Barzani ve Esat paslaşması
Elbette bu paslaşma fiili ve zımni bir paslaşma.
İkisinin kaderi de birbirine bağlı. Batı Suriye veya Suriyenin kuzeyinde bir Kürt devleti kurulursa bu Esatın önünü açacak o da Lazkiye üzerinde emsal bir Nuseyri devleti kuracak ve Tartusu petrol boru hatlarıyle müttefiki Şiilerin kontrolündeki Iraka bağlayacaktır. Kısaca Suriyenin bölünmesi hesapları üzerine Tehran ekseni Irak, Lazkiye ve Güney Lübnan üzerinden Akdenizle bağlantısını koruyor. Buna mukabil, Erbil de Suriyenin kuzeyi üzerinden Akdenize açılıyor. Suriyedeki sekter rejimin kabzasının zayıflamasıyla birlikte yine ayrılıkçı Kürtler ve PYD hayale kapıldı. Elbette bunlar Kuran ifadesiyle edgasu ahlam nevinden aslı astarı olmayan karmaşık hayaller ve rüyalardır. Bununla birlikte tarafların zihinlerinin bir köşesine böyle planlar yaptıkları su götürmez bir gerçek. Suriye PYDsi veya ayrılıkçı Kürtleri haritalarını şimdiden hazırlamışlar bile. Hayali haritada Kürt bölgesi Akdenize kadar uzanıyor ve Halebi de içine alıyor. Adamlar Halepe bile göz dikmişler. Ayrılıkçı Kürtler 2003 yılında Irakta yaptıklarını şimdi de Suriyede yapmaya yelteniyorlar. İlk fırsatta boşluğu dolduranlar onlar oldu. Irakta Saddam Hüseyinden intikam aldıklarını farz edelim. Suriyede kimden intikam alıyorlar? Aksine Suriyede cellatları Beşşar ile ortak bir biçimde mazlum Suriye halkının üzerine çullanıyor ve birliklerini bozarak intikam almaya çalışıyorlar. Devrime katılmadıkları halde parsasını toplamaya çalışıyor ve son anda kimileri de inandırıcı olabilmek için sadakat değiştirerek Esat aleyhine bayrak kaldırıyor, pankart açıyor. Kimse bunlara aldanmaz. Ayrılıkçı Kürtler Suriye halkı gibi özgürlük hesabı değil, toprak hesabı yapıyor. Bu açık. Suriyede yapılanlar düpedüz kalleşlik. Bunu 2003 yılında da yapmışlardı. Paul Bremer Irak ordusunu dağıtmasını Kürtlerin şartlarına bağlamıştır. Barzani ve Talabani ikilisi sadece Irak ordusunu değil Irakı da de facto bir biçimde dağıtmış ve parçalanmanın eşiğine getirmiştir. Irakta yeni anayasayı her an parçalanmaya müsait ucu açık bir belge haline sokmuşlardır. Şimdi aynısını Suriyede yapmanın yollarını ve çarelerini arıyorlar.
Iraktaki varlıkları en az Kürtler kadar olan Türkmenler böyle bir talepte bulunmamışlar aksine tarihi şehirleri Kerkükte bir biçimde Kürtlerin yayılmacı emel ve hevesleriyle karşılaşmışlardır. Kürtler sadece toprak değil aynı zamanda petrol peşinde koşuyorlar. Şimdi aynı senaryoyu Halep için kurguluyorlar. Irak işgalinden sonra ilk yaptıkları iş Kerküke nüfus yığınağı yapmak ve şehrin karakterini değiştirmk olmuştur. Saddam güçlerinden boşalan şehri işgal ettikten sonra sicilleri ve tapuları imha etmişler ve hafızayı, tarihi ve başkalarının hak ve hukuklarını sıfırlamışlardı. Şimdi aynı uyanıklığı bir kez daha Suriyede tekrar ediyorlar. Rejimin uçlardaki kabzasının zayıflamasıyla birlikte Kürtlerin yaşadığı bölgeye peşmerge ve hatta sivil güçler sevk eilmiş ve baskınla birlikte köşe başları tutulmuştur. Irakta yaptıklarını Araplaştırma politikalarına karşı Kürtleştirme politikası olarak savunmuşlardı. Peki burada yıkılan rejimle ittifak kuran ve böylece bekle gör politikasıyla ve kim kaybederse kaybetsin Kürtler kazanacak anlayışıyla hareket eden ve sahaya inenler kimler? Devrime karşı Esatın yanında iken Esatın kabzası gevşeyince bu kez güya Esata karşı halkın saflarına katılıyorlar! Rüzgar gülü gibiler. Şimdi de rejimle girdikleri ittifakın meyvelerini topluyorlar. Kimin hesabına? Suriye halkının birlik ve bütünlüğü hesabına. Ele geçirdikleri yerlere Suriye bayrağı çekseler ve onun ötesinde kendilerini halk yerine topluluk olarak tanımlasalar mesele kalmayacak. Lakin Türkmenlerin ve diğer toplulukların hilafına kendilerini topluluk yerine halk olarak tanımlayarak aynen Iraktaki gibi devrimden sonra bölünmeye açık bir statü ve yapı oluşturmak istiyorlar. Bu siyasi uyanıklık aynı zamanda ahlaksızlığın ta kendisi. Ama artık yedirmezler.
Esat giderayak neden bölgeyi Kürtlere teslim etti? Bunu sadece Türkiyeden intikam almak dürtüsüyle mi yaptı? Hayır. İntikam alma dürtüsü bulunsa bile Esatın maksadı mutasavver bir Nuseyri devleti için zemin hazırlamak ve kuzeyde emsal alınacak bir yapı oluşturmaktır. Nuseyri devletinin meşruiyeti kuzeyde kurulacak bir Kürt devletine bağlıdır. Lazkiye merkezli bir Nuseyri devleti ancak Kürt devleti emsal alınarak kurulabilir. Bunun için Beşşar kuzeydeki bazı bölgeleri anahtar teslimi Kürtlere bırakırken Batıda Nuseyri devletinin yolunu döşemiş oluyor. Beşşar Cumhuriyet gazetesine manşetten bunu söylemişti şimdi sıra icraata ve fiiliyata dökmeye geldi. Peki! Türkiye bütün olup bitene seyirci mi kalacak? Türkiye Adana Mutabakatından doğan haklarını kullanarak Beşşarın ve Kürtlerin ikili oyununa cevap verebilir. Şuubi ve taifi damarın ürünü olan ırkçı ve sekter devletçik modellerine karşı Türkiye Adana Mutabakatından doğan haklarıyla karşılık verir ve ayrılıkçı Kürtlerin emellerini söndürür ve kursaklarında bırakır. Hüsnü Mahli buna bir taşla iki kuş vurmak diyor. Öyle olsun. Sınırda tampon bölge kurarak ve daha ötesine giderek ayrılıkçı Kürtlerin ellerindeki silahları toplayarak planlarını beşiğinde imha edebilir. Ya da onları Suriye Hür Ordusuyla ortak çatı altında hareket etmeye zorlayabilir.
Zaten er geç katil ve sekter Esat ve şuubi ortakları gittikleri yolun çıkmaz olduğunu görecekler ve çıktıkları seferde ancak nal toplayacaklardır. Suriyede kalleşliğin tekrarına izin verilemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.