Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Balkanlar’a ekonomik ve kültürel seferler

Balkanlar’a ekonomik ve kültürel seferler

100 yıl öncesine kadar bizim olan Balkan coğrafyasının neresinde dolaşırsanız dolaşın, en ücra köyünden en merkezi şehrine kadar her yerde bir Osmanlı izi bulursunuz.

Balkanlar’a ekonomik ve kültürel seferlerimiz ne kadar çoğalırsa, o kadar çok izlerimizi yeniden bulur ve üzerinde yürüyebiliriz.


Mesela şehirlerden şehirlere yolculuk ederken, ormanların içinden birer müjde bayrağı gibi görünen köylerin beyaz minareleri bir harikadır.


İnsanın gönlüne, yüreğine, kalbine, duygu ve düşüncelerine öyle arkadaşlık, dostluk ve muhabbet serper ki, susuzluktan kıvranıp da suya kavuşmuş gibi hissedersiniz kendinizi.


¥


Kosova’nın “Mamuşa” adında bir Türk köyü var. Mamuşa Camii’nin avlusunda bir ihtiyarla tanıştım. Oradan ayrıca söz edeceğim.


Kendisi daha 7 yaşındayken Çanakkale Savaşı’na katılan babasından dinlediği ve unutmadığı şiirini paylaşacağım ama şimdi başka bir anekdotu aktarayım.


Bu arada Başbakanlığa bağlı “TİKA” kurumunun, Balkanlar’daki hizmetleri tek kelimeyle muhteşem. Geçelim.


Kosova’nın bir şehrinden Prizren’e doğru ilerliyoruz. Arabamız arızalandı. Hemen yol kenarındaki benzin istasyonuna çektik.


Kendi imkânlarımızla “ne yapabiliriz” diye bakınırken, arkadan bir ses; “Selamünaleyküm” demez mi?


Mal bulmuş mağribiye döndük. Bir de üstüne Türkçe; “Geçmiş olsun, yapabileceğimiz bir şey var mı” deyince, bu söz ballı lokma oldu.


Yüzler güldü, kucaklaştık. Ben acemilik yapıp; “Siz Türkçe konuşuyorsunuz” dedim. O da; “Ben Mamuşalıyım, biz Türküz” dedi.


Meğer Mamuşa köyünün yakınındaymışız. Benzin istasyonu da Mamuşalı kardeşlerimizinmiş. Eliyle benzinliğin levhasını gösterdi. Kocaman “Hoşgeldiniz” yazıyordu.


Hemen otomobille ilgilendiler, tamirci getirdiler ve arızamız giderildi.


¥


Balkanlar’da yaşayan Müslümanlar ekonomik olarak zor durumdalar. Sadece halk değil, ticaretle uğraşanlar da öyle.


Çok mal ve mülkleri yok. Bu sebeple; Balkanlar’ın tümüne ekonomik ve kültürel seferler düzenlenmeli.


Belki meramımı Münevver Ayaşlı daha iyi anlatır diye onun; “Hatırlayabildiklerim” isimli anılarından bir parça paylaşmak istiyorum.


“İstiklal Harbi bitince, Türkiye Anadolu’daki Rumlar’dan kurtulmak istedi ve mübadeleye karar verdiler.


Türkler Rumeli’nden Anadolu’ya gelecekler ve Anadolu Rumları, Rumeli’ye gidecekler, yani Avrupai Osmani’de bir tek Türk kalmayacak...


Fakat Rumeli’nin zenginliği Türkler’in elinde idi, halbuki Anadolu’da bulunan Rumların malları, Türkler’in Rumeli’de bıraktıkları malların karşılığı durumunda değildi.


Mübadelede Rumlar çok kârlı çıktı. Zengini, orta hallisi bütün Rumeli Türkleri sefil ve perişan oldular. Yine Yunanlılar kazanıyordu. Üstelik mübadele çok fena idare ediliyordu.


Meseleyi hafife almışlar, umursamıyorlardı. Türkler 600 sene vatan bildikleri Rumeli’den koparılıyor, ana vatanda onları sıkıntılar ve yoksulluklar bekliyordu.”


¥


Tabii Münevver Ayaşlı’nın tespitleri bu kadar değil. Yalnız mübadaleye kimlerin karar verdiğini ve kimlerin yönettiğini sizlere bırakıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi