Herşey emanet
Zamanın büyüklerinden biri, filozofa karşı övününce, filozof ona şöyle der: "Bana atınla övünürsen, buradaki güzellik ve çeviklik ata aittir. Elbiselerinle ve aletlerinle övünürsen, bunların güzelliği de sana değil, onlara aittir. Atalarınla övünürsen, onların üstünlüğü yine sana değil, kendilerine aittir. Bu faziletler ve övünülecek nitelikler senin dışındadır. Bunlar gerçek sahiplerine iade edildikleri zaman, bunlarla övünenler çırılçıplak ortada kalırlar. Hatta bu nitelikler onlardan ayrılmaz ki iade edilsin. Bunu da sen pekâlâ düşünüp anlayabilirsin." İnsan kendisine verilenlerle övünür. Bu kimi zaman güzellik olur kimi zaman para olur kimi zaman makam olur kimi zaman evlat olur... Ama övünür ve tahakküm kurmaya çalışır. Oysa bu dünyada bizlere verilen her şey Allah'ın birer emanetidir. Bizler emaneti maksadına uygun şekilde kullanır ve yaptıklarımız ya da yapamadıklarımızla birlikte sonsuzluğa göçeriz. Eylemlerimiz dışında hiçbir şey bize ait değildir. El emanet, akıl emanet, kalp emanet, göz emanet, para emanet, toprak emanet, çocuk eş, kardeş emanet... Allah'ın verdiklerini kendine hasrederek kibirlenen kimseler ise, insan olarak durmaları gereken çizgiden çıkan ve dünyanın aldatıcılığına kapılanlardır. Mümin kişi ise, bu nimetlerin niçin verildiğini bilir ve aklın, bedenin, sağlığın vaktin, evladın malın makamın şükrünü eda etmeye gayret eder.
Bu dünyada verilen her şey tekrar sahibine geri dönecek. Öyleyse bizler sahip olduğumuz nimetlerin şükrünü eda etmeli ve bu dünyada birer emanetçi olduğumuzu unutmamalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.