Akit ne diyor?
İddia son derece ciddi. Bu iddianın tek sahibi de Akit değil. Akit gazetesinin sahibi o yörenin insanı. Bu konuya karşı da hassasiyetleri var.. Ama birileri, ne zaman bu konu açılsa hemen yaygaraya yapmaya, işi bulandırmaya çalışıyor. Umarım bir gün Sıvasın da, Başbağların da gerçeği ortaya çıkacak..
Akitin haberindeki fotoğraflarla ilgili yorum anlaşılıyor ki, yanlış. Ama saç örgüsünün kan lekesine benzetilmesinden ibaret değil ki iddia. Saç örgüsünün kan lekesine benzetilmiş olmasını ele alıp, iddiayı perdeleyemezsiniz..
Kuşkusuz ahlaki anlamda, bir kişinin kurşunla mı, iple boğarak mı, telle boğarak mı öldürüldüğü çok ayrıntıda kalan bir konu. Sonuçta ortada bir cinayet vardır.. Ancak hukuk açısından bu önemli.. Olayın gerçek faili ve sebebini araştırıyorsanız, bu kişilerin nasıl öldüklerine dair tanıkların ifadeleri, adli tıp raporları arasında uyum yoksa orada sorun var demektir..
Akit bu çelişkiye dikkat çekmek isterken, bir kanıtı yanlış yorumluyor..
İddia davanın yeniden görülmesi ve hakikatın araştırılması ile ilgili!
Cinayet olmamıştır denmiyor ki?
Ben hep Sıvastan söz ederken Başbağları görmeyenler ya da Başbağlardan söz ederken Sıvası görmemenin mümkün olmadığını söyleye geldim. Aslında bu dava tek bir davadır.. Bizi, bu ülkenin çocuklarını, farklı dini, mezhebi, etnik, ideolojik ve politik farklılıklarımızı bir çatışma alanı olarak gören çevrelerin kurbanı olduk. Birileri bizim kanımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretiyor.
3 Ocak 2003de Sivas Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fikret Ünsal, ünlü ozan Muhlis Akarsunun, 2 Temmuz 1993teki Madımak Oteli yangınında dumandan zehirlenerek ölmediğini iddia ederek, Akarsunun ölüm nedenini Arif Sağa sorun dedi.
Bakın bu ifadeler, o zaman kurulan meclis araştırma komisyonu zabıtlarında da var.
Ben bu işin kökü dışarıya uzanan bir derin devlet operasyonu olduğunu düşünüyorum.
Olay bir yangın sonucu oluşan dumanda hayatını kaybeden insanlarla ilgili. Bir kısmı üst katlardan kurtuldu. Bir kısmı bitişikteki BBP binasının penceresinden kurtarıldı. Peki içeride kalanlar neden bu kapılara yönlendirilmedi.. Yoksa birileri gizledikleri cinayetin ardından timsah gözyaşları mı döküyor. Herkes biliyor ki, Sıvas olayları bir komploydu..
Kozmik odada, Jandarmada, MİTde bu konuda bilgi olmalı. Başbakan talimat versin, bu konu yeniden incelensin.
MGKda bu konu görüşülmüş olmalı. Milli Güvenlik Kurulu Arşivlerinde de bilgi vardır..
Bu konu ne zaman gündeme gelse, tarafların tansiyonu yükseliyor.. Ama birileri bu olayların yeniden gündeme gelmesini, araştırılmasını istemiyor.. Aslında iş basit. dönemin Alevi kökenli devlet bakanı Azimet Köylüoğlu gazetemize önemli değerlendirmelerde bulundu. Olayların örtülmesiyle bir yere varılamayacağını belirten Köylüoğlu, Devlet imkânları ile bir şey yapabiliyorsa, savcıları ile, adli tıpları ile, bu adli tıbbın bilimsel yönü ile bu konunun bir mum ışığı kadar aydınlatılması gerekiyorsa bunu yapsın dedi..
Kimse bir cinayet yok demiyor ki! Dışarıda öldürülüp içeriye taşınan, içeride infaz edilen kişiler var deniyor.. Tamam otel yakıldı ama hepsi boğularak ölmedi, kurşunlanarak öldürülen insanlar da var deniyor. Bu önemli bir iddia..
Ölenlerin hepsi Alevi, ya da aynı, sanatçı denen insanlar da değil. Ölenler arasında otel görevlisi de var. Ortada bir cinayet var, evet. Gerçek failleri bulmak için daha fazla bilgiye ihtiyaç var. Bu olayın gerçek failleri kimler, kim, niçin bu kahrolası cinayeti örgütledi. Daha sonra birileri gidip Başbağları bastı.. Bu işi tezgahlayanlar kimlerdi. Asıl soru/sorun bu.. Bu sorunun araştırılmasını istemeyen birileri, bu konu her gündeme geldiğinde birilerini devreye sokuyor sanki.
Akite kızabilirsiniz, üslubunu eleştirebilirsiniz, ama iddiayı ciddiye almak zorundasınız, eğer tabii maksadınız, üzüm yemek, bağcıyı dövmek değilse..
Bir de adınız çıktı mı, herkes üzerinize geliyor. Aynı şeyi başkası söyleyince normal de, siz söyleyince suç oluyor.. Bir süre sonra siz de nasıl olsa yine üzerinize gelecekler diye sözünüzü esirgemiyorsunuz.. Hani evin hanımı kırınca hayırdır inşallah derlermiş, hizmetçi kırınca kör müsün derlermiş ya, işte o hesap.. Sonuçta belli kesimlerin hassas olduğu konuda yazıp konuşurken herkesin dikkatli olması gerek.
Akitin yazdıklarından rahatsız olanlar elbette vardır, Akit de diğerleri gibi yanlış yapabilir elbette. Ama Akitin yazdıkları karşısında böyle tepki verenler, Akite yapılan ve Akite karşı yazılanlar konusunda aynı hassasiyeti ne kadar gösterebiliyorlar aceba?
Bana kalırsa Meclis darbeleri araştırma komisyonu bu konuya da bir el atmalı. Şu Sıvas ve Başbağlar olayına.. Ortada bir cinayet ihbarı var. Başbağlar katliamının failleri Sıvas katliamında yakılan otelin dumanı içinde kayboluyor..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.