Milliyet ve vaadleri
Bu bayram bolca okudum, çokça TV izledim. Gördüklerime sevindiğimi söyleyemem; ancak habersiz kalsaydım üzüleceğimi bildiğim pek çok ayrıntıdan o sayede haberdar oldum.
Meselâ, Milliyet'in imaj reklâmından...
Hemen bütün kanallarda karşımıza çıktığı için sizler de izlemişsinizdir sanırım: 'Rapçi' Ceza adlı şarkıcı, içinde sıkça "Türkiye sizinle gurur duyuyor" sözleri geçen lirikler söylüyor; 28 Şubat günlerinin 'irtica' kampanyaları sırasında bolca kullanılan görüntüler eşliğinde... Ekrana Sivas/Madımak Oteli görüntüsü geliyor, Ceza, "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diyor... Sonra sakallı bir takım adamların kirli-gizli işler yaptıklarını hissettiren görüntüler... Ceza yine "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diyor...
Milliyet, bu reklâmıyla, kendini 'Halk gazetesi' olma iddiasından uzaklaştırıyor, farklı bir kulvara oturtuyor... Mübarek olsun.
övünmek gibi olmasın, ama eylül başında yapılmış bir kamuoyu araştırması şimdilerde manşetine tırmanınca, aklımdan ilk geçen o düşünce olmuştu: Milliyet yeni bir kulvara kendisini oturtuyor... Ceza'lı reklâmla manşete tırmanan o araştırma başka bir anlam taşıyor.
Akşam'da halkla ilişkiler, reklâmcılık ve imaj üretimi konularında yazılar kaleme alan Ali Saydam eski bir Milliyet mensubu. Siyasette yeni bir dilin temsilcisi haline gelmiş Turgut özal'ı desteklediği günlerde gazetenin diğer mensupları çetin Altan'ı hedef tahtasına koyarken, bir tek o, daha önce tanışmadığı halde odasına kadar giderek, "Ben sizi takdir ediyorum" demişti.
Eski göz ağrısı Milliyet'in reklâmı etkilemiş Ali Bey'i ve endişeye sevk etmiş... Hayır, o benim gibi "Milliyet 28 Şubatçı kulvara oturuyor" demiyor... Milliyet'in reklâmında vaad ettiğini gerçekleştiremeyeceğinden kaygılı Ali Saydam...
Okuyalım: "Köprülerin altından onca su akmış olmasına rağmen Milliyet'te olup bitenle hâlâ yakından ilgilenirim. Son reklâm filmini de bu nedenle defaatle izledim. Müthiş bir film... Müthiş bir ifade gücü. (..) İşte bu reklâm filminde işin içine karışan bütün parmaklarla, ellere helâl olsun... Filmin vaadi almış başını gitmiş. Ancak gazete orada değil ne yazık ki... Ne o genç kültür hâkim gazeteye, ne de o devrimci ton... 'Wishful thinking!' der Batılılar. Türkçe'de 'temenni' diye karşılıyorlar... Reklâm filmi 'Ah keşke böyle olsak' diye yapılmış sanki. Ya da 'kervan yolda düzülür' diye... Ama marka vaadi böyle oluşmuyor. Filmdeki vaatle Milliyet'in biçim ve içeriği uyum içinde olmazsa, reklâmdaki vaat ile ürün öpüşmezse, yandın demektir. Durduk yerde güven yitirirsin..."
Ben ise, kendini farklı bir kulvara konuşlayan Milliyet'in vaadini yerine getirmek için de çaba göstereceğini düşünüyorum. Birkaç istisna dışında Milliyet'te bu vaadi zaten hergün yerine getiren köşe yazarları var. Bir süre sonra Hasan Cemal kendisini yalnız hissedebilir Milliyet'te.
önceki gün "Başbakan için ezan gecikmeli okundu" başlıklı bir haber çıktı Milliyet'te. Okuyalım: "Başbakan Erdoğan cuma namazını Kasımpaşa'daki Piyalepaşa Camii'nde kıldı. Camiye geç kalan Başbakan için ezan yaklaşık 10 dakika geç okundu. Erdoğan, dün öğle ezanı okunduktan sonra evinden çıkarak Piyalepaşa Camii'ne gitti. Erdoğan gelene kadar müezzin ezanı okumadan bekledi. Başbakan gelince de Piyalepaşa Camii'nde ezan okundu."
Cuma günü ayrıca öğle ezanı okunmadığına göre, dış ezan okunduğu sırada evinden çıkan Başbakan Erdoğan camiye vardığında, müezzin, hatibin hutbesini irad etmesi öncesi tilâvet ettiği iç ezanı okumaya başlamış olmasın? Bu ikisi arasında yaklaşık on dakika kadar bir fark vardır çünkü...
Reklâmında vaad ettiği türden haberleri dün de sürdürdü Milliyet. "Okul mu, külliye mi?" başlıklı haberin girişini okumakta yarar var: "Kars'ta Milli Eğitim Bakanlığı tarafından TOKİ konutları içinde yaptırılan 24 derslikli ilköğretim okulu inşaatı, camiye benzer motifler kullanıldığı gerekçesiyle tepki çekti. / Eğitim-Sen Kars Şube Başkanı Tuncer Uşar, 'AKP hükümeti, okulları camiye ve tekkeye benzetmek için çaba sarf ediyor' dedi. (..) Aynı proje çerçevesinde yaptırılan binanın sağ ve sol başlarında oluşturulan kemerlerin içinin camlarla kaplanarak ve çinilerle süslenerek cami girişine benzetileceği iddia ediliyor."
Yine dün cenaze namazlarında tabutun önüne konulan fotoğraflar konusuna da girmişti Milliyet. İlâhiyatçılara sormuşlar, "Fotoğraf, tapınma gibi başka şeyleri anımsatıyor olabilir" diyen de çıkmış, "Olmaz diyene hürmet etmek lâzım" diyen de...
İlhan Selçuk övünebilir; gazetesi çok satmıyor, ama yetiştirdiği eski Cumhuriyetçiler, çok satan gazeteleri Cumhuriyet haline dönüştürüyorlar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.