Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Salahaddin küllerinden doğuyor

Salahaddin küllerinden doğuyor

Suriye’deki en sembolik çarpışmalardan ve çatışmalardan birisi Salahaddin semti ve Kalesi çevresinde Suriye Özgür Ordusu ile nizami ordu arasında yaşanıyor.

Halep ve Kalesi aslında Salahaddin’in şehirlerinden birisi ve mirasının parçası. Salahaddin semtinin düşmesinin sembolik bir değeri olacak. Salahaddin küllerinden yeniden doğacak. İsmiyle müsemma bir semt. Salahaddin’in düşmesiyle birlikte Tel Aviv’in düşmesine giden koridor ve yol ardına kadar açılmış olacaktır. Elbette Salahaddin torunlarının kucağına düşecektir. Anlayan anlamıştır; Kudüs’ün geri alınmasındaki en temel engel İran faktörüdür. İran, devrimin ardından bölgede nüfuz alanları oluşturmasıyla birlikte İslam dünyasında kafa karışıklığı hatta dağınıklığı ve referans çatışmasına neden olmuştur. Referans birliği üzerinden zihin duruluğu ve gönül sefası sağlamadan Yahudilerle hesaplaşmak ve Kudüs’ü geri almak mümkün değildir. Halbuki İran devrimiyle birlikte Ebu’l Hasan en Nedevi’nin tanımladığı gibi, İslam dünyasının iki zıt anlayışından ve suretinden ikincisi yeniden aktif hale gelmiştir. İran tarihten tevarüs ettiği aykırı ve zıt referansı veya dikotomik yapısıyla birlikte İslam dünyasında zihnen ve ruhen bir ikilik meydana getirmiştir. Bu referans birliğini yok eden dikotomik yapısıyla birlikte Sünni dünya ile işbirliği yerine onlarla çatışmacı ve onun ötesinde mügalebeci bir mantığı esas almıştır. Takiyyüddin Hilali’nin, solu referans alanlara veya Nasırcılara yönelik ifadesiyle bölücülük üzerinden birleşme senaryoları üretmektedir. Bu ise eşyanın tabiatına aykırıdır. Ayrıştırmacılık üzerinden birlik sağlanabilir mi? Suriye’de zalimin yanında yer alan ve bütün İslam dünyasından farklı bir çizgi tutturan İran Cumhurbaşkanı Nejad Mekke zirvesiyle alakalı olarak verdiği mesajda tefrikaya son verilmesini istiyor. Birileri de zannedecek ki, Suriye ve sair yerlerde Sünniler tefrika yapıyor. Zira İran ve Esat gibi dostlarının sancağı altına girmiyorlar. Suriye meselesi bir kez daha göstermiştir ki, tefrikanın merkezi İran’dır.
¥
Bundan dolayı da İran ekseninin Suriye’de çözülmesi İslam birliğine ve İsrail’in sonuna giden süreci ardına kadar açacaktır. İran ise domino etkisiyle Şam’dan sonra sıranın öteki dostları; Maliki ve mezhep milislerine gelmesinden çekinmektedir. Allah aşkına İran Şam rejiminin İslam için değil saltanatı için çarpıştığını bilmiyor mu? Öyle olduğu halde hakkaniyet sebebiyle mi halkına karşı Irak’ta 8 yıl boyunca savaştığı Baas rejiminin Suriye kolunu tercih ediyor?
İran devrimden beri her vesile ile Sünni dünyayı itibarsızlaştırmaya çalışmıştır. Onlara göre, Amerikalılar tarafından öldürülen Ziya ul Hak Amerikancı idi! Suriye devrimcileri de Amerikancı. Onun ötesinde aşırı dinciler. Suriyeli muhaliflere aşırı dinci diyen İran’a birileri de faraza buna cevap olarak ‘sapık dinciler’ dese feryat koparmazlar mı? Öyleyse dillerini daha özenli niye kullanmazlar? Onlar herkese değecek, hiç kimse onlara ilişmeyecek! Öyleyse niye Sünni dünyayı karalamakta bu kadar ısrarcı davranıyorlar? Onlara göre, Sünni dünyanın ve tarihinin kayda değer hiçbir fazileti yoktur. Onlara ve müttefiklerine göre yaptıkları fetihler bile işgaldir. Suriye Müftüsü Ahmet Hassun, Endülüs için böyle demiştir. Hal böyle iken fiilen İran çatısı ve liderliği altında Sünni dünyayı birliğe ve onun ötesinde Şiileşmeye çağırıyorlar. Bilmeyen öğrensin diye yazıyoruz. Onların tarihten beri devam edip gelen nasibi suçlamalarına bir de günümüzde Amerikancılık ve aşırı dincilik eklenmiştir. Onlar gibi düşünmeyen herkes aşırı dincidir. Kanatlarının altına girenler ise mutedil dindar oluyor herhalde.
¥
İran ve ekseni, Halep’te Salahaddin’de Salahaddin’in küllerinden yeniden doğmasına engel olamayacaklar. Vakıa bütün yalanları tekzip edecektir. İslam dünyasının birlik ve beraberliği ve onun ötesinde dirliği düzeni, referans birliğine bağlıdır. Salahaddin döneminde Kudüs bu ruhla geri alınmıştır. Zihni duruluğa ve gönül sefasına ulaşmak ve hayretten kurtulmak ancak Sünni eksenli referans birliğine ulaşmakla mümkündür. Macid Arsan Geylani ‘Hakeza Zahare Cilu Salahaddin ve Hakeza Adet el Kuds/Salahaddin Böyle Zuhur Etti ve Kudüs böyle Geri Alındı’ kitabında bunun felsefesini yapmakta ve yazmaktadır. Kudüs, Fatimilerin yıkılmasıyla geri alınmıştır. Yine Kudüs günümüzde Şam-Tahran ekseni tarafından temsil edilen modern Fatimilerin yıkılmasıyla geri alınacaktır. Şakir Mustafa adlı Salahaddin Eyyübi’nin biyografisini kaleme alan yazar, Salahaddin Eyyübi’nin misyonunu dört başlıkta toplamaktadır. Sünni anlayışın hakimiyetini tesis etmek. İslam ittihadını temin etmek. Ahlaki diriliş. Cihad hareketini yeniden başlatmak ve Kudüs’ü kurtarmak. Nureddin Zengi ve Salahaddin Eyyübi önce Fatimileri bertaraf ederek ilk iki maddeyi gerçekleştirmişlerdir (Salahaddin, Şakir Mustafa, Daru’l Kalem, Dimeşk, s: 419). Nureddin Zengi’nin başlattığı süreci Salahaddin Eyyübi ikmal edip tamamlamıştır. İran İslam dünyasına hizmet etmek istiyorsa önünde tek seçenek ve yol var, gölge etmemek. İran İslam alemine gölge etmesin, kendisinden başka ihsan istemeyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
50 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi