Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Üç selam

Üç selam

Biz Kur’anî bir disiplinle 3 kişiye ve onun manevi mirasını sürdüren ailelerine ve yol arkadaşlarına, yani ashabına, selatu selam göndeririz..


Kim onlar?
-Al-i İbrahim
-Al-i İmran ve Al-i Muhammed. Hepsine de salat ve selam olsun..
Hz. İbrahim’in iki oğlu vardı: Hz. İsmail ve Hz. İshak (Yahudiler “İzak” diyorlar) Aleyhisselam. Hz. İshak’ın oğlu Yakub Aleyhisselam, Hz. İbrahim’in torunu idi.. Biz bu insanlara salat ve selam gönderiyoruz.
Al-i İbrahim’in Hz. İshak’tan gelen nübüvvet kolu Hz. İsa ile son buluyor.. O ise İmran ailesindendi, Hz. Zekeriya ve Hz. Meryem’le birlikte. Biz onlara, ailelerine ve havarilerine da salat ve selam gönderiyoruz..
Ve tabii, Hz. Muhammed Aleyhisselam’a da..
Hz. Yakub’un bir adı da “İsrail”idi biliyorsunuz. Onun için o soya “Yakuboğulları” anlamında “İsrailoğulları” denir..
Biz bu geleneğin sahipleri ve koruyucularıyız..
Geçen gün Süleyman Kılıç’tan bir mesaj aldım. Diyor ki, “Ayasofya cami olarak ibadete açılsın ve adı da ‘Hz. İsa Camii’ olsun..”
İstanbul’un fethi ile ilgili olarak, “Fatih İstanbul’u alınca Ayasofya’nın mihrabını kıbleye çevirmiş” diye bir rivayet vardır.. Bu iddia gerçek olmasa gerek. Çünki İstanbul’dan yüzünüzü ister Mekke-i Mükerreme’ye, ister Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya çevirin, aynı yöne çevirmiş olursunuz. Çünkü İstanbul kıbleteyndir!
Ayasofya konusu bir şekilde gündeme gelecek bu ülkede.
Bir defa bir mabedin ibadetten men edilmesi, kabul edilemez bir durumdur.. Mabed olarak müze işlevini de sürdürebilir, ama ibadete yasaklanmış bir mabed olarak müzeleştirilmesi din ve hukuk dışı bir tutumdur. Bu durum Kemalistlerin “Ben yaptım oldu” anlayışının eseri, hukuk dışı bir durumdur..
Ayasofya’nın siyasete alet edilmemesi gerek.. Ayasofya’nın müzeye çevirilmesi hukuk dışı bir tasarruftur.. Tekemmül etmemiş, işin içine hile karıştırılmış, yayınlanmamış bir bakanlar kurulu kararından söz edilmektedir. Ortada basit anlamda bir hukuksuzluk söz konusudur.. Bu konuda bakanlık kararına bile gerek yok, valilik, savcılık hatta polis kararı ile bile Ayasofya yeniden eski haline döndürülebilir..
Ayasofya’nın cami kimliği onun özüne sinmiştir. Etrafında 1453’ten sonra yapılmış bir çok eklenti ve mezarlar vardır.. Zaten Fatih Ayasofya’yı harap vaziyette bulup yeniden imar ettirmiştir.. Kaldı ki, Fatih Doğu Roma Bizans İmparatoru ve Ortadoksluğun başıdır. Bizantinist geleneğe göre de böyle bir tasarruf yetkisi bulunmaktadır.. Kendisi daha sonra burayı ayrıca da parası karşılığı alıp, cami olarak vakfetmiştir..
4 ayrı sultan zamanında dört ayrı minare yapılmıştır. Bunu kaldırırsanız mabed yıkılır. Minareye de çan takılacak değildir herhalde. Bu minareler çan kulesi olmaz.
Bu yapı içinde özel günlerde Ortadoksların ibadeti için bir yer ayrılabilir mi, Ortodoksların ziyaret ve duaları için bölümler oluşturulabilir mi, bunlar konuşulur. Ama 5 asır sonra bu işlerin bu şekilde yeniden konuşulması doğru değil..
Bir yandan camilerimize sahip çıkarken, camilerin fiziki mimarileri yanında manevi mimarisini de yeniden ihya ve inşa etmemiz gerekiyor..
Camilerimizin medresesi olmalı, zaviyeleri ihya etmeliyiz, her köşesinde her gün 5 ayrı ders halkaları kurulmalı. Bilim, sanat, hikmet, kelam tarih, edebiyat okutulmalı, iktisad halkaları kurulmalı..
Farzı kifaye sorumluluklarının adresi camiler olmalı.. İnsan hakları, çevre, insani yardım faaliyetleri camide örgütlenmeli. Şifahanesi, aşevi, çocuk bakım, imarethanesi, kütüphanesi ile cami hayatın merkezinde yer almalı.. Sahi yeni inşa edilen camilerde neden itikaf odaları yok! Okuldan çıkan çocuklar neden camide almıyorlar soluğu! Camilerin sosyal ve manevi mimarisinin yeniden ihya ve inşası şart!
Mesela, zaman ayarlarımızı namaza göre, ezani olarak yapmalıyız.. Toplantı “Akşam namazından sonra, falan caminin yanındaki filan salonda..” Özel randevuları “İkindi namazından sonra filan camide buluşalım” gibi. Namaza ayarlanmış zamanlar ve camiye ayarlanmış mekanlar..
“3 selam” diye başladık yazımıza. Aslında selam bir ve tektir. O Allah’ın (cc) adıdır.. İslam “Barışa giden yol”dur.. İslam aklımızla vicdanımızı barıştırır. İnsanı insanla barıştırır fıtrat ekseninde ve insani tabiatla barıştırır ki, bu 3 barış bizi “Allah’la barış”a götürür. Yoksa insan “Allah’la savaş”tadır..
Biz, iman ederek barışı seçtik. “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir” dedik ve katli şirkten sonra en büyük günah saydık.
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi