Sınıf öğretmeni…
Sendikacı…
Eğitim sendikası şube başkanı…
Ve son etiketi milletvekili…

Bu kariyer ve etiketlere baktığınız zaman aklı başında, vatana millete faydalı bir kişilik gelir aklınıza…

Ama gerçekten öyle mi?
Orasını bilmiyoruz…
Bildiğimiz tek şey halkın verdiği etiketi taşıyacak kapasitede olmaması…

Kimden bahsediyoruz derseniz…
Van Milletvekili Özdal Üçer…

Karısı ve çocukları kaza yapmış…
112 Acil, onları hemen Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirmiş…
Acildeki doktor da hemen müdahale etmiş…
Olaya yetişen milletvekili de teşekkür yerine tekme tokat doktora girişmiş…
Hakaret ve küfürler savurmuş…
Sen niye ilgilenmedin diye…

Doktor Trabzonlu…
Van’a gönüllü gelmiş…
Van depreminde herkes gibi canla başla ordaki insanlara hizmet etmiş…

Yani Laz bir doktor başka bir batı iline gitme imkânı varken, gönüllü olarak Kürtlerin yaşadığı Van’da çalışmayı tercih etmiş…

Bunun karşılığı olarak da Vanlıların seçip hizmet etmeleri için Meclis’e gönderdiği milletvekili, dayak, hakaret ve küfürlerle kendisini ödüllendirmiş…

Karşılıklı suçlamalar var…

Varsa kamera görüntüleri veya görgü şahitleri bunun doğrusunu ortaya koyacaktır…

Burada kimin haklı olduğundan ziyade davranışın yanlış olması…

2002 yılında Van’daki uzman doktor sayısı 120 iken şimdi 320, pratisyen hekim sayısı 110 iken şimdi 380 civarında…

Diğer sağlık personelindeki artış, hastanenin fiziki ve teknolojik iyileştirmelerini ise söylemiyorum…

Van’a gidenler bu değişikliği kendi gözleriyle görebilirler…

Şimdi bu tabloya baktığımızda bu hizmetlerin Van’a gelmesinde bu vekilin ne kadar katkısı var derseniz…

Sıfır…

Peki, bu davranış, Van’ın, misafirperver Vanlının imajından ne götürdü…

Çok şey…

PKK’nın doktorları, kaymakamları vs. kaçırmasından, bölgede çalışan insanları (çalışmamaları için) tehdit etmesinden ne farkı var bu davranışın…

Düne kadar birçok Kürdün hayatını kurtaran, onların hastalıklarına şifa için canla başla çırpınan bir doktor artık Van’da çalışmayacak…

Bir vekilin görevi mevcut doktorları korkutup kaçırtmak mıdır, yoksa “bir doktoru daha nasıl Van’a getiririm” diye çabalamak mıdır?

Şimdi kim kaybetti…

Van ve Van halkı…
Yani temsilcisi olduğunu iddia ettiği Kürt halkı…

BDP’nin bunu cezasız bırakmaması gerekir…
Bırakırsa bunu tasvip ediyor demek olur ki, bu işin daha vahim boyutu…

Şu ana kadar bir gelişme yok…
Ve hiçbir şey de yapılmadı…
Aynen Sabahat Tuncel’in polise salladığı tokadın cezasız kalması gibi…

Hani hepimize öğretilen bir hikâye vardır…

Vali olmuşsun ama adam olamamışsın…
Bu mesele de öyle…

Milletvekili, belediye başkanı veya herhangi bir makam sahibi olmak zor değil…

Örgütle içli dışlı ol…
Birkaç olaya katıl…
Örgütün propagandasını yap…
Örgütün çıkarlarına hizmet et…
Mümkünse biraz da hapis yat…
Karşılığında zaten Kandil’den veya İmralı’dan makam geliyor…

Ama icazet ister örgütten, ister genel başkanlardan gelsin…
Aslolan milletin gönlüne girebilmektir…
Milletin gönlünde yer bulabilmektir…
Yaptığı hizmetlerle milletin gönlünde bir ömür boyu yaşayabilmektir…

Özdal Üçer bunu başardı mı?

Bana sorarsanız hayır!