Kürt Meselesinde Yeni Dönem
Yazımı yazmak üzere oturduğum anda o acı haber geldi. PKKlıların araziye döşediği mayın patladı, Lice İlçe Jandarma Komutanı Ercan Kurt binbaşı ve bir uzman çavuş şehit oldu, bir asker de yaralandı. Belki siz bu yazıyı okurken daha kaç canı şehit vermiş olacağız. Tezgah dümen o kadar net ve belirgin ki.. Üzerine uzun uzun makaleler yazmaya bile gerek yok aslında. Ama en azından fark ettiğimizi duyurmak adına ifade etmek isterim.. Diyalogun önünü tıkamak adına konmuş provokatif bir eylemdir bu. PKK içindeki savaş baronlarının, meselenin diğer tarafındaki sertlik yanlıları gibi ortamı kaşımak adına yaptıkları kanlı tezgahdır bu.
ÇÜNKÜ YARIN ZİRVE VAR
Başbakan Diyarbakır konuşmasında, daha evvel CHPnin kendilerine randevu vermediğini hatırlatırken bile biraz çekingen davrandı fark ettiyseniz. Çünkü ortaya çıkan olumlu iklimi, siyasi polemiklere kurban etmeyi Başbakan da istemiyor. Her ne olursa olsun, bugün önümüze bakmalıyız.. Kılıçdaroğlunun Başbakandan randevu talep ettiği bir dönemdeyiz. Bu randevu talebine; tükürdüklerini yaladılar yaklaşımıyla gitmek, PKKnın ekmeğine yağ sürmek dışında bir anlam ifade etmez.. Bugün sistemin iki ana partisi olan CHP ve Ak Partinin elele verip sorunun çözümü konusunda fikir birliğine varması gerekiyor. Farkındaysanız bilerek MHP ve BDP demedim. Zira BDP zaten müzakerenin tarafı. Ya da rasyonel olan müzakerenin tarafı olması. İnşallah da öyle olur. MHP ise varlık nedeni gereği sürmekte olan bu normalleşme dönemine kategorik olarak karşı çıkıyor. Bunu MHPyi suçlamak için dile getirmiyorum. Arz ettiğim gibi bu onların varlık nedeni. BDPnin PKKyı terör örgütü ilan etmesini istemek nasıl saçma sapan bir şeyse MHPnin de açılıma destek olmasını istemek öyledir. Ama AK Parti ve CHPnin omuzlarında başka bir yük var.
YENİ SÜREÇ NE OLACAK?
Buna bir başlık vermek gerekirse en iyi ihtimalle bu süreç; Kürtlerin tatmin edildiği, Türklerin de ikna edildiği bir süreç olacak. Bugüne kadar Kürt sorununun kendisini konuştuk. Sorunu konuştuk yani. Şimdi sıra geldi çözümü konuşmaya.. Üstelik de bir kesimin yüksek perdeden; Kürt sorunu diye bir şey yoktur demesine rağmen. Yani Türkiye önce, Kürt Sorunu kavramı üzerinden kavga verdi. Arkasından da bu kavramın içinin nasıl doldurulacağına çalıştı. Sadece milliyetçi hassasiyetleri yüksek olan kesimler değil. PKK da bu sürece son derece olumsuz katkı yaptı. Gelebilecek her türlü pozitif yaklaşımı hem elinin tersiyle itti hem de Kürtler, bu yaklaşımları ellerinin tersiyle itsinler diye baskı ve tehdit ile propaganda yaptı. Siyasi partilerin aldıkları tutumu söylememe gerek yok herhalde. AK Parti ve Sayın Başbakan çoğu zaman tek başına mücadele verdi. Şimdi geldiğimiz bu atmosferde herkesin sessizce elini taşın altına koyması lazım.. Yazının başında andığım, dün şehit verdiğimiz canlarımız için ağlıyoruz. Ama bunun, gözyaşlarımızın dinmemesi için tertiplenmiş bir oyun olduğunu da lütfen göz ardı etmeyin. Kılıçdaroğlu ve Erdoğan arasındaki görüşmeye çok ciddi önem atfetmek gerekiyor. Sulandırmamak gerekiyor bu teması. Ve terörün kirli ve karanlık yüzünün böylesine diyalog kapılarını kapatmasına izin vermemek gerekiyor.
HOŞGELDİN ZAHİD AKMAN
Kanal 7de dün bir görev değişimi yaşandı. Kanalın bir dönem Ankara ve Washington temsilciliği görevlerini de yürütmüş olan Dr. Aykut Zahid Akman, Kanal 7 Genel Yayın Yönetmenliğine getirildi. Kurulduğu günden bu yana, çizgisini bozmadan yayıncılığını sürdüren, özellikle 28 Şubatta bayraklaşan duruşuyla, baskılara direnmiş, kapatılma tehditlerine aldırış etmemiş olan Kanal 7, bundan böyle kaptan köşkünde oturan Zahid Akman ile yeni ufuklara yelken açacak. Daha özel bir durum da var. Bu yeni görevi nedeniyle İstanbula taşınacak olan Zahid Akmanı, ben de bu vesileyle daha sık görebileceğim sanıyorum. Kanal 7 için de Akman için de hayırlısı olsun. Kalın sağlıcakla.