Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Silivri’de tarihi yüzleşme... Ya da, Özkök’e 6 soru!“

Silivri’de tarihi yüzleşme... Ya da, Özkök’e 6 soru!“

Ergenekon duruşmaları”nın yapıldığı Silivri’de, bugün “tarihî bir gün” yaşanacak...

Genelkurmay eski Başkanı emekli Org. Hilmi Özkök, bugün “tanık” sıfatıyla ifade verecek...

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in sorularını cevaplayacak. Hilmi Özkök’ün ifadesi ve kendisine yöneltilecek sorulara vereceği cevaplar, herhalde “tarihe ışık tutacak”tır. Bu açıklamalar hem “darbe girişimi”nin nasıl tezgâhlandığını, hem de “Özkök’ün ne badireler atlattığını” gün yüzüne çıkaracaktır!..
Malûm olduğu üzre;

Org. Hilmi Özkök’ün görev yaptığı dönemde; Hava Kuvvetleri Komutanı olan emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ve o dönemde Deniz Kuvvetleri Komutanı olan emekli Oramiral Özden Örnek, Balyoz Darbe Planı davasında tutuklanmıştı... O dönemde Jandarma Genel Komutanı olan emekli Orgeneral Şener Eruygur ise, Ergenekon Terör Örgütü davasında “örgütün yöneticisi” olduğu gerekçesiyle yargılanıyor... O dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı olan emekli Orgeneral Aytaç Yalman’ın ise, Ergenekon soruşturması kapsamında “şüpheli” sıfatıyla ifadesi alınmıştı...
Ve yine biliyorsunuz ki;

Sayın Hilmi Özkök, “Ergenekon Dâvâsı”na bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “tanık” sıfatıyla ifadeye çağrılmıştı.

SEFERTASI VE SUİKAST!

2002-2006 döneminde Genelkurmay Başkanlığı yapan Özkök, daha önce davanın savcılarına ifade vermişti. Bu görüşmeler sonrası açıklama yapmayan Özkök, mahkemenin çağırması durumunda ise, “Gider bildiklerimi anlatırım” ifadesini kullanmıştı.

Ergenekon dâvâsında; başta, tutuklu sanıklar eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve emekli orgeneral Çetin Doğan olmak üzere birçok sanık Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün tanık olarak dinlenmesini talep etmişti. Özkök, Ergenekon davasında tarihi bir yüzleşme yaşanmasına vesile olacak ifade verme işlemi sırasında, “mahkeme heyeti”nin ve “savcı”nın birçok “kritik sorusu”na cevap verecek.

Mahkemenin, Org. Özkök’e yönelteceği soruların başında, Genelkurmay Başkanlığı döneminde öğle yemeklerini, karargâhta çıkan yemekler yerine neden evden sefertası ile getirdiği sorusu geliyor... Eruygur ve diğer kuvvet komutanlarının darbe planlarını önlemeye çalışan Özkök’ün zehirlenme korkusuyla yemeklerini evden sefertası ile getirdiği iddia edilmişti. Ayrıca o dönemde Özkök Paşa’nın bindiği helikoptere, Siirt’te suikast planı yapıldığı iddiası da gündeme gelmişti.

MUHTIRA TEKLİFİ YAPILDI MI?

Daha önce “Ergenekon Soruşturması”nı yürüten Savcı Zekeriya Öz, Özden Örnek’in günlüklerinde geçen 2003 Aralık ayındaki toplantıda AK Parti Hükümeti’ne muhtıra verilmesinin konuşulduğu toplantıyı da Hilmi Özkök’e sormuştu... Zekeriya Öz’ün; Özkök’ün başkanlığında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Ergenekon sanığı Şener Eruygur ve Balyoz Darbe Planı dâvâsının tutuklu sanıkları Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ile Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’le yaptığı 3 Aralık 2003’teki toplantıda, “Komutanlardan muhtıra teklifi geldi mi?” sorusuna “Böyle bir teklif olmadı” demişti.

Ancak Özkök; bir gazeteye verdiği röportajda komutanların katıldığı toplantıda “muhtıra” konusunun gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine “Savcı bana sadece teklifi sordu, ‘Görüş beyan eden oldu mu?’ diye sorsaydı, cevabım daha farklı olurdu” demişti. Özkök’ün, bu sözleri üzerine ifade vermek için tekrar çağrılan Özkök’e, bugün, “muhtıra teklifi”ni tekrar sorması bekleniyor.

18 SAYFALIK İFADE

“Olayın daha öncesine” gidecek olursak; Org. Hilmi Özkök’ün, Savcı Zekeriya Öz’e verdiği “18 sayfalık ifade”yi hatırlarız.

Hilmi Özkök, Savcılar Fikret Seçen ve Zekeriya Öz’e verdiği 25 Nisan 2009 tarihli ifadede; “Eruygur’un başında bulunduğu darbe plânları” konusunda “çok önemli bilgiler” vermişti...
Özetle, diyordu ki;

“Genelkurmay Başkanlığı yaptığım dönemde bana çeşitli duyumlar içerisinde kuvvet komutanlarının bir araya geldiklerini, toplandıkları yönünde bilgiler geliyordu. Ancak doğrudan soruşturma yapılması gerektirecek mahiyette bilgiler elimde bulunmadığından bu konuda herhangi bir yasal işlem başlatmadım.

(...)

O günlerde özellikle kamuoyunda Jandarma İstihbaratın yasal olmayan dinlemeler yaptığı yönünde konuşmalar olması ve bu yönde gelen duyumlar üzerine Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’a İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz ile Teknik Daire Başkanı olan Hasan Atilla Uğur’a makamımda kendilerine, bu hususlarda ciddi imkan ve kabiliyetlere sahip olduklarını, bu işlemlerin yasal çerçevede yapılması gerektiğini söyleyerek kendilerini bu konuda uyardım ve ayrıca bu işlemlerin nasıl yapıldığı ile ilgili kendilerinden bilgi aldım. Buradaki temel amacım şayet yasal olmayan dinlemeler yapılmakta ise kendilerini bu konuda uyarmaktı.

(...)

Şener Eruygur’un bizzat kendisine bazı duyumlarım olduğunu söyleyerek uyarıda bulundum. Zira benim o dönem en önemli prensip ve görevlerimden biri de muhtemel olayları vuku bulmadan önlemekti.”

Yine küçük bir hatırlatma;

Dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un komutanlık bünyesinde darbe planları yaptığı, Ayışığı, Yakamoz, Sarıkız adı verilen darbe planları yapıldığına dair belgeler de dava dosyasına girmişti.

Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen “Darbe Günlükleri” adlı belgede ise darbe iddialarına dair ayrıntılı notlar yer alıyordu.

Uzun lâfın kısası;

Tüm bunlar, bugün açıklığa kavuşacak... Ve bugünkü duruşma, tam anlamıyla bir “yüzleşme” olacak.


ÖZKÖK-YALMAN DİYALOĞU



Org. Hilmi Özkök’ün bugün vereceği ifade, “darbelerle yüzleşme” yönünden, elbette “tarihî bir önem” taşıyor.

Bu ifadeler;

“Türkiye” kadar “Akit” ve “Vakit” için de çok büyük önem arz ediyor!..

Zira;

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in Özkök’e yönelteceği muhtemel sorular, öyle tahmin ediyoruz ki; “312 General Dâvâsı”nın perde arkasını da aydınlatacaktır.

Biliyorsunuz;

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in bilgisayarından çıktığı kesinleşen “Darbe Günlükleri”nde; “Vakit Gazetesi’ne açılan dava ile ilgili bir diyalog vardı...

Emekli Oramiral Özden Örnek, 15 Kasım 2003 tarihli notlarda; dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün, Anadolu’da Vakit Gazetesi’nde yayınlanan bir yazıya karşı açılan 312 General Davası üzerinde tartıştıklarına yer veriyordu...
Örnek; Aytaç Yalman’ın Genelkurmay Başkanı ile Özkök ile yaptığı görüşmesinde konunun şöyle geliştiğini aktarıyordu:

¥ Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman: 312 kişi, “Onbaşı bile olamayacakları general yapıyorlar” diye bir gazetede haber yayınlandığında mahkemeye veriyor ve siz buna katılmıyorsunuz. Herkes bize; “Acaba Genelkurmay Başkanı AKP partisinden mi yoksa, TSK’dan değil mi?” diye soruyor. Cevap vermekte güçlük çekiyoruz. Neden bizimle beraber siz de mahkemeye vermediniz?

¥ Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök: Genelkurmay Başkanı’nın o kadar bir gizemi olsun. Ben sizlerin de yani kuvvet komutanlarının da mahkemeye vermesini tasvip etmedim. Bir gazetede küçücük bir köşede yer alan bir haber şimdi büyüdü. Tasvip eden var, etmeyen var.
¥ Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman: Bunu nasıl söylersiniz!.. Zaten halk üzerinde itibarımız gittikçe zayıflıyor. Siz kalkmış neler söylüyorsunuz. Bu yakıştırmayı TSK’da kim kabullenebilir ki. Sizin bizimle olmamanız bizleri çok üzdü.
Sizin anlayacağınız;

Dananın kuyruğu bugün kopacak!..

Öyle sanıyoruz ki;

“312 General Dâvâsı” konusunda, Org. Özkök’ün açıklamaları olacaktır... Ya da, bu sorular Hakim Özese veya Savcı Pekgüzel tarafından sorulacaktır.

SADECE 6 SORU

Çünkü bizler ve bu gazeteye gönül vermiş yüzbinlerce okuyucu, şu soruların cevaplarını dört gözle bekliyorlar:

¥ 1- 312 General tarafından organize edilen dâvâya Sayın Özkök niye katılmadı?
¥ 2- Sayın Hilmi Özkök, 312 General Dâvâsı’nı kimin organize ettiğini biliyor mu?
¥ 3- Sayın Özkök, kimin dâvâ açma emrini verdiğini biliyorsa, onun hakkında herhangi bir işlem yaptı mı?..
¥ 4- Epeyce meblağ tutan dâvânın masraflarını kim karşıladı... Dâvâ masraflarını Mehmetçik Vakfı’nın karşıladığı iddia ediliyor, bu iddia doğru mu?..
¥ 5- Dâvâ açılma aşamasında, Kuvvet Komutanları’nın sözlü emri ile vekaletnameler toplandığı ileri sürülüyor... Bu iddianın gerçeklik payı nedir?.. Bu süreç nasıl işlemiştir?.. Org. Özkök’e rağmen, bu süreç kimler tarafından yürütülmüştür?..
¥ 6- Özden Örnek’in Darbe Günlükleri’nde aktarılan diyaloglar, gerçekten yaşandı mı?..
Bu “6 soru”ya, Sayın Özkök doğrudan mı cevap verir, yoksa “yargı makamı”nın sorusu üzerine mi cevap verir, elbette bilemiyoruz...

Ama, inanıyoruz ki;

Sayın Özkök’ün ağzından çıkacak her ifade, “Vakit üzerinde kimlerin ne çoraplar örmek istediğini ve amaçlarının ne olduğunu” gözler önüne serecektir.

Biz cevap bekliyoruz.

Okuyucularımız da cevap bekliyor.

Bu sorulara cevap verilmezse, “yüzleşme”nin bir tarafı eksik kalacaktır.

Takdirlerinize bırakıyoruz efendim...



Düğmeye kim bastı?

“Düğme”ye kim bastı, “amacı” nedir, henüz bilmiyorum ama, bunu yapan her kimse veya her kimselerse, yaptığı veya yaptıkları “orostopolluk”tur, “kahpelik”tir, “fahişelik”tir, “Türkiye düşmanlığı”dır.

Önce Malatya’da “münferit bir hadise”yi kaşıyıp, “Sünni-Alevi çatışması” başlatmak istediler...
Bazı embesil, aptal, gerzek ve dunkoflar da o kadar gaza geldi ki, “Zülfikâr”ları kuşanmaya bile başladı... Neyse ki; bu ülkede bu tür “gerizekâlı tetikçiler”in yanı sıra “sağduyulu” insanlar da var ki; Malatya’nın ateşi, büyümeden söndürüldü.

Malatya’nın ateşi söndü ama, “çıfıt”ın biri, bu defa da Çorum’da geçti “tezgâh”ın başına!..
Amaç aynı:

“Sünni-Alevi çatışması” çıkarıp, ülkeyi “kaos ve kargaşa”ya sürüklemek ve dolayısıyla “AK Parti iktidarı”ndan kurtulmak!..

“Aleviler” kışkırtılmak istenir de, “Kürtler” boş bırakılır mı?.. Malatya ve Çorum’da “etnik çatışma” hayâl edenler, Hakkari-Şemdinli’de de “Kürt halkı”nın arasına “PKK’lıları” soktu ve akılları sıra, “Suriye tipi direniş” başlattı!.. Ne var ki, bu aptallıkları biraz pahalıya malolmuş... Şemdinli’deki çatışmalarda “39 PKK’lı” öldürülmüş!..


Diyeceğim o ki; dünyayı karıştıran “o..... çocukları” şimdi de Türkiye’yi karıştırmaya çalışıyor... Ama, Allah’ın izniyle bunu başaramayacaklar... Çünkü bu ülkede Alevi de, Kürt de, Türk de “et ve tırnak” gibi, birbiriyle kaynaşmış durumda!.. Koparamazlar!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi