Zihindeki şiddet bitmeden terör bitmez
Bir insanın zihni, şiddet ağlarıyla örülmeye doğumundan başlar. Şiddetin silahlı-silahsız, soğuk-sıcak, sözlü ve sözsüz çeşitleri vardır.
İnsan, şiddetin herhangi birinin yaşandığı bir ortamda dünyaya gelir ve o şiddet içerisinde yetişirse, o kişi elbet şiddet yiyip şiddet içer.
Sadece Türkiyede değil, dünyanın teröre muhatap ülkelerine bakıldığında, teröre bulaşan kişi ya da kişilerin şiddet ortamında yetiştikleri görülür.
Bu tipler; dirlik, birlik, huzur, güven, istikrar, hak ve hukuk düşmanı kimseler olur ve örgütler bu kişileri kolayca ikna ederler.
Dünyaya veya bulunduğu coğrafyaya jandarmalık, şeflik, diktatörlük yapmak isteyen devletler de bu kesimleri kullanırlar.
Silah tüccarları, uyuşturucu tacirleri ve bilumum karanlık işlerden para kazanan çevrelerin başlıca silahı da işte bu şiddet ortamında yetişmiş; zihni sürekli öfke, kin, haset dolu kimselerdir.
Zihinlerdeki, beyinlerdeki, kafalardaki, düşüncelerdeki, fikirlerdeki, velhasıl insanın beş duyu organındaki her türlü şiddeti bitirmeden; terörün, kavganın, kargaşanın bitmesi mümkün değildir.
Bunun için devletin, milletin, medyanın, sivil toplum teşkilatlarının, ülkede istikrar isteyen tüm çevrelerin, kişisel veya örgütsel düşüncelerini bir tarafa bırakarak; el birliği yapmalı, konuşmalı, tanışmalı, kaynaşmalı ve anlaşmalıdır.
Terörle mücadelede sadece devletin eli taşın altında. Oysa medya başta olmak üzere, millet olarak bu taşın altına elimizi koymadan çıkacağımız huzurlu bir sabah çok uzak.
Hele medya. Şehidlerimizin haberlerinin ardından hiç aldırmadan magazin haberleri yayınlayabilen bir anlayış, terörün son bulması için bir katkı sağlayabilir mi?
Ne yazık ki ve maalesef; günümüzde medyanın büyük bölümü, çok reklam alma ve çok para kazanma hırsı içerisinde kaybolmuş vaziyettedir.
Sendikalar başta olmak üzere, pek çok sivil toplum örgütü, kuruluş gayelerinde sadece kendi menfaatleri varmış gibi bir iki mesajla meseleyi geçiştirmekteler.
Bir de ertesi gün medyada yer alıp almadıklarına bakarlar, eğer almışlarsa rahatlarlar, yok almamışlarsa medyada görünebilmek için başka yollar ararlar.
Ne garip bir anlayış ve ne garip bir durum değil mi? Amaç ve gaye, nasıl da merkezden ve özden kopmuş vaziyette.
Yine ne yazık ki ve maalesef; hemen bütün çevrelerde; Bana dokunmayan yılan bin yaşasın keyfini tüm boyutlarıyla yaşamaktayız.
Halbuki bu anlayış terörden daha beterdir. Bu da bir başka zihin kirliliğidir. Hiçbirimiz devletin yükünü sırtımızda taşımak istemiyor, aksine devlete yük oluyoruz.
Bugüne kadar terörle mücadelede ne konuşmalar yapıldı, ne yazılar yazıldı, ne öneriler getirildi, ne önlemler alındı ama terör sürüyor.
Allah rızası için her şeyi devletten bekleme kolaycılığından kurtulmalı ve bir şeyler yapmalıyız. Zihinlerdeki şiddeti bitirmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.