Saraybosnada Ramazan
On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif, her şehre bir başkalık katar. Ancak Saraybosnada Ramazan her yönüyle bambaşkadır.
Ramazan-ı Şerifin başlangıcından birkaç gün önce biten Saraybosna Film Festivali, ikinci gün biten Kitap Festivali ya da diğer organizasyonlar, tüm reklam ve harcamalara rağmen, bu şehri Ramazan kadar değiştiremiyor.
Bu sene Ramazan-ı Şerif-i, Saraybosnaya 3-4 km mesafedeki Obhocada (Obhodza) karşıladık. Makedonya Türklerinden olan Obhodza Camii imamı Muhammed Shemoski ile akşam namazını kıldıktan sonra Ramazan temizliği için bitişikteki Obhodza Nakşibendî Tekkesine geçtik. Önce tekkenin Şeyhi Cemal Moçeviç ile zikir, ardından çay sohbeti ve ilk teravih namazı...
Gece sahura kalkan şehir, işe gidenleri saymazsanız, ancak öğle namazından birkaç saat evvel kendine gelebiliyor.
Saraybosnanın şehir merkezindeki Başçarşı bölgesinde bulunan Gazi Husrev Bey Camiinde (Gazi Husrev Begova Dzamija) birisi sabah namazından bir saat önce diğeri ikindi namazından bir saat önce olmak üzere günde iki mukabele var.
Bunun dışında Sareva Camii (Careva Dzamija), Bakiye Camii (Bakijska Dzamija), İstiklal Camii (Istiklal Dzamija) ve Ali Paşa Camiinde (Alipasina Dzamija) öğle namazından bir saat önce, Çarşı Camii (Carsijska Dzamija) ve Hacı Camiinde (Hadzijska Dzamija) öğle namazından sonra mukabele var.
Vakit namazlarında bu camiler ve avluları dolup taşıyor.
İftar vaktinin geldiğini önce Tabya (Tabja) ya da Moymilo Brdodan (Mojmilo Brdo) atılan top sesinden, ardından başlayan ezan sesinden anlaşılıyor. Top atışı şehrin birçok yerinden rahatlıkla duyulabiliyor.
İftara az bir vakit kala, fırınların önünde Ramazan pidesi kuyrukları oluşuyor. Bosnadaki pideler, Türkiyedeki pidelerden biraz daha farklı. Samun (somun) denilen bu pideler, daha küçük ve içi dolgun.
Bosnada iftar davetleri, beş yıldızlı otellerde değil, cami ya da vakıflarda düzenleniyor. Örneğin geçtiğimiz sene Starigrad Belediye Başkanı, 15-20 kişilik iftar davetini Çarşı Camiinde vermişti.
Bosnadaki iftar sofraları oldukça zengindir. Buna rağmen iftar sofralarının olmazsa olmaz üç şeyi var: Samun, Limunada (Limonata) ve Topa.
Türkiyedeki sündürmeye benzeyen Topa, sadece Ramazan ayına mahsus hazırlanıyor. Ramazan ayı dışında yenilmeyen topa, kaymak ve kuru peynir karışımının eritilmesiyle yapılıyor.
İftar sofralarının çorbası da bellidir: Küçük parçalara ayrılmış tavuk eti, havuç, bezelye ve bamyadan oluşan Begova çorba. Türkiyedekine pek benzemese de, Tarhana çorbası, iftar sofralarının bir diğer değişmezidir.
Ana yemeklerde birçok alternatif var: Paçe (paça), Piryan (etli büryan), Bamya, Şiş çevap, Sogan ve biber dolma, Yaprak sarma, Peçena (tavuk ya da et kızartma), Pilav ve bizdeki sulu köfteye benzer küçük yuvarlak köftelerden yapılan Kolaçiçi.
Bosna mutfağının değişmezlerinden Burek ya da Pita çeşitlerinden birisi (kıymalı, patetesli ve ıspanaklı börek) mutlaka iftar sofrasında yer alır.
Bu kadar yemeği bastırmak için taze meyvelerden hazırlanan Kompot (komposto) ya da kuru meyvelerden hazırlanan Hoşaf da iftar sofrasında mutlaka servis edilir.
Kadayıf, Sutliya (Sütlaç) ya da Bal-kaymak ise iftar tatlılarının değişmezidir. Süt ve yumurta ile yapılan ve soğuk ikram edilen hafif bir tatlı olan Şnenokleyi unutmamak gerekir. Bir de jelâtin, su ve şeker karışımından yapılan Almasiya var. Kurutulmuş kemiksiz kuzu eti, kuru erik, kayısı, incir, ceviz, hurma ve karanfilin su ilave edilerek kaynatılmasıyla yapılan Slatki çevap (tatlı kebap) ise oldukça farklı bir tatlıdır.
Akşam ezanından yarım saat önce bomboş olan cadde ve sokaklar, iftardan saat sonra yeniden hareketlenir. Başçarşıda, dostlarla birlikte yudumlanan bir fincan kahvenin keyfi hiçbir şey ile tarif edilemez.
Her akşam ayrı bir camide teravih namazını kılmak, Saraybosnada adı konulmamış bir gelenektir. Buna rağmen Gazi Husrev Bey Camii, teravih namazlarının en çok rağbet edilen adresi. Nerdeyse avluda bile adım atacak yer bulamazsınız.
Teravihten sonra şehir daha da bir canlanır. Özellikle gençler, sahura kadar Başçarşı ve Maraşal Tito Caddesi arasında dolaşır ve sohbet ederler.
Kısacası, Saraybosnada Ramazan gerçekten bambaşkadır.
Bununla birlikte, Allahualem, Saraybosnada hakkıyla tutulabilen orucun, İstanbuldakilere göre daha kıymetli olduğu kanaatindeyim.
Bu söylediğimin abartılı bir övgü ya da kutsama cümlesi olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Ne yazık ki, Saraybosna ile Zagrep ve Belgrad arasındaki mesafe hızla kapanıyor.
Daha açık ifade etmek gerekirse: Gazi Husrev Bey Camiinde günde iki mukabele var. Vakit ve teravih namazlarında camiler ve avluları dolup taşıyor. Böyle bir havayı teneffüs etmenin keyfi tarif edilemez. Elbette, Gazi Husrev Bey Camiine çıkan yollardan sağ salim geçebilirseniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.