Başbakanı dinlerken
Son 5 yıl içinde birkaç kez Ankara'ya saatliğine uğramış, işim görüp dönmüştüm. İlk kez üç günlük bir süre için Ankara'dayım.
Başbakan'ın Pazar günü, "Önemli bir açıklama yapacağım." dediği için grup toplantısına özellikle katıldım.
Başbakan formundaydı. Bölge meselelerine, dış ilişkilere temas ederek yumuşak bir giriş yaptı. Söz Suriye'ye gelince kelimler kurşun gibiydi. Suriye yönetimini son katliam üzerinden yaylım ateşine tuttu. İfadeler çok sertti, Suriye yönetimini gözü dönmüş, insanlık dışı katliam yapan, alçak ve zavallı bir yönetimi olarak niteledi. Dünya ile dalga geçtiğini söyleyerek şiddetle kınadı.
Söz sırası Uludere meselesine gelince Başbakan'ın ifadeleri daha da sertleşti. Hedefinde CHP ve BDP vardı. CHP'yi BDP ile birlikte hareket ettiği için eleştirdikten sonra BDP'ye yüklendi.
BDP'ye kimi cenazeleri ailelerinden alıp istismar ettikleri için çok ağır bir şekilde ceset avcısı diyerek yüklendi.
BDP'nin teröre kan veren ve iradesi olmayan, ipleri terör örgütünün elinde bulunan bir örgüt olduğunu söyleyerek eleştirinin dozunu yükseltti. "BDP'li kalleşler" ifadesini duyunca kulaklarıma inanamadım.
Uludere'den önce vuku bulmuş kimi hatalara gönderme yaptı. 23 Aralık 1914 yılında 31. Tümenimiz ile 32 tümenimizin birbirilerini düşman askeri zannederek farkına varmadan 4 saat çatıştıklarını ve iki bin şehid verildiğini, Kıbrıs çıkartmasında Kocatepe muhribimizin yine yanlışlıkla kendi uçaklarımız tarafından batırıldığın, ve terörle mücadelede değişik zamanlarda hata ile kimi asker ve sivilleri kaybettiğimizi hatırlatarak Uludere konusunun da bu kabilden bir olay olduğunu örnekleri detaylandırarak anlattı.
Başbakan bu olayda bir hata olduğunu özür de dilendiğini ve olayın üzerinin örtülmediğini devletin gerekin yaptığını ve meseleyi takip ettiğini bundan sonra ilgililer hakkında hukukun karar vereceğini bunun ötesinde bu konuyu kaşımanın istismar olacağını söyledi.
Devletin gereken insani ve hukuki hassasiyeti gösterdiğini bundan sonra hukuka kulak vermek gerektiğini 1876 yılında Vidin'de askerlerin hatasına kamçısıyla cevap vermek isteyen Osmanlı paşasını bir diğer Osmanlı paşasının cezayı ancak hukukun vereceğini hatırlatarak engel olmasıyla anlattı.
Güvenlik güçlerinin içinde bulundukları şartların zorluğunu da anlatan Başbakan Uludere üzerinden güvenlik güçlerinin yıpratılmak istendiğine işaret ederek "Güvenlik güçlerimizin yargısız infaz edilmelerine izin vermeyeceklerini açık bir dille anlattı.
2005 yılında Diyarbakır'da kürt meselesi hakkındaki açıklamaların arkasında olduğunu, terör meselesi konusunda parti programına uygun hareket edildiğini, milli birlik ve beraberlik projesinin devam ettiğini söyledikten sonra "Gençlerin kanıyla beslenen BDP'ye inat sorunun çözümü için mücadeleye devam edeceklerini söylerken kararlı olduğu izlenimini veriyordu.
Konuşma bütünlüğü içinde doyurucu ve ikna edici idi.
Ama beni düşündüren başbakanın bir hafta önceki ifadesiydi. Paksitan'da iken, terör örgütüyle mücadele siyasetle müzakereye devam edeceğini söylerken müzakere muhatabının BDP olduğunu açık şekilde belirtmişti. Oysa dünkü konuşmadan ben BDP ile köprülerin atıldığı izlenimi edindim.
Bu söylem teşkilatı ve seçmeni canlı tutma adına yapılmış bir konuşma mıydı yoksa hakikaten BDP'nin muhatap olarak üzerinin çizilmesi miydi anlayamadım.
Bekleyip göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.