Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Akşemseddin ve Fetih

Akşemseddin ve Fetih

“Fetih 1453” adıyla İstanbul’un fethini anlatan acayip ve garayip bir film vardı.

Sanırım eleştirenlerin sayısı bir elin parmakları kadardı, onlardan biri de bendim.

Hatta İstanbul’un fethini ve manasını bilen pek çok samimi insan bile, filmi eleştirmeyi bırakın, övgüler yağdırmıştı.

En çok onlara şaşırmıştım. “Bunun bir film olduğunu normal karşılamak gerektiğini” söylüyorlardı. Yani tarihin ve kültürün tahribatını kabulleniyorlardı.

¥

Göynük Belediyesi, İstanbul’un fethi kutlanmadan üç gün önce yaklaşık 40 bin kişinin katılımıyla ilçede Akşemseddin etkinlikleri düzenler.

Bu vesileyle filmdeki Akşemseddin Hz.leri ile hiç ilgisi olmayan gerçek Akşemseddin Hz.leri hakkında kısaca bilgi verelim.

Akşemseddin, Hz. Ebûbekir’in evladından, Şihâbüddin Sühreverdi’nin torunudur.

Babası Şeyh Hamza, âlim biridir ve ilk öğretmenidir. Çok zekî olduğu hemen civara yayılır. Osmancık medreselerinde dersler verir, hatırı sayılır bir âlim olur.

Ancak “Ledün ilminde mütehassıs bir veliye” teslim olmak ister. Arayışı sürerken iki isim çıkar karşısına.

Birisi Hâlep’te bulunan Zeynüddin Hafi Hz.leri, diğeri Ankara’da Hacı Bayram-ı Veli Hz.leridir.

Hacı Bayram Hazretlerinde karar kılar. Bu karar kılma serüveni de başka sır ve derslerle doludur ama şimdilik orasını geçelim.

Akşemseddin Hz.leri ayrıca iyi bir hekimdir. Pastör’den asırlar evvel hastalığa sebep olan mikropları bulur ve karantinanın gerekliliğini anlatır.

Hatta aynı senelerde “Seretan” adıyla bilinen kanseri teşhis eder.

¥

İstanbul’un Fethi...

İstanbul’u almak kolay değildir. Surlar, zincirlerle korunan kıyılar, düşmanın bilinmeyen gücü Fatih’i çok zorlar.

Genç Fatih, Bizans’ı kuşatalı 50 gün geçmiştir ve bir ilerleme yoktur. Hatta zaman zaman umutsuzluğa düşerek kuşatmadan vazgeçmek ister.

Öte yandan Akşemseddin Hz.leri de başka bir âlemde, fethin gerçekleşmesi için seccadesini gözyaşlarıyla ıslatmakta ve maddi manevi keşifler peşindedir.

Fatih’in çok umutsuz olduğu bir sırada;

-“Asla! Sakın haa... Kafandaki kötü düşünceleri at. Müjde yakındır.”

Ve Akşemseddin Hz.leri müjdeyi verir, fetih gerçekleşir.

Fethin arkasından Eyyüp El Ensari Hz.lerinin kabri yine Akşemseddin Hz.leri tarafından keşfedilir. Fatih, fethin ikinci müjdesini almıştır.

Fetih tamamlanmıştır. Şimdi Fatih’in kendi “iç fethi” vardır. Bunun için Akşemseddin Hz.lerinin kapısını çalar.

Ne saray, ne sultanlık, ne mal mülk gözünde yoktur. Ayasofya Cami’ye çevrilmiştir. Şimdi dervişliğe geçme zamanıdır artık.

Böyle düşünür Fatih ve bir gün Akşemseddin Hz.lerinin huzuruna çıkarak;

-“Lütfen beni dervişliğe kabul edin” diye yalvarır. Akşemseddin Hz.leri bu talep üzerine celallenir ve;

-“Osmanoğullarının dervişe değil, sultana ihtiyacı var!” diyerek kabul etmese de Fatih’in inadını bilir.

Bunun üzerine Akşemseddin Hz.leri; “İki sultan bir arada olmaz” diyerek Göynük’e yerleşir.





Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi