Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ramazan eğlencesi, mutfağı..

Ramazan eğlencesi, mutfağı..

“Eskiden yoğ idi, iş bu rivayet yeni çıktı!”

“Ramazan eğlencesi” imiş.. İnternette bir arama yaptırın, milyonlarca dosya gelecektir size. İsterseniz bir de imaj taraması yaptırın bakın bakalım ne göreceksiniz.. Palyaço da var, Hacivat Karagöz de, şarkı, türkü, semazen, ne isterseniz var..


Birileri Direklerarası’nı Osmanlı’nın İslam kimliğinin bir parçası sanıyor.. Sanki onu ihya etmeye çalışır gibi havaları var.. Yahu Osmanlı’daki Ramazan eğlencesi denen şey Levanten kültürün, gayrimüslimlerin işi..


Hele bir de Ramazan mutfağı var ki? Sadece Ramazan mutfağı değil, “Osmanlı Mutfağı” diye sunulan mutfağın da Osmanlı’yla fazla bir ilgisi yok..


Osmanlı’nın bir mutfağı var. Bu yemekler de, evet bu kültürün eseri, ama bunların hepsini masaya yığıp, bir öğünde mideye indirmek yok.. Hem bir şey Osmanlı döneminde var diye meşru olmaz ki..


Osmanlı mutfağı denilen mutfak, Tanzimat sonrası oluştu. Ya da Lale devri geleneği.


Osmanlı’nın Müslüman nüfusu öyle 3 öğün yemezdi. Sade bir beslenme şekli vardı.. Tek tip yemeğin sünnet kabul edildiği bir gelenek bu..


Birileri bize kendi iştihasını, zevkçi anlayışını Osmanlı ile etiketleyip sunmaya çalışıyor gibi sanki..


Ramazan nefsin açlıkla terbiyesi diyoruz bir yandan, öte yandan Tv’lerdeki Ramazan programlarına bakın, yemekle başlayıp, yemekle bitiriyoruz.


Ramazan’da kilo vermiyoruz, kilo alıyoruz yahu!


Zengin Ramazan sofralarında yenenler de israf, sofrada kalanlar da sanki.. Tıka basa yemek yenmez ki!


Ramazan eğlencesi olmaz. Bu iş Ramazan’ı eğlence haline getiriyor sanki..


Ramazan, insanın kendi içine dönmesini gerektirir. Sessizlik, yalnızlık gerek. Vur patlasın, çal oynasın, bangır bangır çalan müziklerle geçirilecek bir zaman değil.


İtikaf zamanıdır Ramazan..


Ramazan başlayınca, gazeteler, Tv’ler dindar kesilir.. Ve tabii o dindarlıkları da kendilerine özel bir dindarlık. Mesela alın size beyaz Türklerin bir gazetesinden “iftariyelik” (?!) bir haber: Ramazan geldi satışı patladı. Mısır’da Ramazan ayının gelmesiyle birlikte “İslami oje” satışlarında patlama yaşanıyormuş. Mısır’da satılan “İslami ojeler” hakkında, Ezher İslami Araştırma Akademisi üyesi Muhammed eş-Şehhat, kozmetik ürünlerin “İslami” etiketiyle satılmasının caiz olmadığını söylemiş. Mısır piyasalarında, Ramazan’da satılmak üzere hazırlanan Çin malı ojeler raflardaki yerini aldı. Mısırlı hanımların ilgi gösterdiği “İslami ojeler”, abdest almadan önce aseton kullanmaya gerek kalmadan kolaylıkla çıkarılabiliyormuş.


Eee, Kabe’nin hemen karşısında İslami helal bira, şarap, şampanya satacak olursanız olacağı da budur.. Her şeyi bu kafa ile İslamileştirmek mümkün. Üzerine helal sertifikası yaptırmak da


Zaten Endonezya’da yapmışlar. Coca Cola bir iftar programına sponsor olmuş..


Zaten Pepsi de Mekke ve Medine’de sanki Hac ve Umre’nin resmi içeceği gibi..


Satışlar patlar, fiyatlar zamlanır.. Ramazan vurgun ayıdır kimileri için. Depoda kalan stokları, son kullanım tarihi geçmeden elden çıkarmak için de iyi bir fırsattır..


Oysa Ramazan’da tüketim azalmalı ve fiyatlar düşmeli.. Yoksullar da bunu fırsat bilmeli..


İnsanın lüks iftar sofralarına bakıp “yiyin efendiler yiyin, bu hanı iştiha sizin, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin” diyeceği geliyor..


Ramazan Bayramı’nın adı eskiden laiklerin dilinde “Şeker Bayramı” idi.. Kurban Bayramı’na “Kebab Bayramı” demediler iyi ki. Biri Ramazan Bayramı mı diyor, Şeker Bayramı mı, diyişinden onun CHP’li olup, laik olup olmadığını anlardınız hemen.. Bugün hâlâ inadına “Şeker Bayramı” diyen laikçiler yok değil.. Onların çoğu bu Ramazan sahilde tatil yapıyor olsalar gerek. Bir kısmı da tatile çıkmıştır. Bayram diyince sılairahim yapacak halleri yok ya!


Her Kurban Bayramı’nda kaçan dana, kendini kesen kasap haberi gibi, bıkıp usanmadan tekrarladıkları Ramazan haberleri vardır, bizim Medianın..


Siz bu Ramazan ayında, daha çok dua edin, daha çok tefekkür edin, daha çok Kur’an-ı Kerim okuyun. Meal okuyun.. Kur’an-ı Kerim’e göre hayatınızı gözden geçirin. Hatim yapınca son sayfasını açıp “okudum, anladım, kabul ettim” diye yazın. Adınızı, soyadınızı, o günün tarihini ve şehrin, semtinizin adını yazın ve imza edin..


Daha önce düz meal okuyanlar, bu defa Nuzûl sırasına göre okusunlar bir bakalım..


Ramazan eğlence, cünbüş değil, tevbe ve uzlet, tefekkür ve sessizlik zamanı olsun bizim için..


Daha önce itikafa girmeyenler, bu defa birkaç gün için de olsa itikafa girmeyi denesinler..


Hayırlı Ramazanlar efendim.


Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi