Erzurum baharı!
Türkiyenin İstanbul ve Ankaradan sonra ilk üniversite şehirlerindendir Erzurum. Şehir ve üniversite ilişkisinin Anadoluda şekillenmesinde olumlu bir yeri var 1957de kurulan üniversitenin. Bugün Türkiyenin hangi şehrine giderseniz gidin, Erzurum Üniversitesinde yetişmiş öğretim üyelerine rastlarsınız.
Elbette Üniversite şehri etkiledi. Şehir de köklü kültürü ile üniversiteye tesir etti. Üniversite sonrası Erzurum, öncesinden çok farklı olmalıdır. Erzurum Üniversitesi belki de merkezden uzak olmanın avantajını kullandı, Türkiyenin tabularına dokundu. Rahmetli Kemal Bıyıkoğlu ilk defa üniversiteye İmam Hatip çıkışlı öğrencileri kabul eden rektör olarak Türkiyenin üniversite sisteminde müthiş bir dönüşüme yol açtı. Onun cesaretli tutumu, üniversitelerin değişimini hızlandırdı. Nihayet bütün üniversiteler öğrenci alırken liseler arasında ayırım yapmaktan vazgeçtiler. YÖKten sonra da bu bir süre devam etti. Ta ki 28 Şubata kadar. 28 Şubatçılar, sadece İmam Hatiplerin orta kısmını kapatmakla kalmadılar, yüksek öğretime geçişinin yolunu da kapattılar. Güçleri yetse idi, üniversiteleri tek parti devrine, tek üniversiteye dönüştürürlerdi!
Türkiye tek parti-tek üniversite devrini geride bırakalı çok oldu. 1950ye kadar Türkiyede bir buçuk üniversite vardı. Yüksek öğretime devam edenlerin toplamı 10 binden ibaretti. Bugün Türkiyenin bütün şehirlerinde üniversite var ve en küçük üniversitenin dahi 4-5 bin talebesi mevcut.
Türkiyede şehir nüfusları son yıllarda ciddi artış kaydetti. Diyebiliriz ki, şehir nüfusları belirli bir seviyeye ulaştı. Bundan sonra son yirmi yılın nüfus artışı hızını şehirlerin kaydetmesi zor görünüyor. Şehirler bugün geleceğin Türkiyesinin teşekkül ettiği laboratuarlar konumunda. Geleceğin Türkiyesinin oluşumunda bugünün üniversitelerinin önemli rolü olacak. Çünkü birçok şehrin gelişme dinamiğini yüksek tahsil için şehirlerine gelen öğrenciler ve öğretim üyeleri belirliyor.
Maddi gelişmenin ilim, kültür, sanat ve maneviyatla dengelenmesi günümüzün en önemli meseleleri arasında. Yeni Türkiye sadece maddi gelişmeyle kurulamaz. Bu yüzden üniversitelerin yanında, kültür ve sanat kurumları, gönüllü teşekküller, devlet dışı bir alanda varlıklarını güçlü bir şekilde hissettirmeliler. Artık devlet eliyle kültür dayatmanın devri geçti.
Türkiye Yazarlar Birliğinin Erzurum şubesinin açılışında zihnimiz hep bu meseleler ile meşguldü. Yaklaşık 10 yıllık geçmişi olan TYB Erzurum şubesi, mazbut bir yeri olmamasına rağmen akılda kalacak birçok faaliyete önayak oldu. Şimdi Valiliğin desteği ile faaliyete elverişli bir yere kavuştu. Bundan sonra Erzurum ve ülkemiz için daha fazlasını yapacak bir konumda.
Erzurum şubesinin başkanı Doç. Dr. Rıdvan Canım, Edirneli, fakat Erzuruma kendini adamış bir ilim ve kültür adamı. Üniversitenin yanında mesaisini gönüllü kültür faaliyetlerine ayırarak çok hayırlı bir iş yapıyor. Erzurum şubesinin yeni yerinde, vilayet ve belediyeden başlıyarak neredeyse bütün resmi ve sivil kurumların elinin olduğunu görmek mümkün.
Erzurum, köklü ilim ve irfan merkezlerimizden. Yakutiye ve Çifte Minareli medreseler bu gerçeğin muhteşem şahitleri olarak karşımızda duruyor. İpek yolunun bu mühim kavşak noktası, tarih boyunca alimlerin, ariflerin, şairlerin yurdu olmuş. Günümüzde de, işiyle gücüyle uğraşan ve fakat fikir ve sanat muhtevasını devam ettiren değerli hemşehrilere sahip.
Tam manasıyla erken bir Erzurum baharı yaşadığımız açılış gününün akşamı, Muammer Cindillinin yemeğinde buluşan ehli irfanın, Hayro Babanın davudî sesiyle okuduğu Erzurumlu Emrahın müstezatının nakaratını iştiyakla tekrarlamaları hatırdan çıkacak gibi değildi.
Aşkın ezeli âşıka ilhâm-ı Hüdâdır
Bir neşve - nümâdır
Tahkiyk gönül şehrine bir nûru ziyâdır
Minhâc-ı Hüdâdır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.