Ne oluyor?
Birileri düğmeye bastı ve topyekûn saldırıya geçtiler.
Türkiye uluslararası güçlerin bölgede yağma yapmasına izin vermediği için, Türkiye’nin zayıflatılması ve kendi derdine düşürülmesi gerekiyor..
Bana kalırsa İsrail, bölgedeki çatışmayı kışkırtarak intikam almaya çalışıyor.
Musul petrolleri üzerinde bir hesap söz konusu.
İran sıkıntılı.. Türkiye de etkisizleştirilirse, İslâm ülkeleri üzerinde daha kolay oynayacaklar.. Onun için var güçleri ile Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar.
Bu hedefe ulaşmak için PKK iyi bir fırsat. Birileri, “Arap baharı”ndan yola çıkarak kendilerine göre bir “Kürt baharı” icat etmek istiyorlar. Türkiye’yi Irak’a ve Suriye’ye çevirmeye çalışıyorlar.. Uluslararası sistemde bu fırsatı kullanıyor..
Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için 3 yol var: Terör, siyasi kriz ve iktisadi kriz..
Terör öncelikli konu gibi sanki. Ardından siyasi kriz için birileri devrede. Hedefte Erdoğan ve AK Parti var.. Erdoğan’ı ve Davudoğlu’nu hedef seçmişler gibi sanki.. Bu süreçte parti içinde kriz çıkartabilirlerse, partiyi bölebilirlerse çok mutlu olacaklar.. O zaman önlerinde bir engel kalmayacak gibi düşünüyorlar.. Bu şekilde Anayasa tartışması da rafa kaldırılmış olacak. Kürt sorununun çözümünde birilerine göre başka yol da kalmamış olacak.
Birileri, bütün bu gerçekler ortada iken, Türkiye’nin ABD’nin taşeronluğunu yaptığı, bölgede onların politikalarının hayata geçirilmesi için çalıştığını iddia ediyor.. Oysa bana göre, gerçek bunun tam tersi. Aynı çevreler, Suriye’de işlerin bu noktaya gelmesinden Türkiye’yi suçluyorlar..
Türkiye muhalefete destek vermeseydi, işler bu noktaya gelmez, bu kadar kan dökülmezdi gibi bir yorum yapıyorlar. Sanki daha önceki Hama katliamında muhalifler silah kullanmadılar da ne oldu?
Kaldı ki; Türkiye, sınırlı olarak bölgedeki siyasi muhalefete destek vermiş, onların sesini dünyaya duyarmaya çalışmış, sorunun siyasi çözümü için çaba göstermiştir..
Şu gerçeği de birileri görmezden geliyor: Direniş, silah desteğini öncelikle dışarıdan sağlamadı.. İlk silah, Suriye ordusundan kaçan askerlerle birlikte geldi ve ardından karakol baskınları ile elde edildi. Daha sonra Bekaa üzerinden silah girişi oldu ve ardından Ürdün üzerinden..
Bir yandan karşınızda silahlı Suriye birlikleri, Muhaberat, Şebbiha birlikleri varken, halka eline silah alma demenin ne anlamı var ki?
Birileri Türkiye’ye karşı çıkarak, dolaylı olarak da olsa Suriye rejiminin ihtiyaç duyduğu moral desteği sağlayarak onlara zaman kazandırıyor. Bu da bu işin kan ve can maliyetini, zaman maliyetini artırıyor.. Bundan sonra Suriye’de geri dönüş yok. Olamaz da. Bu iş iç savaşa da dönüşse, gelecekte Baas rejimine yer yok..
İşlerin bu noktaya gelmesi, halkın sivil taleplerine silahla cevap veren Esad rejiminin sorumluluğundadır.. Bu işler bu noktadan sonra da fazla uzun sürmez..
İşin kötü yanı; muhalefetin, sivil kayıplar karşısında Şebbiha ve Muhaberat elemanlarına, Suriye askerleri içindeki Nuseyri unsurlara karşı kan davası başlatması ihtimali. Bu direnişçileri, haklı bir noktadan haksız bir noktaya savurur.. Hele bu işin siviller arasında bir çatışmaya dönmesi, felaket olur. Bu iş kan davasına, intikam savaşına dönmemeli.
Aslında bütün bunlar beklenmeyen şeyler değil.. Bundan sonra da bölgede benzer olaylar yaşanacak.. Sabırlı olmak lazım.. Tarihin en önemli kavşak noktalarından birinde bulunuyoruz.. Bazı işlerin kemale ermesi, zeval vaktinin işaretidir.. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır..
Evet, cansıkıcı şeyler oluyor. PKK’nın fırsatı ganimet bilip saldırması, bazı insanların bazı gerçekleri görmesi, bazı konular üzerinde birilerinin bir kez daha düşünmesine vesile olması açısından önemli.. Eğer birileri akılsızca, öfkesi aklından büyük işlere kalkışmaya çalışacak olursa, onlar için gelecek günler, geçen günleri aratabilir..
Bu olanlar ilk defa olmuyor.. Daha bir süre de olmaya devam edecek..
Şimdi her zamankinden daha metin olmamız gerekiyor.. Daha sabırlı olmamız gerekiyor. Öfkeye kapılmamak gerekiyor.. Bir topluluğa olan öfkemizin, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerekiyor.. Daha çok dua etmemiz gerekiyor.
Bütün bunlar birer imtihan vesilesi. Bu işler ilk kez bugün olmuyor. Dün de bu böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak.. Allah, servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çevirecek. Bizleri mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Bu süreçte herkes kendi istihkakını kazanıyor. Sonuç ise Allah (cc)’ın takdirindedir.. Birilerinin bir planı varsa Allah’ın da bir planı vardır ve galip olacak olan O’nun planıdır.
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.