Sen nesin Aygız... Alevi mi, Marksist mi, Şamanist mi?
Bir tartışmadır gidiyor... Bir yandan gazete köşelerinde, bir yandan televizyon ekranlarında yapılan yorumlarda, Alevilikle ilgili öyle sözler sarfediliyor ki, zannedersiniz, Amerikayı yeniden keşfediyorlar!
Oysa, mesele basit:
Alevinin dini İslâmdır,
Kitabı Kuran-ı Kerim,
Peygamberi de Hz. Muhammeddir.
Bu kadar!..
ONLAR KİLİSEYE GİDER!
Bunun dışında kim bir şey söylüyorsa, ya sinsî bir amacı vardır ya da zırcahilin tekidir.
Maalesef, öyle zırcahiller var ki, milletin gözleri önünde, işkembe-i kübradan sallıyorlar:
Alevilik İslâm içi bir oluşum değil, ibadet yeri de cami değildir!.. Hz. Muhammed ve Hz. Alinin yolu da yolum değildir!.. Bir Ortodoks, hiç Katolik kilisesine gider mi?.. Bir Alevi, Sünnî imamın arkasında ibadet etmez... Ayrıca, Diyanetin de, Alevilerle ilgili fetva vermesi haddine değildir!
Peh!.. Peh!.. Peh!..
Bu gerzeklere, bu aptallara, bu ahmaklara ve dunkoflara sormak gerekir;
Ulan; bir Ortodoks ile bir Katolik, evet aynı kiliseye gitmezler... Ama nihayetinde, gittikleri yer kilisedir!..
Ortodoks veya Katolik, birbirlerine kızıp da, hiç cami veya sinagoga gider mi?.. Birbirlerine ne kadar kızarlarsa kızsınlar, kiliseye giderler!..
Aleviyim diyorsan, ibadet için senin gideceğin yer de camidir!..
Başka bir dinden söz ediyorsan da, kitap ve peygamberini göstereceksin!..
CEMEVİNİN MUADİLİ TEKKE!
Embesiller diyor ki;
Madem Alevilerin ibadet yerinin cami olduğunu söylüyorsunuz, o halde biz de gelelim camide ayin yapalım!
Oha!.. Ve de çüş!..
O kadar da uzun boylu değil!..
Yüz verdik Veliye
Geldi sıçtı halıya
Misali, gelin camide ibadet edin dediysek, camileri de cümbüşevine çevirin demedik ki!..
Haa, demlenip cem yapacaksanız, saz çalıp türkü çığıracaksanız, bunu cemevinde yapabilirsiniz!..
Orada ayin de yapabilirsiniz, tayin de!..
Tıpkı, tarikat mensuplarının, kendi tekkelerinde ve dergâhlarında zikir yapıp, ilâhî söyledikleri gibi!..
Siz, hiçbir tarikat grubunun camiye gelip de def çaldığını, ilâhî söylediğini gördünüz mü?..
Onlar, buna nasıl riayet ediyorsa, zikir ve ilâhîlerini nasıl tekke ve dergâhlarında yapıyorsa, bir Alevi de gitsin, ne yapacaksa, cemevinde yapsın!..
İster türkü söylesin,
İster saz çalsın!..
Ya da;
İster demlensin, ister semah yapsın!..
Ama, ibadet etmek istiyorsa, gelecek camiye, yönelecek kıbleye, namazını da kılacak, duasını da yapacak!..
Gerçek Alevi bunu yapar!..
HZ. ALİDEN ÖNCE DE ALEVİ!!!
Ama, Alevilik maskesi altında Marksizm savunuculuğu yapanlar, zaten din nedir bilmediklerinden ve dine kin beslediklerinden derler ki;
Biz, Aliden önce de Aleviydik!
Çarpıtmayın, doğruyu söyleyin!..
Hazreti Aliden önce de Alevi olduğunuzu söylüyorsanız, yalan söylüyorsunuz... Zira, ondan önce ya Şamandınız ya da Mecusî veya Zerdüşt!
Haa, bunu derseniz, sizi anlarım... Bir Şamanist olabilirsiniz, Mecusî veya Zerdüşt de olabilirsiniz ama bana Aleviyiz demeyin!.. Çünkü Alevilik, Hazreti Aliden sonradır!..
Bunun aksini iddia eden de, zırcahildir veya maksatlıdır!..
Sözün özü; Hz. Aliden önce de Aleviydik diyen her kim varsa, bilin ki palavra sıkmaktadır!..
Öyle ya, adama sorarlar;
Madem Hz. Aliden de önce Aleviydiniz, o zaman söyleyin, her yıl Hacıbektaşta yaptığınız törenler neyin nesi?.. Kurduğunuz derneklerin isimleri niye Hacı Bektaş-ı Veli adını taşır?..
Şu hâle bakın;
Hem Aliden önce de Aleviydik diyorlar, hem de Yolumuz Hacı Bektaşın yoludur diye slogan atıyorlar.
Ulan embesil, ulan gerizekâlı; senin yolunda olduğunu iddia ettiğin o Hacı Bektaş-ı Veli ki, Makalat adlı eserinde şöyle der;
Namaz kıl,
Oruç tut,
Zekât ver.
Gücün yetiyorsa,
Hacca git ve gâzâ et!
Hacı Bektaş-ı Velî Hazretleri böyle diyecek ama Alevi olduğunu zanneden sen; Biz İslâmdan ayrıyız diyeceksin!..
Ya da; Biz Hazreti Alinin değil, Hacı Bektaş-ı Velînin yolundan gidiyoruz diyeceksin!..
Zaten diyorsunuz da;
Hacı Bektaş-ı Velidir ulumuz,
Onun yoludur yolumuz.
O halde soralım;
Dernek ve federasyonlara isim olan Hacı Bektaş-ı Velî kimdir ve insanlara neler tavsiye etmektedir?..
Bir kere; adı üstünde Hacıdır!..
Yani, Hacca gitmiş, Kâbeye el ve yüz sürmüş, Allahın evini tavaf edip, etrafında pervaneler gibi dönmüş...
Gitmiş, Safa ve Merve tepeleri arasında say yapmış, orada Hz. Hacer Validemizin çektiği meşakkati hatırlayıp, belki de hüngür hüngür ağlamış!..
Peki, söyleyin Allah aşkına;
Böyle bir Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri nerede, onun yolunda gittiğini iddia eden Marksist Aleviler(!) nerede?..
Bu büyük zat, aynı zamanda velî makamına ulaşmış... Evet, Evliyaullahtan...
Bir, onun ulaştığı mertebeye bakınız, bir de Hacı Bektaş-ı Velidir ulumuz, onun yoludur yolumuz diyenlerin gittiği yola bakınız!..
Ya 12 İmamın yaşantısı?..
Hele söylesinler; 12 İmam arasında saz çalarak, semah yaparak, demlenerek, türkü söyleyerek ibadet eden bir Allah kulu var mıydı?..
Hepsi bir yana da;
Hz. Ali (ra) cemevinde mi ibadet ederdi, yoksa camide mi?..
Bütün Sünnîler ve gerçek Aleviler bilir ki, Hz. Ali, camide ibadet ederdi ve hatta şehadeti de, camide namaz kılarken uğradığı suikast sonucu olmuştur.
O halde;
Kim, neyi tartışıyor?..
GERÇEK ALEVİ DİYOR Kİ
Daha açık soralım:
Alevilik, İslâmdan bir parça değil mi?
O halde, problem nerede?..
Ne yani; Alevi vatandaşlarımızın evlerinde Kuran-ı Kerimden başka bir kitap mı okunuyor?..
Namazdan başka bir ibadet şekli mi var?.. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), aynı zamanda Alevilerin de peygamberi değil mi?..
Söyleyin Marksist Alevi(!)ler;
Alevi vatandaşlarımızın kıblesi, Kâbeden farklı bir yönde midir?..
İbadetlerinde, kıyam, rükû ve secde yok mudur?..
Eğer Hayır diyorsanız, söyler misiniz bana; sizin Alevilik dediğiniz, hangi İslâmdır?!?
Bu yaptığınız; kamplaşmaya ve ayrışmaya açılan bir kapı veya bölücülük fitilini ateşlemeye yönelik bir girişim değilse, nedir?..
İsterseniz, soruları burada kesip, bir Alevi önderine bırakalım sözü!..
Efendim, tarih 29 Aralık 2005 Çarşamba... O gün, İşçi Partisine yakınlığı ile bilinen Ulusal Kanalda Alevilik üzerine bir tartışma programı vardı...
Sunucunun; Alevilik İslâmdan ayrı bir din midir? şeklindeki sorusuna, Avrupa Alevi Dernekleri Federasyonu eski Başkanı Sinan Erbektaş, şöyle cevap veriyordu:
Alevilik, İslâmdan ayrı ne bir dindir, ne de bir tarikat... Sünnilikten cüzi farklarla ayrılan İslâmın bir yorumudur... Bizim dinimiz İslâm, kitabımız Kuran, peygamberimiz Hazreti Muhammeddir...
Maalesef Alevi kesim çok okumamıştır... Okuyup meseleleri yorumlama yerine, bazı sapık fikirliler tarafından yanlış yönlendirilmektedir... Geçmişte ard niyetli kişiler tarafından komünizme yönlendirilmeye çalışıldı, komünizm bitince de İslâm dışı bir din safsatasına kanalize edilmek isteniyor!..
(...)
Cemevlerini camiye alternatif göstermek de bariz bir hatadır... Cemevleri, ilk defa hangi tarihte kurulmuştur, söylesinler bakalım...
Cemevleri ibadet yeri değil, kültür mahfilleridir...
Bunu aklımızdan çıkarmamalıyız...
Alisiz Alevilik dediler, tutmadı... Bu sefer de İslâm dışı bir Alevilik soktular gündeme!..
Dedelik müessesesinde, dedenin Evlâd-ı Resûl olması şarttır... Ayrı bir din olsa, buna ne gerek var?.. Amma son zamanlarda kurallara pek riayet edilmemekte, bazı kişiler menşeine bakmadan dedelik postuna oturtulmaktadır!!!
Hacı Bektaş Veliye dahi ırkçı-ajan iftiraları atılmaktadır, belli kişiler tarafından... Allahtan uzaklaş, Peygamberi kabul etme... Hacı Bektaş Veliyi iftiralarla itham et... Hazreti Alisiz Alevilik ara..
Olur mu hiç?..
Peki kim bunlar?..
Dün Sovyetler hesabına çalışıp, menfaat sağlayanlar... Bugün de, Batı lehine zihinleri ifsat etmeye çalışanlar...
HZ. ALİ, İBADETİNİ CAMİDE YAPARDI!
Evet, 29 Aralık 2005te, Sinan Erbektaş, bunları söylüyordu... Peki, bugün cemciler ve demciler ne diyor?..
Diyorlar ki;
Alevi çocukların din dersinde Sünni İslâmı öğrenmesi, aile yaşantılarında sorunlara yol açıyor. Okuldaki eğitimle, aile içindeki uygulamalar arasında farklılık yaşanıyor.
Aynı soruyu, tekrar soracağım;
Alevilik, İslâmdan ayrı bir din midir ki; okulda öğretilenle evdeki uygulama arasında farklılıklar olsun?!?
Olay, Hz. Aliyi (ra) sevmek ise; Türkiyede ve elbette dünyada, Müslümanım diyen herkes Alevidir... Çünkü, Hz. Ali (ra), Peygamber Efendimiz Hz. Muhammedin (sav) damadı, yakın arkadaşı, can yoldaşı ve aynı zamanda Bütün Müslümanların Halifesi idi...
O Hazreti Ali (ra) ki;
Namaz, dinin direğidir düsturundan milim sapmamış ve hatta Mekkeli müşriklerle Hudeybiyede yapılan anlaşma esnasında; müşrikler, Resulullah Muhammed yazılmasına karşı çıkıp, bu ifadenin silinmesini istediklerinde, ilk karşı çıkanlardan biri Hz. Ali (ra) olmuş ve şöyle demişti: Yemin olsun ki; ben, Resulullah lâfzını silmem!
Evet, silmemişti...
O ifadeyi, strateji gereği silen ve yerine Abdullah oğlu Muhammed yazan, Peygamberimiz (sav) olmuştu...
Uzun lâfın kısası;
Hz. Ali (ra), işte böyle bir aşkla bağlıydı Peygamber Efendimize...
Peki, o halde; Marksist Aleviler(!)in derdi ne?..
Dertleri, yine Alisiz Alevilik çukuruna yuvarlanmak mı?..
Eğer öyleyse, kendilerine, Alevilikten başka, yeni bir inanç adı bulmalarını tavsiye ederim!..
Çünkü, Alevilik dendi mi; benim aklıma, Hz. Ali sevgisinden başka bir şey gelmiyor!..
Dediğim gibi, Hz. Ali (ra) de; Namaz, dinin direğidir düsturuna sıkı sıkıya bağlıydı!.. Bazı Alevi geçinenlerin yaptığı gibi, saz, tambur, gitar, ney ve mey ile ibadet etmezdi!..
Haa, kimse namaz kılmak zorunda değil!.. Hiç kimseyi de, ensesine dipçik dayayıp namaz kılmaya zorlamak haddimiz değil!.. Ama birader, Hz. Ali ismini kullanıp da; cemevlerinde saz, türkü, dem ve semah eşliğinde yapılan şeyin ibadet olduğunu yutturmaya da kimsenin hakkı yok!..
Herkes haddini bilsin!..
Ve de bilerek konuşsun!..
Herbokologlara karnımız tok.
Kim öptüye gitmek!
Suriye tarafından düşürüldüğü söylenen keşif uçağımızın, uçaksavarla mı, füze ile mi düşürüldüğünü tartışırken, Genelkurmayın açıklamasından sonra, bambaşka bir şey tartışıyoruz: Düştü mü, düşürüldü mü? Düşürüldü ise dahi, füze ile düşürülmediği kesin gibi... Belki de, ateşten kaçarken kendi kendine düştü!..
Gazeteler, bu ihtimalleri sıralarken, kimi Bu uçağı kim vurdu? diye sordu, kimi de Kim vurduya gitti diye başlık attı...
Derken, internete asker fıkraları düşmeye başladı... Meselâ, şu fıkra pek revaçta:
Bir Yüzbaşı ile emir eri bir trende yolculuk ediyorlar... Aynı kompartmanda çok alımlı bir kız ile annesi de var... Başka kimse yok... Bu iki grup birbirlerini tanımasa da yolculuk sırasında tanışırız diye çok yakın oturmuşlar.
Derken, tren bir tünele giriyor, ortalık kararıyor. Bir öpücük sesi ve ardından şırraaak diye patlayan çok şiddetli bir şamar sesi duyuluyor.
Tren tünelden çıkıyor.
Herkes şaşkın, ne oldu diye birbirinin yüzüne bakıyor.
Genç kız düşünüyor: Benim yerime annemi öperlerse, işte böyle şamarı yerler.. Kızın annesi düşünüyor: Helal benim kıza, öpüldü ama, hemen şamarı yapıştırdı..
Yüzbaşı düşünüyor: Ulan asker kızı öptü, şamarı ben yedim...
Asker gülümsüyor: İntikamımı aldım... Havaya bir öpücük, yüzbaşıya bir şamar!!