Bir dava, bir karar
Susan Bashir bir Amerikalı. Bashir, İslamla tekrar şereflenmiş beyaz Amerikalı kadınlardan biri. İslamla şereflenmiş demiyorum -ki İngilizce ifade ile convert kelimesi ile ifade edilerek bu şekilde de kullanılıyor- İslamı ile tekrar idrak etmiş, İslama tekrar dönmüş ki bu da revert ile ifade ediliyor. Bugün Batıda İslam ile alakalı bilgisi belli bir düzeyin üzerinde olanlar yani her ins ve cinin İslam üzere doğduğunu bilenler, ve dolayısıyla daha sonra diğer dinlerden İslama girenlerin aslında asıl dinlerine dönüş yaptıklarını idrak edenler, birincisi yerine ikincisini kullanmayı tercih ediyorlar ve bu kullanım sade vatandaş sayılabilecek Amerikalılar arasında günden güne daha da yayılıyor- Susan Bashir de İslama dönüş yapan ABDlilerden biri. Malumunuz, ABDde İslam en hızlı yayılan din. Yapılan araştırmalar ayrıca bize en çok beyaz ırktan kadınların Amerikada İslam ile tekrar şereflendiğini gösteriyor. Bu gerçek sosyal bilimcileri hayrete düşüren bir veri olmuştur hep. Bunun muhtemel sebeplerine girmeden şunu söylemekle yetinelim: Açıkça görülmektedir ki Batı medeniyeti -dediğimiz ki böyle homojen bir medeniyet varsa eğer- iddia ettiği gibi kadınlara mutlu bir hayat sunamamıştır. Batılı kadın da bir arayış içine girmiş ve yolu İslam ile genelde bu sebeple kesişmiştir. ABD çerçevesinde incelersek de Amerikan toplumunun genelde alt ekonomik katmanlarını oluşturan zenci kadınlar değil de sosyoekonomik açıdan orta ve üst katmanlarını teşkil eden beyaz ırkın mensubu kadınlar İslamı kendilerine yol olarak seçmişlerdir. Bu da eğer arayış için asıl itici gücün mutmain bir kalp öldüğü gerçeğini kabul edersek, o zaman ekonomik refahın Batı insanına ve konumuz icabı Batılı kadına mutluluğu veremediğini, insanların nerede olurlarsa olsun başka bir şeylerin arayışı içinde olduklarını göstermektedir.
Gelelim Susan Bashire. Ülkemizin haberlerine de yansıdı. Bashiri dünya gündemine sokan olay kazandığı davası. Bashir ABDnin en büyük telekom servisine tekabül eden AT&T şirketine karşı açtığı davada altı milyon dolar kazandı. Kansas şehrine bağlı Jackson büyükşehir metropol mahkemesinde görüşülen davada Bashir çalıştığı bu şirketin kendisine karşı yaptığı ayrımcılık sonucu bu davayı kazandı. Adı geçen miktarın yüzyirmi bin doları asıl zarar olarak geçiyor kararda. Geri kalan yaklaşık beş milyon doları ise ceza hükmünde. Yani AT&Tnin yaptığı ayrımcılığın cezai müeyyidesi. Bunu önemsiyorum çünkü bu bir toplumun ayrımcılığı nasıl algılandığını ve olduğu takdirde cezasını nasıl bir hukuki güvence altında verdiğinin önemli bir örneği... Susan hanım 2005 senesinde İslam ile tekrar şereflendikten sonra o zamana kadar altı senedir çalışmakta olduğu telefon şirketi yöneticilerinden çeşitili baskılara maruz bırakılmış. Başını örtmeye başladıktan sonra bu tacizleri iyice artırmışlar. Yöneticiler başını açmaya zorlamışlar. Susan Bashir direnmiş kabul etmemiş. Başörtüsünü çekiştirmişler de bir defasında. Şirketin insan kaynakları departmanına yaptığı şikayet dilekçesinden sonra da işine son verilmiş.
Davayı görüşen jürinin kararı düşmanca iş ortamı ifadesini içeriyor. Bu karar AT&Tye de onun gibi büyük diğer şirketlere de ders olacaktır. Bashir davası örneklik teşkil edecektir. Ama orası ABD. Seversiniz, kızarsınız ama Batı... Orada böyle. Ya bizde?... Yeni bir anayasa yapmak için kolların sıvandığı ülkemizde de keşke böyle cezai müeyyideler olsa ve biz Bashir Türkiyede yaşıyor olsaydı, biz onu sadece basını açmaya zorlamaz, yerden yere vurar, ailesini fişler, Müslüman olduğuna olacağına pişman ederdik diyemesek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.