Suriyedeki Katliamlarda İranın Rolü
Suriye bütün dünyanın gözü önünde toplu kıyım ve yıkımların ülkesine dönüştü. Hemen her gün fakat özellikle de Cuma günleri Baas-Esed cuntası tarafından çeşitli bölgelerde çocuk-kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın insanlar sistematik olarak katlediliyorlar.
Bu haftanın kurbanları Humusun Hula isimli ilçesinden seçilmişti. Baas-Esed cuntasının askerleri ve Şebbiha isimli çeteleri tarafından vahşice katledilenlerin çoğu çocuk ve kadınlardan olmak üzere 76 insandı. Ayrıca Hamada 19 kişi katledilmişti. Halep, Dera, Kuneytra, Tartus, Lazkiye ve Şamın banliyölerinde işlenen cinayetlerle birlikte toplamda bu Cuma 115 insanın ölümüyle bitti.
Annan Planının Canı Cehenneme!
Elektrik, su, gıda, sağlık ve iletişim kanallarının felç edildiği bir vasatta Baas rejimin yeni cinayetlere imza atması daha bir kolaylaşıyor. Annan Planını takip etmek üzere Suriyede bulunan gözlemciler sözde ateşkesin değil alenen devlet eliyle işlenen cinayetlerin meşrulaştırılmasından başkaca bir fonksiyona sahip değiller. BM gözlemcileri sadece yetersiz bırakılan sayısal açıdan değil asıl olarak misyonları açısından Baas rejiminin zulümlerine çanak tutuyorlar.
BM gözlemcileri dostlar alışverişte görsün kabilinden Suriyede bulunuyor. Suriye halkına somut bir hayrı dokunmuyor. Elbette katliam ve yıkımları tespit etmek önemlidir fakat tek başına bir işe yaramaz. Lakin işlenen cinayetlerin ciddi bir biçimde kayda geçirilmesine bile yanaşmayan bir uluslararası statüko mevcut.
Mesela BM gözlemci heyetinin başkanı Tümgeneral Robert Mood Huladaki katliamları acımasız bir tajedi olarak niteleyecek kadar tasvir gücü yüksek bir profil çizerken katliamdan kimin sorumlu olduğunu tespit etmekten nedense aciz kalmış bir görüntü arz ediyordu. Ölümlerin yaşandığı bölgedeki top mermilerine rağmen şöyle acayip bir adresiz mektup yazıyordu: Kim başlattıysa, kim karşılık verdiyse ve bu elim şiddet eylemini kim yaptıysa sorumlu tutulmalı. Herkesi rahatlatan ve hiç kimseyi rahatsız etmeyen steril bir duruş. Modern Batının teamüllerini gösteren tipik duygusuz, adaletsiz, ahlaksız bir raporun giriş cümleleri sanki.
ABD ve İsrail, İran ve Suriye
BMnin temsil ettiği değerler insanlığın, adaletin ve hukukun değerleri değil ABD-AB bloğu ve Rusya-Çin bloğunun arasında seyreden güçler mücadelesinin konjonktürel hesaplarıdır.
İsrailin bütün işgal ve katliamlarının zirve yaptığı dönemlerde ABDnin kanatları altında korunduğunu, BM Güvenlik Konseyinden zor bela çıkarılan yaptırım kararlarının hiçbir işe yaramadığı hatırlatmaya gerek var mı? Rusyanın önce Afganistan sonra da Çeçenistanda gerçekleştirdiği işgal ve katliamlar karşısında BMden dişe dokunur hangi kararlar çıkmıştı? BMden öyle uzun boylu bir şeyler beklemenin hele hele patronların itirazına rağmen insanlığın hayrına doğru düzgün bir tutum beklemenin hiçbir sağlam temeli olmadı şimdiye kadar, bundan sonrasını biz bilemeyiz.
BMde ortaya çıkan tablo üzerinden Suriyede yaşanan katliamlarda Rusya ve Çinin ne kadar rol oynadıkları hepimiz için belirgindir. Hiç kimsede bir şaşkınlığa yol açmayan, kafalarda yer etmiş Rusya ve Çin imajını zerre miktarı olsun sarsmayan klasik Rusya-Çin duruşu devam ediyor.
İranın yaşanan işkence, cinayet, yıkım ve katliamlara rağmen Suriyedeki Baas-Esed cuntasının arkasında sıkı sıkıya durmasının anlamı nedir?
Eli kanlı bir rejimi, halkının kanını dökmeyi, canını almayı, çocukları parçalayarak, kadınları tecavüz ederek öldürmeyi sistematik bir devlet politikası olarak işleten Baas-Esed cuntasının arkasında durmasının izahı yok. Fakat İran sadece Esed-Baas cuntasının arkasında durmuyor, bu cinayetkâr rejimi ayakta tutmak hatta onu tahkim etmek için seferber oluyor.
Müslüman Suriye halkının üzerine tank süren Esed-Baas rejimine diplomatik, iktisadi, lojistik destek veren İran nasıl oluyor da İslama, Müslümanlara ve mustazaflara yardım etmiş oluyor? Bu nasıl ve ne biçim bir İslam ve İslam Cumhuriyeti ki katil bir cuntayla safları sıklaştırmaktadır.
Suriyede eli kanlı sapkın Nusayri cuntasını paklamayı, zulme karşı başkaldıran Müslüman bir halkı karalamayı kendine dert edinmiş İrana kim, neden güvensin?
İsrail isimli bir cinayet şebekesi halen Müslümanların topraklarını işgal edip katledebiliyorsa arkasında ABD ve AB durduğu içindir. Baas-Esed cuntası da Rusya ama özellikle İran kendisini desteklediği için bu katliam, tecavüz ve yıkımlarını sürdürebiliyor.
Nasıl ABD İsrailin işlediği zulümlerin ortağıysa İran da, Suriyede işlenen zulümlerin ortağıdır. Kimse piyasada İsraili yok etme, Kudüs sevdası, emperyalizmle mücadele vs. pazarlayarak günahlarını örtmeye çalışmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.