Ölüm güzel şeydir aslında
Bilim adamları kozmik evren ve zaman kavramı içinde Hayat ve Ölümü aynı şeyin iki varyasyonu olarak ele alıyor ve böylelikle de hem yaratılışı hem gayesini ortaya koyuyorlar. Doğal olarak ölüm ve ötesinde bizi bekleyenlerin de neler olabileceğini de... Gerçi bu bulgular günümüz pozitivist bilim akımının etkisinden kurtulan bilim adamlarının eline henüz yeni geçmiştir. Şu an çoğu ya müslümandır zaten ya da kimliklerini gizlemiş ve öldüklerinde kendilerinin Müslüman mezarlığına gömülmelerini vasiyet etmişlerdir.
Günümüz insanının ölüm gerçeğine verdiği tepki ise, üç şekilde tezahür ediyor. Bunlardan bir kesim, ölümü olduğu gibi kabul ediyor fakat ölümden sonrasına hazırlanmak yerine, "kalbim temiz, nasıl olsa bir gün namazımı kılar ve kurtulurum" diye düşünüyor ve kulluk vazifelerini erteliyor. İkinci kesim, ölüm düşüncesinden uzaklaşmaya çalışıyor ve " nasıl olsa öleceğim, hayatımı yaşamalıyım" diye düşünüyor dolayısıyla harama battıkça batıyor... Üçüncü kesimde yer alanlar ise ölümün hak olduğunu biliyor ve kul olarak sorumluluklarını yerine getirmeye çalışıyor.
Bilindiği üzere "ölüm" duygusu biz inananların hayatında bir kavuşmayı, iyinin kötüden ayrışmasını, ceza ve mükafat gününü ifade eder.
Ölüm güzel şeydi hattı zatında işlemek istediğimiz de buydu zaten:
Eğer ölüm denen hadise olmasaydı ezilen onlarca yüzlerce hatta milyonlarca insanın intizarları feryatları ve hakları ne olacaktı?
Müslümanları katleden yeryüzü zalimlerinin bu cezaları ne olacaktı sahi?.
Şu dünyada binbir haksızlığa uğramış, küçük görülmüş, elinden her türlü özgürlüğü alınmış düşünmesi ve hür hareket etmesi engellenmiş düşmüş ve kaldırılmamış, üşümüş ve ısıtılmamış ekmeği elinden alınmış ama doyurulmamış dövülmüş teskin edilmemiş kimselerin hakları ne olacaktı peki? İşte ölüm bizi gerçek ve mutlak adalete özgürlüğe taşır ve orada adaletli bir şekilde yargılanır sonra da karşılık buluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.