Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Çeşme deyip geçmeyin

Çeşme deyip geçmeyin

Dağların eteğine yaslanmış asırlık bir çeşme... Duvarları aşınmış, rengi solmuş yüzeyini kaplayan tezhip ve Osmanlıca yazılar güçlükle fark edilebiliyor. Dağların sessizliğinde sonsuzluğa doğru akıyor. Büyüklerimizin inceliğini ve insan severliğini yaşlanmış çehresinde taşıyor. Eski bir kitap gibi. Tarihin pek çok olayına tanıklık ediyor.

Suyun çıkış noktasına zincirle tutunan bakır tasa dokunurken düşünüyorum. Acaba diyorum bu yaşlı çeşmenin önünden kimler gelip geçti? Kimler su içti? Kimler konakladı?

Bu tarihi çeşme ile aramızdaki bağ sadece akıp giden suyun ahengiyle sınırlı değil kuşkusuz. Burada büyüklerimizle bir bağ kuruyor ve çağının olaylarına tanıklık eden bu tarihi yapıtla adeta konuşuyorum... Dedelerimizin bizlere bıraktığı manevi mirasla buluşuyor ve yıllar öncesine gidiyorum.

İnsanoğlu yaşadığı her çağda, duygu ve düşüncelerini sanatsal yapıtlarıyla ortaya koyuyor. Kimi zaman bir duvara kimi zaman eşyalara kimi zaman kâğıda aktarılan sanatsal değerler, sanatkârın kültürünü, tarihini, geleneğini, inancını ve dönemin bütün renklerini yansıtıyor. Bu değerlerle tanıştığınızda yıllar öncesine gidiyor ve manevi bir bağ kuruyorsunuz. Çünkü tarihi bir eser gördüğümüzde, sadece zahirine bakmakla yetinmeyiz, aynı zamanda bu yapıtların ruhunu da okur ve kendimizden bir şeyler buluruz.

Kökleriyle irtibatlı kalan kişi, sanatla işlenmiş bir yapıtla karşılaştığında bu yapıtı okumadan geçmez. Sonra büyük ebeveynlerinin hatıralarını yâd eder, tefekkürle Allah'ın kudretini düşünür. Varlığını ve hayatla olan yolculuğunu yeniden sorgular. Ve suyun da, ekmeğin de, nefesin de, havanın da, hayatın da verilmiş birer emanet olduğunu bilir Yaratıcı'sına kul olmaya gayret eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi