Hiç kendinize sordunuz mu?
Hazreti Peygamberin, ahlakı Kur'an'dı ve kendisi "Ahlak dinin kabıdır" buyurmuştu. Düşünüyorum ve içinden çıkamıyorum. Gerçekten bugün kaçımız bu kabı delmeden, yıpratmadan, örselemeden korumayı başardık? Kaçımız dinin yarısının ahlak olduğunu, iyi Müslüman olmanın iyi bir insan olmak anlamına geldiğini kavrayabildik? Eğer öyle olsaydı incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler için birbirimizi incitir miydik ?
Karanlık bir tehlike çemberindeyiz. İnsanlar şiddetin bütün türlerini meşru görüyorlar. Ayrıca, selamlaşmak, yardımlaşmak ve paylaşım gibi hayatımızı güzelleştiren değerleri askıya kaldırdık.
Hanım efendiler ve beyefendiler, şunu baştan kabul edelim ki, hepimiz biraz modernleştik. Hayatımıza anlam katan, bizi biz yapan değerleri aşındırdık. Bu o kadar masum bir şey değil. Hayatımızın güzelliklerini alıp götürüyor. Farz edin ki, evinizin balkonunda bir gül yetiştiriyorsunuz, onun suyunu verir güneş ışığıyla beslemezseniz, kısa sürede solacak güzelliğini kaybedecektir. Bizler bizi biz yapan değerlerden uzaklaştıkça, hayatımızın renk ve desenlerini kaybediyoruz. Hazreti Peygambere, farz ibadetlerden sonra ibadetlerin en faziletlisi hangisidir denildiğinde, "güzel ahlaktır" der ve güzel ahlaki şöyle tarif eder: "Güzel ahlak gücün yettiği halde bağışlayıcı olabilmendir" Bizler eşimizi, çocuklarımızı ve mümin kardeşlerimizi bağışlayabiliyor muyuz? En yakınlarımızla olan ilişkilerimizde dahi kin ve nefret duygularımız ne kadar yükseliyor, bunun farkında mıyız?
Kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak ve suça bulaşmış gençleri kurtarmak için, çeşitli çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmaların etkili ve başarılı olabilmesi için hazreti peygamberin sünnetine ve örnek hayatına ihtiyacımız vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.