Alternatifi Olmayan Sistem
Bir önceki yazımızın sonunu şöyle tamamlamıştık:
Müslüman, bazılarının iddia ettiği gibi birazcık kapitalist, birazcık da sosyalist olabilir mi?
Bu sorunun cevabını vermeden şunu belirtelim:
Müslüman, ilahi sisteme bağlı olan insandır.
Bu sistemin sahibi ise; Allah Teâlâdır.
Sübhan olan Yüce Allah, yani her türlü eksiklikten uzak ve bütün mükemmelliklerle muttasıf olan Allah Teâlâ, elbette sistemini de eksiksiz ve mükemmel yapacaktır.
Bu ilahi sistemin adı; İslam dinidir.
Ve bu din, eksiksiz ve mükemmeldir.
Eskilerin deyimiyle İslam; nevi şahsına münhasır bir dindir.
O alternatifsizdir ve onun hiçbir beşeri sisteme ihtiyacı yoktur.
Kuran-ı Kerimin son indirilen ayetlerden biri olan Maide,3de bu şöyle vurgulanır:
Bugün dininizi sizin için kemâle erdirdim ve nimetimi üzerinize tamamladım; sizin için din olarak da İslamı beğendim.
Öyleyse, Allaha inanan ve İslamı tercih eden bir Müslüman, artık Allahın beğendiği İslamdan başka bir yol tutabilir mi?
Dolayısıyla, İslam dışındaki bütün beşeri sistem ve düzenler, Müslümanın ilgi alanı dışındadır.
***
Müslümanın, yerine göre kapitalist, yerine göre de sosyalist olabileceğini söyleyenler, sanırım dini farklı tanımlıyorlar.
Onlara göre din; vicdanlara hapsedilmiş bir inancın sadece mabetlerde icra edilen mistik ritüellerden ibaret kutsallar bütünüdür.
Böyle bir dinin, dünya boyutu yoktur.
Dolayısıyla bu din, ne sosyal hayatta yer bulabilir, ne kamusal alanda!
Ekonomik düzen, ticaret hayatı, eğitim, adalet, hukuk, aile, evlenme, boşanma, miras
vs. gibi beşeri ve medeni ilişkilerin hiçbir alanında böyle bir dinin söz söylemesi veya müdahil olması düşünülemez!
Bu alanları ancak beşeri sistemler doldurur, doldurmaktadır da!
İşte böyle bir anlayış hayata hakim olunca, pek tabiidir ki piyasada kapitalist Müslüman da olacaktır, sosyalist Müslüman da. Liberal Müslüman da olacaktır, komünist Müslüman da! Solcu Müslüman da olacaktır, sağcı Müslüman da!..
Çünkü, onlara göre din; işin manevi yönünü doldurup insana mistik/ruhsal tatmin sağlayacak, beşeri sistemler de maddi talepleri karşılayıp dünya işlerini düzene koyacaktır!
Bu, tam da Hıristiyan Avrupanın bize yansıyan din anlayışıdır!
***
İslâmdaki sosyal adalet, emeğe saygı, hakça kazanç, kaynakları ortak paylaşım gibi ilkeler şayet sosyalizmin de savunduğu ilkeler ise, onlar bu dili kullanıyor diye Müslüman da sosyalist olacak değildir.
Aynı şekilde, helal yollarla çalışarak sermayesini artıran ve bu sermayeyle pek çok işçiye ekmek kapısı açarak katma değer üreten bir Müslüman da, zengin oldu diye kapitalist olacak değildir.
Yeter ki, işçinin hakkını teri kurumadan ödesin, zekâtını ehline versin, fakirleri ve kimsesizleri korusun kollasın.
Yani, varlıklı bir Müslüman olarak Allahın kendisine verdiği nimetleri Kuran buyrukları doğrultusunda ihtiyaç sahipleriyle paylaşsın!
Ancak, bir özeleştiri olarak şunu itiraf etmeliyiz ki, bugünkü İslam dünyasının ve Müslüman halkların görüntüsü, beşeri sistemlere ihtiyaç duymayacak kadar parlak değildir.
Çünkü, İslamın hiçbir beşeri sisteme muhtaç olmayacak kadar mükemmel olması, ona uymadıktan sonra bizi kurtarmıyor!
Maalesef, bugün dünyada ne İslamî ölçülerle sosyal adaleti sağlayacak bir devletimiz, ne de çalıştığını hak edecek işçi ile işçinin tam hakkını verecek zenginimiz var!
İstisnalar olabilir ama devede kulak kabilindendir.
***
Yıllarca Müslümanları uyutan, kandıran ve sömüren İslam dünyasındaki diktatörlere gelince, hemen onlara suçu yükleyerek kendimizi temize çıkaramayız.
En az onlar kadar, bu sömürüye sessiz kalan, yanlışlarına çanak tutan ve mustazaflığa rıza gösterip zulme karşı baş kaldırmayan biz Müslümanların da bu sonuçta payımız vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.