İslam Yeter İslamcılık Kalsın
Başlangıçta İslam vardı, İslamcılık sonradan çıktı. İslam dindir, İslamcılık(lar) ideolojiye benzeyen birer doktrin ve harekettir. İslam asıldır, cevherdir. İslamcılık fırkalardan bir fırkadır.
İslam ile İslamcılık özdeşleştirilemez.
İslam ile İslamcılık eşit olamaz.
İslamcılığı İslam'ın üzerinde tutmak büyük bir sapma ve yanılgıdır.
İslamcılığın kurucusu veya kurucuları kimlerdir?
İbn Teymiye'nin, Muhammed ibn Abdilvehhab'ın, Cemaleddin Afganî'nin, Arap Dünyası ve Hint yarımadası aktivistlerinin, Çarlık Rusyası ceditçilerinin, birtakım şaibeli mühtedilerin tuzu biberi vardır İslamcılık hareketlerinde.
İslamda nakil ve nass esastır. İslamcılıkta akıl ve şahsî yorumlar.
İslam, icazetli fukaha, ulema ve mürşidlerle Resulullaha (Salat ve selam olsun ona) ulaşır. İslamcılıkta icazet ve devamlılık yoktur, kopukluk vardır.
İslam, Kur'anın kesin beyanıyla tamamlanmış dindir, onda hiçbir eksiklik ve boşluk yoktur. İslamcılık cereyanlarında, İslam'ın sözde eksikliklerini tamamlama havaları vardır.
İslam Tevhid dinidir. İslam bütün Müslümanların, çeşitlilik içinde tek bir Ümmet olmasını ister. İslamcılık cereyanları Ümmeti Protestanlaştırır.
İslamın din düşmanlarına, sömürgecilere, emperyalistlere karşı pasif kaldığı iddiası iftiradır.
19'uncu asırda Kafkasya'da Şeyh Şamil'in Müridizm cihad hareketi bir İslam hareketi idi.
Sultan Abdülhamid ve Yıldız Sarayında ona hizmet eden Rufâî şeyhi Ebu'l-Huda
es-Sayyadî İslam'ı temsil eder; Mason Afganî, Mason Abduh İslamcılığı...
İslam'da cihad farzı vardır. İslamcılık hareketleri aktivist hareketlerdir.
Pakistan'da, Mısır'da İslamcılık hareketleri amaçlarına ulaşıp Kur'ana, Sünnete, Şeriata dayalı İslamî devletler ve nizamlar kuramamış, kör topal bir demokrasiyle yetinmek zorunda kalmıştır.
İslam'ı ulema-i rüsum, ulema-i su' temsil etmediği gibi şu veya bu İslamî hizip ve fırka da temsil etmez.
Farmason Afganînin zihniyeti, metotları, planları Ehl-i Sünnet İslamlığına uymaz.
Ehl-i Sünnet İslamlığı Sevad-ı Âzamdır. Cadde-i Kübradır.
Her Müslümanın doğrudan doğruya Kur'andan hüküm çıkartması, her Müslümanın Kur'anı kendi re'y, heva ve hevesi ile yorumlaması Ehl-i Sünnetin kabul etmediği yanlış bir metottur ve kişiyi küfre kadar götürebilir, Ümmetin din konusunda parçalanmasına, Protestanlaşmasına yol açar.
Bazı İslamcıların, "Allah gerçek bir Janus'tur" diye yazarak, Allahı iki çehreli bir Roma putuna benzeten İslamcıyı baş tacı etmeleri, onların din konusunda doğru yolda olup olmadıklarının yeterli bir göstergesidir.
Çeşitli İslamcılık cereyan ve hareketleri İslam dünyasını bölmüş, birbirinden kopuk hareketlere ayırmış, Müslümanların enerjilerinin israf edilmesine yol açmıştır.
Müslümanların kurtuluşu, içlerinden yeterli miktarda vasıflı güçlü üstün kültürlü yüksek ahlak ve karakterli eleman yetiştirilmesi, bunların kadrolaşması, bir İmam-ı Kebir'in başkanlığında harekete geçilmesi, bütün Ümmeti kapsayan mükemmel bir plan ve program dairesinde sistemli çalışılması ile mümkün olabilir.
İslamcılık İslam'ın ayak bağıdır.
Çeşitli İslamcılıklar, siyasî ve aktivist tarafları ağır basan ideolojik cereyan ve hareketlerdir.
İslam münzel (inzal edilmiş, indirilmiş) bir din ve nizamdır; İslamcılık(lar) uydurulmuş ideoloji ve sistemlerdir.
Realitede Müslümanların zayıflamış, dinden uzaklaşmış olmaları ve aslına uygun bir İslam sergilememeleri, İslamcılığın doğru yol olduğuna delalet etmez.
Şeriatsız, fıkıhsız İslam olmaz ama İslamcılık olur.
İslamcılığın, Müslüman Protestanlığının, İslamî aktivizm cereyan ve hareketlerinin doğuşunda, gelişmesinde sömürgeci ve emperyalist devletlerin, ajanların, şaibeli mühtedilerin rolleri tamamen ilmî ve objektif metotlarla, sağlam bilgi ve belgelere dayanılarak incelenip araştırılmalıdır.
Hepsi için söylemem ama bir kısım İslamî hareket ve cereyanlarda radikallik ve vurup kırma temayülleri vardır.
Müslümanlar kurtulmak istiyorlarsa 19'uncu asırda Kafkasya'da Şeyh/İmam Şamil'in Müridizm cihad hareketinden ilham alabilirler.
Bu hareketin temelleri şunlardı: (1) İslam'ın zahir hükümlerine, Şeriata uyulması... (2) Nakşî ve Kadirî tarikatlarının yani tasavvufun ahlak ve fazilet ölçüleri... (3) Şeriata ve Tarikata dayalı askerî bir cihad hareketi...
İslamcılık cereyan ve hareketlerinin en büyük açığı ve itizali itikat sahasında Selefîleşmiş, vahim bid'atlere sapmış olmalarıdır.
İslamcıların bir kısmı mezhepsizlik, telfik-i mezahib, Kur'anı re'y ve heva ile tefsir, müteşabihatı Allaha yakışmayacak şekilde yorumlama, tecsim, Ehl-i Tevhid ve
Ehl-i Kıble olan Müslümanları tekfir gibi vartalara düşmüşlerdir.
19'uncu asırdan bu yana zuhur etmiş çeşitli İslamcılık hareketlerini mufassal şekilde incelemek, hatâlarını ortaya koymak Ehl-i Sünnet kelamcılarının işi ve vazifesidir.
Hepsi için aynı hükmü vermek istemem ama, bundan otuz kırk yıl önce Türkiye'deki bozuk düzene ateş püsküren, onu küfürle suçlayan sözde idealist bir kısım hızlı ve radikal İslamcıların, şimdi, dün bozuk dedikleri düzenin ve sistemin haram ve kirli rantlarıyla zenginleşmeleri çok ibretli bir manzara oluşturmaktadır.
Genelde İslamcılar Sünnet-i seniyeye önem vermezler, nice sünnet konusunda tehâvün gösterirler (hafife alırlar, önemsemezler). Mesela namaz kılarken başlarını takke veya imame ile örtmezler. Halbuki Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) hayatı boyunca (ihramlı olduğu zamanlar dışında) bir kere bile başı açık olarak namaz kılmamıştır.
Netice: İslam ana caddedir, çeşitli İslamcılık cereyanları çıkmaz sokaklar yahut dar patikalardır.
"İkinci yazı"
İstanbul'a Bir Milyon Nüfus Daha
Türkiyede fikir ve söz hürriyeti var mı?.. Var... Öyleyse İstanbul'a bir milyonluk yeni bir şehir yapılması projesini ve teşebbüsünü tenkit ediyorum... Bundan dolayı kimse bana kızmasın, darılmasın.
İstanbul, bugünkü haliyle, bırakın bir milyonu, bir tek ilave nüfus daha kaldırmaz.
Bir milyonmuş... Merak etmeyin onun arkası gelir... Bir tane değil, on tane birer milyonluk yeni şehir daha yapılır.
Nereye yapacaklar? Elbette ormanları, yeşillikleri, tabiatı tahrip ederek yapacaklar.
Türkiye geniş bir ülke, niçin başka bölgelere yapmıyorlar bu yeni kentleri?
İstanbul, tarih boyunca şiddetli, yıkıcı, öldürücü, yerlere serici büyük zelzelelerin yaşandığı bir bölge. Niçin böyle bir bölgeyi binalaştırıp duruyorlar?
Akıl, mantık, şehircilik, ilim, irfan, bilgelik İstanbulu küçültün diye haykırıyor, biz bir milyon nüfuslu yeni bir kent inşa etmek istiyoruz?
Son çarşamba günü akşama doğru bir dostumla Beyazıt'ta buluşmak için Sultanahmet'ten tramvaya bindim. Arada sadece Çemberlitaş durağı var. Orada inmek ve Beyazıt'a yürüyerek gitmek zorunda kaldım. Çünkü vasıtanın içinde aşırı kalabalık vardı.
Bina bolluğundan, yeşil saha azlığından, trafik keşmekeşinden, hava kirliliğinden, çarpık yapılaşmadan, bazı semtlerdeki aşırı ses kirliliğinden İstanbul yaşanmaz bir şehir haline geldi.
Beklenen büyük zelzele olursa, milyonlarca halk hangi meydanlarda, sahalarda toplanacak, çadır kuracaktır?
Mısırlılar İskenderiyede muazzam bir kütüphane kurdular. İstanbul'un büyük bir kütüphanesi yok.
İstanbulun binalarının, meskenlerinin yüzde 60'ı dayanıksız ve çürükmüş...
Keşke bugünkü 22 milyonluk köy İstanbul yerine beş milyonluk medenî ve düzgün bir şehrimiz olsaydı.
(Nüfusun sadece 13 milyon olduğu yalanına sakın kanmayınız.)
İstanbulda yeni kurulması düşünülen bir milyonluk şehirde ne kadar rant vardır acaba?
Kurulmasın inşallah!
*Pazar Günü Öğle ile İkindi Arası
Önümüzdeki Pazar günü öğle namazından sonra saat: 14'ten ikindi namazına kadar Beyazıt Meydanı Kitap Fuarındaki BEDİR YAYINEVİ standında bulunacak ve kitap imzalayacağım.