Dün de, bugün de asıl işbirlikçi CHP zihniyetidir!
İki gündür İnönü muhabbeti yapıyorum... Bilmem, sıkıldınız mı?.. Sizler sıkılsanız da, onlar sıkılmıyor...
Bir çok komutan direniş örgütlemeye uğraşırken bira yudumlayan ve çiftlik ağası olmaya çalışan bir İsmet İnönüyü, Atatürkün yakın silâh arkadaşı ve Kurtuluş Savaşının önderlerinden biri olarak yutturmaya çalışıyorlar ve bundan da hiç utanmıyorlar, hiç sıkılmıyorlar.
O kadar pişkinler ki;
Emin Oktayın yalancı dolmalarını, bu millete tarih diye kakalarken, yüzleri hiç kızarmıyor.
Oysa, herkes bilir ki;
Emin Oktay denilen adam tarih yazmamış, tarihi tahrif etmiştir.
Hem de, nasıl?..
Rivayet olunur ki; Emin Oktay, bir defasında şöyle demiştir:
Bana 30 lira verdiler, Türkün tarihine takla attırdım...
Eğer 60 lira verselerdi tarihi tersyüz eder, tanınmaz hâle getirirdim.
VURUN İMAMLARA!
Biliyorum, sıkıldınız... Ama bugün, yine tarih konusuna gireceğim... Ama biraz farklı olarak... Önce, Cumhuriyet döneminde yazılan romanlardan ve çevrilen filmlerden söz edelim...
Bu romanları yazanların ve o filmleri çevirenlerin aslında Emin Oktaydan pek farkları yoktur...
Onlar da, aldıkları paralar karşılığında Cumhuriyete güzellemeler yapmışlar, bunu kafalara kazımak için de, Osmanlıyı tu kaka göstermişlerdir!..
Sadece Osmanlıyı değil, Osmanlının dayandığı din mefhumunu da aşağılamışlar, dindar insanları hep öcü göstermişlerdir.
Buyrun, bir-iki örnek:
Meselâ, Vurun Kahpeye adlı roman ve aynı adı taşıyan film...
Vurun Kahpeye adlı romanda Halide Edip Adıvar; Kurtuluş Savaşı yıllarını aydın kesimden biri olan Aliye Öğretmenin gözünden anlatır... İdealist bir karakter olan Aliyenin köydeki çabaları, yaklaşan Yunan işgali, köy zenginlerinin ve imamın düşmana yardımcı olması ve Aliyenin tüm bunlara karşı verdiği mücadele kitabın konusunu oluşturur...
Verilmek istenen mesaj şudur:
Köy imamı Fettah Hoca; bazı önemli zamanlarda işgale direnen Tosun Bey ve arkadaşlarını Yunan kuvvetlerine ispiyonladı!.. Bu ispiyonlar yüzünden Tosun Beyin kuvvetleri zor anlar yaşadı. Bu olaylar yaşanırken, köydeki hainlerden yardım da alan Yunanlılar köye girmişti. İmam Fettah ise canla başla Yunanlılara yardım ediyordu... Sebebi ise Aliyeyi en kısa zamanda elde edebilmekti...
Aradan geçen zamanda Fettah Hocanın yaptıkları ve düşman işbirlikçileri, köylüyü galeyana getirip Aliyeye karşı tavır aldırdılar... Gittikçe köşeye sıkışan ve tüm hainlere karşı tek başına mücadele etmek zorunda kalan idealist öğretmen Aliye, öldürüldü.
Evet, Vurun Kahpeye adlı roman ve filmin özü ve özeti budur!..
Halide Ediplere göre;
Tosun Beyler baştacıdır,
Fettah Hocalar ise tu kaka!
Çünkü Fettah Hocalar düşmanla işbirliği yaparlar, onlara bilgi taşırlar ve bu arada da yörenin güzellerini elde etmeye çalışırlar!..
Sakallıdırlar!..
Ellerinde 99luk tesbih vardır!..
Şalvarlıdırlar!..
Sarıklı veya takkelidirler!..
Ve elbette takunyalıdırlar!..
Hocalarla ve dindar insanlarla ilgili tasvir budur!..
Onlar işbirlikçidir!..
Onlar üçkâğıtçıdır!..
Onlar gericidir, cahildir!..
Onlar uçkur derdindedir!..
Onlar gammazcıdır!..
Hatta, onlar haindir!..
Cumhuriyetçiler ise cici...
Ve de aydın
Ya da, ilerici
Vurun Kahpeye romanında yer alan karakterlerin imajları; Halide Edip Adıvarın şahsında, Cumhuriyet aydınının; köylüye, din ve dindarlar ile yandaşlarına nasıl baktığını gayet net ortaya koyar.
Meselâ Aliye; idealist ve vatansever bir aydındır!.. Tek amacı eğitimsiz köylüyü eğitmektir.
Tosun Bey, vatansever bir komutandır!..
Fettah Hoca ise köy imamıdır ama hep dini istismar eder!..
O dönemde yaşamış ajan din adamlarından biridir!..
Dediğim gibi, bunlar Halide Edipin şahsında Cumhuriyet aydını(!)nın, ya da CHPnin bakışını yansıtan karakterlerdir.
ONLAR AYDIN, KÖYLÜ CAHİL!
Aynı kafa yapısını, Yakup Kadri Karaosmanoğlunun en tanınmış romanı olan Yabanda da görürüz...
Yabanın karakterlerinden Ahmet Celal, işgale karşı direnen bir aydın iken, köyün ağası Salih Ağa ve etrafındaki cahil köylüler düşmanla işbirliği yapan birer haindir!..
Uzun lâfın kısası;
Tüm bu portreler, tüm bu tasvirler, aslında CHPnin temelini oluşturmuştur!.. Ya da tam tersine; bu tasvirler, birer CHP ürünüdür ve böylece kendi yandaşlarını oluşturmuştur!..
Bu anlayışa göre, CHPliler aydındır!.. İmamlar ise işbirlikçi!
Tabiî, köylüler de zırcahil!
Yıllar yılı, romanlarında, hikâyelerinde, filmlerinde, tiyatrolarında, müziklerinde ve okullarında bunu işlediler, bu propagandalarla milletin kafasına tecavüz ettiler!..
Çünkü, bunu yapmak zorundaydılar.
Öyle ya; Osmanlı yıkılmış, yerine Cumhuriyet kurulmuştu... Osmanlı tu kaka gösterilmeliydi ki, Cumhuriyetin ciciliği ortaya çıksın!..
YALILARDA KİM OTURUYOR?
Bu konuda uzun bir tahlil yapılabilir...
Kestirmeden gidecek olursak, diyebiliriz ki; CHPnin, Cumhuriyetin ilk yıllarında izlediği bu strateji, maalesef ileriki yıllarda da devam etmiş ve CHPli aydın(!)lar, bu milleti hep aşağılamış, hep cahil görmüştür...
CHPlilere göre, köylüler o kadar cahildir ki, onların verdikleri oy bir sayılırken, profesörün oyu iki ve hatta on sayılmalıdır!
CHPnin insanımıza bakışı, dünde kalmamış, bugün de devam etmektedir.
İmamları işbirlikçi ve üçkâğıtçı, köylüleri de zırcahil görürken, aslında suç bastırmaktadırlar, yani asıl işbirlikçi, asıl üçkâğıtçı, asıl gammazcı kendileridir!..
Sorun bakalım kendilerine;
Düşmanla işbirliği(!) yapan imamlardan ve cahil köylülerden bir tekinin olsun, Boğazda yalısı var mıdır?..
Bir soru daha;
Boğazdaki yalılarda oturanlardan AK Partiye ne kadar, CHPye ne kadar oy çıkar?..
Açık ve net;
Yalılarda oturanların çoğu CHPlidir ve o yalılara da CHP döneminde sahip olmuşlardır!..
Sizin anlayacağınız;
Millet Millî Mücadele günlerinde ölüm-kalım savaşı verirken, CHPli aydın(!) ve ilerici(!)ler, Boğazın etrafını paylaşmış ve parsellemiştir!..
Gariban köylülere ise;
Kala kala gecekondu kalmıştır!..
Asıl gerçek budur!..
KILIÇDAROĞLUNUN GÂVUR AŞKI!
Bütün bunları yazdım ki;
CHPnin kökleri iyi anlaşılsın!..
En başta, CHPnin kökünde yer alan İsmet İnönü iyi anlaşılsın ki, o işbirlikçi ve mandacı ruhun bugünkü CHPde de yaşadığı görülebilsin.
Efendim; Suriyenin düşürdüğü uçağımızla ilgili olarak Bay Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Temmuz günü demişti ki;
Jetimiz uluslararası hava sahasında düşürüldü. Bize verilen bilgi bu. Ama pek çok karanlık nokta var. Otopsi raporunun bir an önce açıklanmasını istiyoruz. Bir Amerikan gazetesi bir iddiada bulundu. İddia yalanlanmadı. Hükümetin kamuoyuna doğru bilgi vermesi görevi vardır. Sayın Başbakana ve Sayın Davutoğluna, yani Küçük Envere bir çağrım oldu. Rusyanın, ABDnin ve İngilterenin ellerindeki bilgileri kamuoyuna açıklayın.
Lütfen dikkat!..
Bay Kılıçdaroğlu, Hükümetin ve Genelkurmayın yaptığı açıklamalara itibar etmiyor, gidiyor İsrailin güdümündeki Amerikan gazetelerine itibar ediyor!..
Yani, Kılıçdaroğlu için;
Yerli biri söylerse inanılmaz ama elin gâvuru konuşursa baştacı edilir!..
Hele söyleyin;
Bu anlayış, size tanıdık gelmedi mi?.. Bunların ağababaları olan İsmet İnönü de Amerikan mandası istemez miydi?.. Derdi ki; Amerika ne derse o olsun!.. Amerika ağamız olsun, biz de kölesi!
Şimdiki genel başkanları Bay Kemal Kılıçdaroğlu da diyor ki; Amerikan gazeteleri ne yazdıysa doğrudur!
Söyleyin Allah aşkına;
Düşmanla işbirliği yapan, kendini ya da beynini düşmana teslim eden asıl kimdir, gördünüz mü?..
Dünün Amerikancısı İnönü!..
Bugünün Amerikancısı Kılıçdaroğlu!..
İŞBİRLİKÇİLİK GENLERİNDE!
Dün AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlunun maskesini düşürdü ve dedi ki;
¥ Vahim olan Türkiyeden belli medya kuruşlarının, belli yazarların, onlarla birlikte CHPnin bu Amerikan gazetesinin borazanlığını yapıyor olmalarıdır... Bunlar Türkiye Cumhuriyetinin Genelkurmay Başkanlığına, Milli Savunma Bakanlığına, Dışişleri Bakanlığına, Başbakanına itibar etmiyorlar. Peki kime itibar ediyorlar, ABDnin tamamen uydurma haber yayımlayan bir gazetesine itibar ediyorlar, sadece itibar etmekle kalmıyorlar, o gazetenin o yalanını her gün Türkiye aleyhine kullanmak gibi bir şenaatin de içine giriyorlar.
¥ Beşşar Esed, düşürülen uçağımızla ilgili konuşma ihtiyacı hissetmiyor, biliyor musunuz? Zira Türkiyede Kemal Kılıçdaroğlu zaten Esed adına yeterince konuşuyor!.. Böyle bir durum var.
¥ CHP, Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde bugün artık Baas Partisinin Türkiye sözcülüğünü aleni şekilde üstlenmiş durumda... Gayet güzel paslaşıyorlar, en kritik anda bile!.. CHP Genel Başkanı düşürülen uçağımızla ilgili olarak milli bir duruş sergilememiştir. Bugün de milli bir duruş sergilemiyor.
¥ CHP Genel Başkanının saldırıya uğrayan uçağımızla ilgili tavrı, orada şehit olan pilotlarımızın hatırasını inciten bir tavırdır aslında... CHP Genel Başkanının tavrı, gayri milli bir tavırdır, Türkiye düşmanlarına, Türkiye üzerinde operasyon hayalleri kuran çevrelere cesaret veren bir tavırdır.
¥ Amerikan gazetesi, (Wall Street Journal) orada yaklaşan seçimlerde mevcut yönetimi sıkıştırmak için bu tür karalama kampanyaları yapıyor... Peki size ne oluyor arkadaş?.. Siz neyin peşindesiniz?.. Siz bu senaryoda neden piyonsunuz, neden borazanlık görevini üstleniyorsunuz.
Gördüğünüz gibi, Erdoğan soruyor;
Siz neyin peşindesiniz?.. Bu senaryoda niye piyonluk yapıyorsunuz?.. Niye borazanlık görevini üstlendiniz?
Sorunun cevabı basit...
Hamurundan arkadaş, hamurundan!..
Çamurundan arkadaş, çamurundan!..
Genlerinden arkadaş, genlerinden!..
Dünkü CHPliler neydi ki,
Bugünkü CHPliler farklı olsun!..
İsmet İnönü neydi ki,
Kemal Kılıçdaroğlu ne olsun?!?..
Al dünkünü, vur bugünküne!..
Tek yaptıkları, yavuz hırsızlıktır!..
Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış ya; bunlar da kuru gürültü çıkartıp, gerçeğin sesini bastırmaya çalışıyorlar!..
Ama, ne yapsalar nafile!..
Artık Emin Oktayları yok!..
Dahası, millet onları iyi tanıyor!..
Hem dünlerini, hem bugünlerini!..
Artık dolmaları yutmuyor!..
Palavralara karnı tok!..
Dün tek seslilik vardı... Kendileri çalıyor, kendileri dinliyordu!..
Bugün, CHPyi ipleyen yok!..
Büyük Enverin partisi!
Enver Paşa denilince, ne gelir aklınıza?.. Benim aklıma, Sarıkamış Faciası gelir!.. Evet, 90 bin askerin donarak öldüğü Sarıkamış faciası... Bu facianın sorumlusu olan Enver Paşa der ki; Turan derken viran olduk!
Harekât bahara kalsın diyen 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşayı görevden alarak bu facianın yaşanmasına yol açan Enver Paşanın en önemli özelliklerinden biri de; İttihat Terakkinin bir yöneticisi olmasıdır.
Evet, önce cemiyet, sonra parti olan İttihat Terakkinin önde gelen isimlerinden biri de Enver Paşaydı...
Herhalde söylemeye gerek yok;
CHP de, İttihat-Terakki zihniyetinin devamıdır!..
Bay Kemal Kılıçdaroğlu, bunu bilmiyor(!) olmalı ki, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğluna yüklenirken demiş ki;
Davutoğluna yani Küçük Envere son çağrım; uçak olayının bilgilerini kamuoyuyla paylaş... Ama, ne Başbakandan ne de Küçük Enverden, yani Davutoğlundan bir ses çıkmadı.
Aklı sıra, Davutoğluna maceracı, hayalperest demek istiyor... İyi ama, adama sormazlar mı; Davutoğlunu benzettiğin Enver Paşa bir İttihat Terakkici değil midir?.. İttihat Terakki de CHPnin özünü oluşturmamış mıdır?..
Bay Kılıçdaroğlu Davutoğlunu eleştirirken, kendi köküne kurşun sıkıyor, farkında değil!..