Müslümanların Rahat ve Huzurunu Bozmak
Müslümanların rahatını ve huzurunu kaçırmak lazımdır. Hangi rahatı ve huzuru? Şeytanî olanı...
Din, iman, Şeriat, ahlak elden gitmiş, Müslüman yan gelmiş yatıyor, keyfine bakıyor. Onun rahatını mutlaka kaçırmak gerekir.
Onun rahatını bozmak, ona yapılacak büyük bir iyiliktir.
Toplum büyük bir ahlak fesadı içinde, Müslümanın umurunda değil, şeytanî bir rahat ve huzur içinde gel keyfim gel bir hayat sürüyor. Onu rahatsız etmek gerekir.
Dünyanın her yerinde Müslümanlar öldürülüyor, eziliyor... Bizim Müslüman aldırmıyor. Onun rahatını bozmak şarıttır.
Türkiye'de bir trafik kazasında beş kişi vefat etse Müslüman çok ilgilenip üzülüyor, sınır ötesinde yüz Müslüman kurşunlansa, pek aldırdığı yok.
Müslümanın da huzura, rahata, neş'eye ihtiyacı var ama şeytanî olanlarına değil!
Müslüman sabahleyin erkenden kalkacak, abdest alacak, giyinecek ve camiye gidecek. Bakacak ki, koskoca mâbette bilemedin yirmi kişi var. Bu yirmi kişinin içinde de bir tek lise ve üniversite genci yok. Müslüman bu duruma kahr olacak...
Hani şu Adana'da, hakkı olan birkaç yüz liralık zekatı alamadığı için açlıktan ve sefaletten intihar eden yirmi altı yaşındaki zavallı anne var ya, işte Müslüman bunu öğrenince tam bir yıl kendine gelemeyecek, üzülecek, kahr olacak, vicdan azabı çekecek.
Müslümanı alacaksın, Bursa'ya götüreceksin. Gece yatsı namazından sonra Kültür Parkı mı ne karın ağrısı yerse oraya götüreceksin. Bursa Emniyet Müdürü ne demişti? Her çalının dibi bir sevişme yeri, utanıyorum ama kanunlar nizamlar müsat olmadığı için bir şey yapamıyoruz...
Müslümana o iman şehrinin ne hallere düştüğünü göstereceksin ki, üzülsün, huzuru kaçsın...
Müslümanın ümidini kırmamalıymış... Bırakın şu safsatayı yahu!.. Müslüman bir kötülük gördüğü zaman üzülen, haklı olarak öfkelenen, vicdanı rahatsız olan kimsedir.
İstanbul'da her gün sıcak günlerde yüz Müslümanı alacaksınız ve Sultanahmet Camii'ne götüreceksiniz. Caminin alusu, bahçesi, merdivenleri kadınlar hamamı gibi... Çıplaklık, dekoltelik, rezillik diz boyu... Görecekler ve çok üzülecekler...
Televizyonda bir program yapacaksınız, gıda maddelerindeki ve meşrubattaki, hileleri; sahtekarlıkları, boyaları, aromaları, kimyaları anlatacaksınız, programı seyr eden milyonlarca vatandaşın huzuru kaçacak.
Bugünkü huzurlar, rahatlar, keyiflerin çoğu rahmanî değil, şeytanîdir.
Neymiş efendim, pıtrak gibi gökdelen yapılıyormuş...
Havaalanına iki dakikada bir uçak iniyormuş.
Ankara ile Konya arası hızlı trenle bir buçuk saate inmiş.
Yollarda lüks,.pahalı, israflı otodan geçilmiyormuş
Öyleyse durum çok iyiymiş...
Müslümanları bu koyu gafletten kurtarmak lazım.
Müslüman bir ülkede bunca günah, isyan, fısk, fücur, tuğyan varsa orada büyük fitne ve fesat var demektir.
Bundan rahatsız olacağız ki, ıslah için bir şeyler yapabilelim.
Şeytanî huzur, rahat ve neş'e şişelerini bir an önce kıralım.
Yarın çok geç olabilir.
* (ikinci yazı)
Şu aşağıda yazdıklarıma kim itiraz edebilir?
1. Bütün mü'minler (iman edenler, gerçek Müslümanlar) tek bir Ümmettir.
2. Bu ümmetin başında, Peygamber Efendimizi (Salat ve selam olsun ona) temsilen bir İmam-ı Kebir, bir Emîrü'l-Mü'minîn bulunması gereklidir.
3. Peygamberimiz "Yaşadığı zamandaki İmam'a biat etmeden ölen kimse sanki cahiliyet ölümüyle ölmüş olur" buyurmuşlardır.
4. Üç Müslüman tenha bir yerde bulunsalar, farz namazları cemaat ile kılmazlarsa şeytan onları istila eder buyrulmuştur. (Hadîs)
5. Resulullah Efendimiz üç Müslüman birlikte yolculuk yaptıkları zaman içlerinden birini yol başkanı seçsinler buyurmuştur.
6. Her kurumun, işyerinin, cemaatin, derneğin, hizip ve fırkanın bir başkanı vardır. Dünyada bunun tek istisnası Müslümanlardır, onların genel başkanı yoktur.
7. Türkiye Müslümanları genel bir İslam başkanına sahip olmadıkları için paramparça vaziyettedir. Bu parçalanmışlık, bu kopukluk, bu dağınıklık onları zillete, esarete, zebunluğa, güçsüzlüğe, çeşit çeşit rezillik ve rüsvaylıklara, sömürülmeye, aldatılmaya mâruz bırakmıştır.
8. Müslümanlar arasındaki kopukluk o hale gelmiştir ki, mübarek Ramazan aylarında bazı Müslüman cemaatler beş yıldızlı içkili lüks otellerde papazlarla, hahamlarla, patriklerle çok neşeli ve muhabbetli iftarlar yaptıkları halde, beş on İslam cemaati başkanı ve kurmayları senede bir kere bile bir yemek veya çay sofrasında bir araya gelememektedir.
10. Parçalanmış, bölünmüş, birbirinden kopmuş olan Müslümanlar Ümmet çapında hizmet verememektedir.
11. Bugünkü şartlarda, yapılabilecek olan emr-i mâruf ve nehy-i münker hizmetlerinin yüzde biri bile yapılamamaktadır.
12. Ümmet lafta, teoride kalmış, on milyonlarca Müslüman birbirinden kopuk sürülere dönmüştür.
13. Ümmetsizlik ve İmamsızlık yüzünden birtakım Müslüman ruhbanlar erbab haline getirilmiştir.
14. Ümmet denetim sistemi olmadığı için din ve mukaddesat ticareti, bezirganlığı, sömürüsü almış yürümüştür.
15. Beş vakit namaz kılanların nispeti yüzde 10'a (belki daha aza) düşmüştür ama bu konuda ciddî ve güçlü bir ıslah hareketi, propaganda seferberliği yoktur.
16. Bursa gibi bir İslam şehrinin Emniyet Müdürü feryat ediyor, parklar fuhuş yuvasına döndü, her çalının dibinde sevişenler görülüyor diyor ama Müslümanlar protesto bile etmiyor.
17. On milyonlarca Müslüman doğru dürüst ve yeterli miktarda ilmihal bilmiyor. Bu cahilliği gidermek için yurt çapında bir bilgilendirme ve aydınlatma faaliyeti yok.
18. Müslüman kesimin büyük bir kısmı lüks, israf, sefahat, gıybet, çekişme, birbirinin aleyhinde bulunma bataklıklarına düşmüştür. İmamet teşkilatı olmadığı için ahlakın ıslahı için bir şey yapılamıyor.
19. Sabah namazlarında,. Eyüp Sultan Camii ve daha bir iki mâbet dışında camiler boştur. Seher vakitlerinde camilerde binde bir bile liseli veya üniversiteli "dindar" (!) bir genci göremezsiniz. Bu kötü durumu düzeltmek için bir girişim yok.
20. Zekatların çok büyük kısmı birtakım cemaatler, dernekler, vakıflar, tüzel kişiler tarafından Kur'ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplanmakta; zekat alamadıkları için aç kalan bazı fakir ve miskin Müslümanlar intihar etmektedir. Bu kötülüğün önüne geçmeye çalışanlar yoktur.
Velhasıl, Müslümanlar karanlık gecede yağmura tutulmuş, kurtların hücumuna uğramış çobansız bir koyun sürüsüne dönmüştü.
Ümmet başkanı yoktur.
Ümmet başkanının şûrası yoktur.
Ümmetin üniter hiyerarşisi yoktur.
Ümmet bütçesi yoktur.
Ümmetin eğitim kurumları yoktur.
Cemaatler tavaif-i müluku devrindeyiz.
Ümmet, onlarca büyük, yüzlerce orta, binlerce küçük v e hepsi de birbirinden kopuk parçalara ayrılmıştır.
Papazlarla iftar edenler, başka cemaatlere mensup kardeşleriyle bir araya gelemiyor.
İslamî cemaatler, tarikatlar, hizipler, fırkalar, gruplar ve parçalar birleşmemek, hiç olmazsa bir konfederasyon veya federasyon çatısı altında toplanmamak konusunda ittifak etmişlerdir.
Türkiye Müslümanları kasıtlı ve sinsi planlarla Protestanlaştırılmıştır.
Türkiye Müslümanları hain metotlarla laik ve seküler hale getirilmeye çalışılmaktadır.
(Bazı konuları tekrar mı ediyorum?.. Bin kere tekrarlasam azdır!..)
06.05.2012