Dün sabah gazete manşetlerine bakanların mutlaka dikkatini çekmiştir. Devletten ve milletten yana tavır alan, devletin ve milletin bütünlüğünü benimseyen ve bu uğurda yayın yapan gazeteler vardı, bir de Ergenekon terör örgütünden yana tavır alan gazeteler vardı.
Bizim gazete yine her zaman olduğu gibi devlet millet bütünlüğünden yana tavrını koyarak, Ergenekon terör örgütü ile ilgili en çarpıcı haberi sürmanşetten vermiş ve Allah, ülkemizi, halkımızı çok büyük bir faciadan korumuş.
Hürriyet gazetesi ise sürmanşetine, Sinan Aygün’e ait olduğu iddia edilen silahın temiz çıktığını taşımıştı. 7 Temmuz faciası ile ilgili Hürriyet’in birinci sayfasında habere rastlayamadım, elim temiz olduğu için de “kirlenmesin” diye iç sayfalarına bakmadım.
Şener Eruygur organizasyonuna atfedilen 7 Temmuz olayını sadece bizim gazete yazmamıştı elbet, yukarıda da ifade etmeye çalıştığım gibi devlet ve milletten yana tavır alan gazetelerin kimi manşetten, kimi birinci sayfadan, kimi de iç sayfalarından vermişti.
Aydın Doğan grubuna ait ve bir iki de onun çizgisinde bulunan mevkutelerde böyle bir haber yoktu. Yıllarca devletten beslenerek milletin kursağına gitmesi gereken paralarla ayakta kalabilen Cumhuriyet gazetesi, zaten Ergenekon terör örgütüyle birlikte anıldığı için herhalde ondan farklı bir tavır beklenemezdi.
Bu işin sonu nereye varır bilinmez ama eğer gerçekten bütün yönleriyle ortaya çıkar ve çıkarılması sağlanabilir, halka doğru dürüst anlatılabilirse, Türkiye yeniden doğmuş gibi olacaktır. Bir milattır ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti; tertemiz, bütün pisliklerinden arınmış, pırıl pırıl bir ülke olarak halkıyla birlikte yeniden büyüyecektir.
“Ergenekon ile devletin baş etmesi mümkün değil” diye özellikle Ergenekon sever ve destekçileri; uzun yazıp, uzun uzun konuştular. “Bu iktidarın gücü yetmez, iktidarı götürür” dediler. Açık ve net bir şekilde tehdit ettiler.
Aslında her tehdit, Ergenekon’un sonunun geleceğine dair işaretti. Ertuğrul özkök ve kapısında beslediği diğerleri, bu konularda çok çırpındılar, sağa sola çok çamur attılar, hak ve haysiyetlerini üç kuruşa satışa çıkardılar, el içine çıkacak halleri kalmadı fakat Ergenekon konusunda ellerinden geleni de arkalarına koymadılar.
Başbakanın dediği gibi, “İşin sonu nereye varırsa varsın, sonuna kadar gidilecek” diyor. Sonuna kadar gidilmezse zaten Türkiye bir asır daha yine Ergenekon vari adamların etkisinde kalacaktır ki, Allah böyle bir günü milletimize göstermesin.
Eğer aksi olursa, Ergenekoncular yine devlete hakim olurlarsa, istedikleri gibi at koştururlarsa, ülkede ne ekonomi kalır, ne siyaset kalır, ne millet bütünlüğü kalır, ne devletin gücü kalır, ne huzur, ne de refah kalır.
Her şeyi silip süpürüp, sadece kendileri için kullanırlar, zaten onlar için milletin varlığının anlamı, kendilerine hizmet ettiği sürece vardır. Demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet ve benzeri insani bütün değerler, onlar istediği sürece işler, istemediği sürece işlemez ve her oyunun kuralını onların belirlemesi gerekir.
Ergenekon oluşumuna baktığımızda ortaya bu tablo çıkmıyor mu? Mesela neden bu Ergenekoncular ve onları destekleyenlerin arasında şöyle bütün Türkiye halkının benimseyebileceği bir tek kişi bile yok?
öyle ya bu Ergenekonculuk ülkemiz ve milletimiz yararına bir örgütse, neden toplumun bütün kesimlerini temsil eden adamlar yok da sadece “cüzdanlarını ve nefislerini” temsil eden adamlar var? Sonra neden hiç birisinin sicili temiz değil millet nezdinde?
Eğer bu adamların memleket ve millet sevdası olsaydı, yüzde 47 gibi dev bir oy oranıyla iktidar olmuş bir hükümete karşı, her türlü darbe girişimi planlayarak, ülkeyi kaosa sürükleyip, halkı umutsuzluğa sevk ederler miydi?
Elini vicdanına götürebilen, gerçekten bu toprakları seven, milletimizle bir alıp vereceği bulunmayan, halk düşmanı olmayan herkese bu soruyu Allah aşkına bir sorun. “Bu ülkede her şeyin doğrusunu sadece bunlar biliyor da geriye kalan büyük çoğunluk bilmiyor mu?”