Üçüncü blokun doğuşu!
TRT Türkiye Kanalında (Nadis Sahafe) Raid Salahı dinlerken sanki geleceğin ufkunu tarıyor veya okuyor gibiydik. Önce İngilterede verdiği hukuk mücadelesini anlattı. Muhteşem bir mücadele. 10 ay boyunca İngilterede Siyonizmin ahtapot gibi kolları ve İsrail yanlısı baskı gruplarıyla mücadele ediyor. Orada birçok vicdan kahramanıyla karşılaşıyor. Bunlardan birisi aktivist Victoria. Victoria sıradan bir aktivist değil aksine Raid Salah için gerekli kefaleti yatırmak için evini ipotek edebilecek çapta vicdanının sesini dinleyen birisi. Bunu kaçta birimiz yapabilir? Bu davayı kazandığında İngiliz baronlarından birisi Raid Salaha Siyonist çevrelere karşı İngilterede tarihi bir zafer kazandığını söylüyor. Evet Peygamberimizin bisetinden önce Erdemliler ittifakı (hilful fudul) adıyla maruf üzerine kurulu bir ittifak inşa ediliyor. Peygamberimiz aynı dönemi bir kez daha idrak etsem yine o ittifaka katılırdım buyuruyor. Bugün de Batıda zaman zaman vicdanlılar ittifakı kuruluyor. Bununla birlikte Raid Salah haklı olarak Batıda vicdanlılar ittifakını temsil erden kamuoyu gücüyle karar alıcılar ile resmi çizgiyi birbirinden ayırıyor. Sarkozy nobran bir biçimde -belki Yahudi aidiyatının da etkisiyle- açıkça İsrailin arkasında yer alıyor ve İslam ve Türk düşmanlığının bir sonucu olarak Ermeni meselesini de kurcalıyordu. Yerine gelen Hollande, İsrail karşıtı olmasa bile sayan yani bir işbirlikçi biri değil. Bununla birlikte son yıllarda Batıda aşırı sağ, vicdan koalisyonundan veya vicdanlar ittifakından sıyrılarak (baştan beri vicdan çizgisinin zaten dışında) ortak İslam düşmanlığı nedeniyle Siyonizme destek vermeye başladı. Bununla birlikte yapılan kamuoyu yoklamalarında Batı kamuoyunun yüzde 60ının Siyonizmi ve İsraili dünya barışının önündeki temel engellerden birisi olarak görüyor. Bundan dolayı Lieberman, İsrailin kararan imajını parlatmak için yani bu iş için bin kişilik bir hariciye ordusu seferber etmek istemişti. Lakin Raid Salahın dediği gibi dehrin yani zamanın bozduğu bir şeyi attarın veya doktorun estetik ameliyatla düzeltmesi ne mümkün!
*
Batı ile İslam dünyası arasında bir kamuoyu ittifakı veya vicdanlar koalisyonu var. Bununla birlikte Batıdaki karar vericiler hala İslam dünyası meselelerine İsrail zaviyesinden bakıyorlar. Aynen İsmet İnönü gibi. 1963 yılında başbakan olduğunda Ortadoğu politikalarını nasıl şekillendirdikleri sorulduğunda şöyle diyor: İsrail siyasi müsteşarını çağırır ve ona göre politikamızı belirlerdik. İyi mi? İsrailin yanında olmak CHP zihniyetine kafa konforu verir. Uğraşmaya didişmeye gerek yok. Cümbür cemaat herkes kiminleyse siz de onunla olursunuz. CHP dönemleri dış politikada daima 28 Şubat çıtasına endeksli olmuştur. Zaten 28 Şubat süreci bir CHP refleksidir. Batı kamuoyunun desteği yetmeyeceğine göre ve Filistin meselesi de bir bloklar veya eski deyimle tabakat mücadelesi olduğuna göre o halde İsrail-Batı ittifakını dengelemek için yeni bir ittifaka ihtiyaç var. Bu blok İslam dünyasını yutmaya namzet Rus-Çin ittifakı olmayacağına göre İslamın kendi içindeki ittifakı olmalıdır. Arap Baharı şimdi bunu mayalıyor. Raid Salah buna Arap-İslam ittifakı diyor. Bunun diğer isimlerinden birisi Türk-Arap ittifakıdır. Arap baharıyla birlikte bunun neresindeyiz?
*
Raid Salah bulunduğumuz siyasi coğrafyanın ikla yani take off/ kalkış noktası olduğunu beyan ediyor. Bediüzzaman buna Batı medeniyetinin inkişaı (kapanışı ve sönüşü) diyor. Gerçekten de yamyamlık derekesinde olan kapitalizm tüketirken dünya tükeniyor. Dolayısıyla yeni bir medeniyet anlayışına ve zuhuruna ihtiyaç var. Raid Salah, Arap Baharının İslam medeniyetinin iklaa yani atılımının başlangıcı olduğunu ifade ediyor. Arap Baharı yüzyıllardan sonra ilk kez Doğu ve Batıdan bağımsız olarak üçüncü bloku vaat ediyor. Dağınık ve yarısı bir blokun diğer yarısı başka bir blokun kontrolü altına girmiş İslam dünyası Arap Baharı sayesinde toparlanma sürecine girme imkanına kavuşmuştur. Peki! Ulusalcı kesimler neden bağımsız bir blok anlayışına karşı çıkıyorlar? Ya da bu baharı Batıya yamayarak karalama cihetine gidiyorlar? Zira, söylemleriyle karşı çıksalar da konumları gereği onlar hala Batı ajandasına hizmet ediyorlar. Bloklar mücadelesinde ulus devletlerinin yeri Doğu veya Bati blokları arasında parçalanmadan başka ne olabilir ki? ABD bile ittifaklarla hareket ederken bizdeki ulusalcılar ABye karşı oldukları gibi Arap dünyasına yönelmeye de karşılar. Peki çözüm ne? Arap Baharı, Brzezinskinin Out Of Control kitabında değindiği ve tasvir ettiği İslam dünyasının makus hali veya dağınık tablosunun tersyüz olmasıdır. Ve İslam dünyasının yeniden bağımsız olarak doğuşunun doğum sancısı ve ayak sesleridir. Üçüncü blok Arap Baharıyla birlikte take off noktasına gelmiştir. Şam-Halep havaalanlarının yeniden açılmasını bekliyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.