Ergenekon 'eski siyaset'le hesaplaşma davası

Ergenekon 'eski siyaset'le hesaplaşma davası

Ergenekon soruşturması nihayet dava aşamasına geldi. Dosyayla ilgili açıklamayı pazartesi günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı yapacak.
Bütün gözler o güne çevrildi.
O günün tarihi bir gün olacağını şimdiden söylemek hiç de abartı değil. Türkiye, bu boyutta ilk kez bir "darbe yargılaması"na tanık olacak.
Bazı kesimlerin dağın fare doğurmasını umutla beklediği biliniyor. O beklentiye bir cevap alınmayacağı da çok açık.
çünkü bu dava sadece birkaç kişinin, "bir siyasi partinin" davası olmakla sınırlı değil.
Bu Türkiye'nin geleceğiyle ilgili, hatta bölgenin geleceğini yakından ilgilendiren bir süreçle ilgili dava...
Bu nedenle davanın açılması ve bütün yönleriyle tartışılması yeni bir dönemi de beraberinde getirecek.
Daha şimdiden hareketlenen bir döneme giriyoruz. Dava dosyasında yer alan belge ve bilgiler yakın tarihimizin karanlık noktalarını ne kadar açığa çıkartacak bilinmiyor ama bilinen bir şey var, bu ülke insanı o karanlık noktaların artık açığa çıkmasını istiyor.
6-7 Eylül olaylarını da, Eşref Bitlis Suikastı'nı da Uğur Mumcu'nun katledilmesini de, on binlerce faili meçhul cinayetin kimler tarafından planladığını da, kimlerin tetikçi olarak kullanıldığını da bilmek istiyor.
Ergenekon dava dosyası o sırlara ulaşacak ipuçlarını ortaya koyabilir.
Bu da önemli çünkü biliyoruz ki, Türkiye'de bu tür soruşturmalar yapılmadı daha doğrusu yapılmasına izin verilmedi.
Hala bu beklenti içinde olanlar var.
Bu nedenle açılacak dava bir ilk olacak.
Hemen hatırlamakta yarar var, son 50 yılda milletin meclisinde hazırlanan komisyon raporlarının haddi hesabı yok.
İşte çok çarpıcı üç örnek...
CHP'li rahmetli Yılmaz Alpaslan'ın başında olduğu komisyon 70'li yıllarda Lockheed Uçak Skandalı Raporu hazırladı ama ne yazık ki gereği yapılmadı.
Aynı şekilde 90'larda Refah Partili Mehmet Elkatmış'ın başında olduğu komisyonun hazırladığı Susurluk Raporu da, DYP'li Sadık Avundukluoğlu'nun başkanı olduğu Faili Meçhul Cinayetler Araştırma Komisyonu'nun raporu da bir işe yaramadı.
Peki, neden?
Bu soruya bu ülkeyi geçmişte yönetenlerin bir cevap vermesi gerekiyor.
Dikkat eden bu ülkenin ana siyasi akımlarını temsil eden "üç parti, üç rapor" hazırlatıyor ama hiçbiri işe yaramıyor...
Ergenekon Davası bu nedenle de bir dönüm noktası olacak. Ve başta siyasi partiler, siyasi aktörler olmak üzere hepimiz önemli bir sınavdan geçeceğiz.
Erdoğan Bayraktar övgüyü hak etti!
İstanbul Ataköy C Motelleri'nin bulunduğu 150 dönümlük arsanın TOKİ"ye geçmesini yazınca birçok kesimden ciddi tepki geldi. Kimi sevincini dile getirdi, kimi bu işi başaranları kutladı, kimi de arsanın geleceğine ilişkin kaygımızı paylaştı.
Ama bir avukat arkadaşımın söyledikleri hepsinden farklıydı.
Şöyle diyordu:
"Son birkaç gündür Erzincan ve Malatya'yı da kapsayan bir gezi yaptım. Gittiğim her yerde TOKİ'nin yaptıklarıyla karşılaştım. TOKİ'nin konut yapmadığı yer yok neredeyse. Bırakın şehirleri, ilçelerin bile çehresi değişmiş... Hele Erzincan Kemaliye'de yaptıklarını çok beğendim. Kentin kimliğiyle uyumlu bu yapılara imza atan bir kurumumuzun olduğunu görmek insanı umutlandırıyor."
TOKİ ile ilişkisinin olmadığını bildiğim için sözü nereye getireceğini merak ettim.
O da devam etti.
"Ataköy C Motelleri'yle ilgili yazıyı okuyunca şaşırdım. çünkü orada ciddi bir mücadele vermeden o arsa sahiplerini çıkarmak mümkün olmazdı."
Gerçekten de o arsanın yeniden devlete geçmesinde başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar ve ekibinin büyük çabası var. Atalarımızın dediği gibi; "Yiğidi öldür hakkını ver."
Yakından izlediğim için biliyorum, iki yılı aşkın süredir mahkemelerde uğraşıldığı gibi her türlü baskıya da göğüs gerdiler.
Biz de Erdoğan Bayraktar ve ekibinin hakkını teslim ediyor ve bu başarılarından dolayı kutluyoruz.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi