Obamanın güç tutkusu
Seçimler yaklaştıkça, merkez üssü ABD olan sismik hareketlenmeler, Ortadoğu’daki “fay hatlarını” tetikliyor. Peki, tüm dünyada az çok hissedilen bu politik zelzelenin yıkıcı etkisi neden en fazla Ortadoğu’da hissediliyor? Çünkü ABD’nin kafatası olarak gördüğüm Beyaz Saray’ın zekâsı kesinlikle Yahudi lobileri. İktidara giden yol ise bu lobilerin midesinden geçiyor. Dolayısıyla iktidar olmaya yeltenen her siyasi irade, Ortadoğu’dan birkaç büyük başı, İsrail’in iştahına “kurban” sunma yarışına girişiyor! Kısacası ABD’deki iktidarlar, Ortadoğu’daki yıkıntıların üzerinde kuruluyor.
Şimdi yine seçimler yaklaşıyor ve her zamanki süreç yeniden işliyor. Yine kapalı kapılar ardında görüşmeler yapılıyor. Taahhütler veriliyor. Karşıt güçler çarpıştıkça parlamentoda çalkalanmalar meydana geliyor. Beyaz Saray’ın aklı karıştıkça karışıyor. Obama ve kadrosu ise her gün biraz daha paniğe kapılıyor. Hüseyin Obama’nın bu panik atak nöbetleri, Ortadoğu’yu Kerbela’ya çeviriyor. Bu muhalefetin taahhütlerini daha cazip hale getiriyor. Ancak Obama’nın muhalefete göz açtırmaya asla niyeti yok! Yeniden seçimi kazanmayı hedefliyor. Bunun için yapamayacağı hiçbir şey yok. Adamın gözü kara! Bu yüzden Ortadoğu’da tutuşturulan ateşe körükle gidiyor! Ortadoğu’da İsrail’in projelerine “yeşil” yakan kullanılabilir unsurlara kesenin ağzını sonuna kadar açıyor! El kesesinden cömertlik yaparak “devletleşebilmeleri için” etraflarını temizliyor.
Obama’daki bu güç ve iktidar tutkusu hakikaten çok korkunç! Bu güce sahip olmak için İsrail’in kuklası gibi davranıyor. Şimdi vicdanı ne derse desin İsrail’in etrafındaki bariyerlerin tamamını kaldıracak ve Ortadoğu’daki hayallerine kavuşturacak! Bunun için yapmadığı cambazlık kalmadı Obama’nın! Neredeyse amuda kalkacak!
Diğer Ortadoğu ülkeleri ise Agatha Christie’nin “On Küçük Zenci”sindeki kurbanlar gibi tedirgin. Birbirlerine bile kuşkuyla bakacak kadar Kabil arayışındalar! Kuşku basiretlerine kurt düşürmüş! İdrakleri bulanmış! Göz gözü görmüyor suçlamalardan! Habil’ler Kabil’lere karşı, Kabil’leri kumanda edenlerden çok daha müteyakkız! Kuklalar birbirini haklarken ipi tutanlar arkasına yaslanmış, bu savaş oyununun tadını çıkarıyor! Onlar birbirine odaklandıkça bu silah tüccarlarının işine geliyor ve Ortadoğu çok daha kolay kontrol altında tutuluyor.
“On Küçük Zenci”ye baktıkça düşünmemek elde değil. Acaba Suriye’den sonra sıra kimde? Şüpheleri ustaca İran üzerine birikirken, Suriye yandı. Bu yüzden bir sonraki adımı görebilmek için işaret ettikleri yere değil, aksi yöne bakacaksın!
Şimdi kuşkular Ürdün üzerine birikiyor. Yine sağ gösteriliyor. Ancak çok daha sarsıcı bir fırtınanın derin sessizliğinden bir yön kestirmek için henüz erken! Timsah, seçim öncesi Suriye ile iktifa edecek gibi gözüküyor!
İRAN AYIP EDİYOR
Adam kendini İslâm Cumhuriyeti olarak tanımlıyor. Sonra da Karayılan’la koyun koyuna girip bize nispet yapıyor. Yılancıklar dağlarda kan dökerken, o Karayılan’la aşna fişne ediyor.
Yahu yılan gömleğini değiştirse de aynı yılan! Apo eşittir Karayılan! İran, Müslüman bir ülke olarak nasıl Marksist ve terörist bir sistemle koyun koyuna giriyor? Muhafazakâr bir iktidara dirsek çevirip şehit kanını “İslâm Cumhuriyeti”nin üstüne sıçratıyor?
Marksist Leninist değil mi bu adam? Ya İran’dan sonraki İslâm sıfatını sökecek ya da Müslüman kanı döken Karayılan’ı koynuna almayacaksın be adam!
Bu nasıl bir İslâm cumhuriyetidir ki; Müslüman kanı dökenlerin elebaşının ev sahibi? Düşünün bir İslâm Cumhuriyeti’niz sayesinde PKK terörü kaç Müslüman anayı nasıl yaktı? Adı İslâm Cumhuriyeti... Bu ne yaman çelişki? Bir de tahammülsüz derler. Bana göre Başbakan adeta sabır taşı gibi. Hani neredeyse bunlara “one minute” dese yeri!