Türkiye Fazlurrahmancılaştırılmak İsteniyor
Halkın haberi yok ama birileri Türkiye'deki Ehl-i Sünnet Müslümanlığını Fazlurrahmancılaştırmak istiyor.
Fazlurrahmancılık nedir? Yeni bir fırka mı?
Bence fırka şeklinde yeni bir din.
Kur'andan ve Sünnetten istediğini, beğendiğini alıyor, istemediğini atıyor.
Kur'anın 300 küsur muhkem (kesin) âyetini, bunlar tarihseldir, bu devirde geçerli değildir, diyerek reddediyor.
Fazlurrahmancılık Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetini de tasfiye ediyor. İşine gelen hadîsleri kabul ediyor, gelmeyenleri reddediyor. Mâlum "hadîs ayıklama" faaliyeti.
Türkiye Fazlurrahmancılarının ana hedeflerinden biri de Diyanet'i, Ehl-i Sünnet olmaktan çıkartıp "mezhepler üstü" bir kuruluş haline getirmektir.
Fazlurrahmancılar taqiyye ve kitman yapıyor mu? Yapıyorlar. Kendilerini Sünniymiş gibi gösteriyorlar.
Halkın bu olup bitenlerden haberi var mı? Maalesef, pek küçük bir zümre dışında yok.
Bu Fazlurrahmancılık cereyanına paralel olarak başka birileri Tevhid ile Teslisi birbirine uydurmak için sinsice çalışıyor.
Camilerin arka tarafını sıralarla, tabure ve sandalyelerle doldurup kiliselere benzetmek çalışmışlardı.
Siyonistler, Haçlılar, ABD ve AB kapitalistleri Alevilik konusunda ağır baskılar yapıyor. Siz İsrail'de hayli Alevî Yahudi yaşadığını bilir misiniz?
Gerçek Alevîleri tenzih ederek yazıyorum: Ülkemizde Alevî postuna bürünmüş iki milyon kadar Kripto Yahudi ve Kripto Hıristiyan vardır.
Türkiye kimliğinin ve kültürünün birinci unsuru Ehl-i Sünnet Müslümanlığıdır. Yıllardan beri birileri kimliğimizin genleri ile oynamaktadır.
Zengin bir devlet Alevilerimizi Şiîleştirmeye çalışıyor.
Kısa zamanda yüzlerce Şiî camii inşa edildi.
Manisa'da bunlardan birinin sarıklı, sakallı, cüppeli imamı devletin bir ilköğretim okulunda din dersi verdi.
Bütün emperyalistler, Siyonistler, Kapitalistler, Haçlılar, Evangelistler, Masonlar; bütün dinde reformcular, dinde yenilikçiler, dinde değişim taraftarları,. ılımlı İslamcılar, BOP'çular bir maddede ittifak etmişlerdir:
Türkiyede Ehl-i Sünnet İslamlığını yıkmak, kaldırmak, onun yerine uysal, evcil, işlerine gelen, laik yeni bir İslam getirmek.
Yazık ki, bu gelişmeleri halka anlatmak çok zor.
Soru: Elinde bunlara dair belge var mı?
Cevap: Yahu böyle şeylerin belgesi mi olur... Mozaik parçaları halinde deliller, karineler, beyanlar, yazılar var. Bunları sabırla toplayıp bir araya getirirseniz tablo meydana çıkar.
* (İkinci yazı)
Müraî Sofular
Bir yere gider, selamdan hal hatır sormadan sonra şöyle der: Sakın çay kahve getirmeyin bugün nafile oruç tutuyorum...
Bir başkası: Efendim dün gece saat ikide kalktım, Allah kabul etsin dörde kadar tam iki saat teheccüd namazı kıldım...
Bir diğeri: "Ben yedinci umreye gittiğimde... Zam Zam Tower'in 18'inci katında serin Zam Zam suyu içerken ve acve hurması tenâvül ederken, Kâbe'ye yukardan bakmıştım..."
Kimisi: Ben çok dindarım, ötekilere kulak asma...
Çokbilmişin teki: Benim şeyhim sahici gavs, ötekilere aldırma.
Mâlum ve mâhudlar: (Ellerine binlik tesbihler almışlar) Bizim cemaat, bizim tarikat, bizim hizip, bizim fırka... diye çekip duruyorlar.
Bunlara ben şahsen söylesem beni dövebilirler...
Kim nasihat edecek bu gibilerine?
Nafile ibadetler gizli tutulur.
Farz ibadetler âşikâre yapılır.
Zekat âşikâre=açık verilir.
Sadaka, sağ elinin verdiğini sol el bilmeyecek şekilde verilir.
Ramazan'da iftar çadırının kapısına "Bu akşamki iftarı Zengin oğlu Zengin Filan bey vermektedir" diye yazılmaz.
Nafile oruç tuttuğunu bildirmektense, o orucu bozup, daha sonra kaza etmek evladır.
Efendimizin sünnetini yerine getirmek için sakal bırakan kişi, şu devr-i dilârâda sakal bırakmayan mü'minleri tahkir ve terzil etmez.
"İbâdet de gizlidir, günah da gizlidir" sözündeki ibadetten maksat nafile ibadettir.
Müslümanın gizli günahlarını araştırmak, teşhir etmek, aleyhinde konuşmak haramdır.
Lakin günahları açıkta, küstahça, fütursuzca işliyorsa onun gıybeti yapılır, çünkü o bir fâsık-ı mütecâhirdir.
Veli olduğu sanılan, kendisinde velâyet alametleri bulunan bir kimse için mazanne-i kiramdan Filanca denir.
Terbiyeli bir derviş, öteki şeyhlere de, kendi şeyhine hürmet ettiği gibi hürmet eder.
Ehl-i Tevhid ve Ehl-i Kıble olan mü'min kesinlikle tekfir edilmez.
Mü'mine kafir diyenin kendisi kafir olur.
Meşrebini din ile özdeşleştirmek çok yanlıştır.
Ruhü'l-Beyan tefsiri sahibi Bursalı İsmail Hakkı hazretleri "İyi Kur'an okuyamayan birini herkesin ortasında mahcup ve rezil etmeyiniz. Sevap yazan melekler onun kıraatini düzelterek yazarlar..." buyuruyor.
Cenab-ı Hak cümlemizi riyadan, nifaktan ve sum'adan korusun.
22.04.2012