 28 Şubat kararlarını imzalamasa, Batı Çalışma Grubu önderliğinde asker topuyla tüfeğiyle geliyordu iktidara. Cuntayla ilgili tüm belgeleri Emniyet İstihbarat Müdürü Bülent Orakoğlu ele geçirmiş ama bunları Erbakan, cuntanın varlığını görsün diye Demirele teslim etmişti. Belgeleri Demirel kamuoyuyla paylaşsa, 28 Şubat iflas edecekti daha palazlanamadan. Ne var ki, demokrasiyi ve düzeni kurtaracak belgeleri açıklayacağına kendi kullanmaya karar verdi. Anasol-D Hükümetinin kurulmasına yol döşedi, siyasal geleneklere göre başbakanlık görevini Tansu Çillere verecekken Mesut Yılmazı başa geçirdi. İsteseydi eğer, Refahyol Hükümetini kurtarabilir, BÇGyi saf dışı bırakır, cuntayı emekli etmesi için Erbakanla işbirliğine soyunur ve tabi demokrasi kazanırdı. Yapmadı. DYPden onlarca milletve kilinin istifa etmesinde başrole soyundu ve Çillerin başbakanlığında kurulacak hükümetin TBMMde güvenoyu alamayacak konuma düşmesinde çok etkili oldu. DYP Çillerin değil Demirelin partisiydi; o istemese bir sürü milletvekili partiden ayrılır mıydı? Cindoruk bu milletvekilleriyle DTPyi kurabilir miydi, koalisyona girip hükümet ortağı olabilir miydi?
Uzun lafın kısası, Süleyman Demirel 28 Şubattan sonra Türkiyenin Cumhurbaşkanı değil Başkanı oldu, ABD ya da Fransa örneğinde olduğu gibi. Hem Çankayada hem de Başbakanlık katında tek söz sahibiydi. Demirelin kurdurduğu Anasol-D Hükümetine CHPnin, erken seçim koşuluyla dışarıdan destek vermesi için de az çaba harcamadı. Yani, 28 Şubatı değerlendirirken salt askeri değil ona bu büyük desteği veren Çankaya sakinini de hesaba katmak zorundasınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.