D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Bakan susturan “durum”

Bakan susturan “durum”

Mevzu tiyatro... Bu Türkiye’de “resmen” en çok kimi ilgilendirir?

Elbette Kültür Bakanını...

Soruluyor Kültür Bakanı’na. O aynı zamanda “Turizm Bakanı”. Cevap Turizm Bakanı’ndan geliyor! Yani konuşmuyor!

Tahsisatlı, ödenekli, devlet bütçesinden... beslenen sanat ve tiyatronun bakanı kim? Herkes konuşuyor, Başbakan’ın “özelleştirme” çıkışını eleştiriyor veya beğeniyor. Sadece o susuyor!

İstanbul’un Şehir Tiyatroları sanatçıları sokaklara dökülüyor, parklarda geceliyor. Niye? Özelleştirme olmasın diye... Resimlerine bakanlar, “biz bunların kahir ekseriyetini hiç tiyatroda görmemiştik” diyor.

Millet bu sayede Şehir Tiyatroları “sanatçı”larını tanıyor!

Neden Şehir Tiyatrolarını kat at aşan ödeneği olan Devlet Tiyatroları sanatçıları Şehir Tiyatrocularının eylemine destek vermiyor? Dayanışma ruhu öldü mü yani?

Dizilerden, seslendirmelerden başka birtakım işlerden vakit bulabilseler, verirler belki!

Hakikat şu: Türkiye’de tiyatro iniş hatta düşüş halinde...

Son yıllarda yankı uyandıran bir tek tiyatro eseri hatırlıyor musunuz?

Şehir Tiyatrolarından olması şart değil, Devlet Tiyatrolarının böyle bir oyunu var mı?

Hafızalarda kalan bir “Genç Osman” oyunu var.

Yani o oyundaki rezalet var! Başbakan’ın kızı bir arkadaşıyla bu “tarihi” oyunu seyretmeye gidiyor. İşte o zaman oyun gerçekten tarihî oluyor! “Tiyatora” sanatçısı, aniden tuluatçıya dönüşüyor ve karşısına gelmiş olan seyirciye kusmuk saçıyor.

Ne oldu o “sanatçı”? Tiyatronun bir edebi yok mu? Varsa bu edepsiz hakkında Bakan ne yaptı?

Devlet Tiyatrolarının ödeneği mutad olarak her yıl artıyor. Bakan yeni sahneler açmakla öğünüyor. Ama dişe dokunur bir tiyatro oyunu ortaya konulamıyor. Seyirciye gerçek anlamda ulaşılamıyor. Şişirilmiş rakamlara rağmen seyirci sayısında düşüş sürüyor. Binlerce yerli oyun raflarda tozlanmaya devam ediyor, yeni veya eski yerli yazarların eserleri sahne görme imkânı bulamıyor.

Devlet tiyatrosunun baş oyun yazarı Nazım Hikmet! Mehmet Âkif yılında bile Nazım Hikmet oyunları sahnelerden eksik olmuyor. “Nazım”ın oyunları mı? Hani şu Moskova’da partiden para kazanmak için yazılmış tiyatro denilmeye hayli şahit isteyen oyunlar...

Devlet Tiyatroları bunların hepsini kaç kere sahneledi. Bunlarla yetinmedi, “Memleketimden İnsan Manzaraları”nı oyunlaştırdı, baş oyun olarak piyasaya sürdü...

Her zaman Nazım Hikmet, Mehmet Âkif yılında da Nazım Hikmet... Mehmet Âkif yılının sahibi görünüşte Kültür Bakanı idi. Güç bela, yukarıdan baskı ile yayınlatılan bir “prestij” kitabından başka dişe dokunur bir şey bakanlıktan sadır olmadı.

Nazım Hikmet mi tiyatro edebiyatımızda önde gelir, Necip Fazıl mı?

Hiç şüphe yok ki, Necip Fâzıl!

Fakat onun oyunlarını ne Devlet Tiyatrolarında ve ne de Şehir Tiyatrolarında görebilirsiniz.

Ödenekli tiyatroların en vazgeçilmez oyunu “Ödeneğime dokunma”!

Öyle olmasa, özelleştirme haberi duyulunca, bütün tiyatro camiası, “tiyatromuzun sahibi olalım, bizi tiyatromuzun sahibi yapın” diye gösteri yapmaz mıydı?




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi