Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Bu aydınlara müstahak mıyız?

Bu aydınlara müstahak mıyız?

Zaman zaman ülkemi tanımakta güçlük çekiyorum...
İnsanlarıma bakıyorum: Müslüman...
O kadar ki, kadınlarımızın yüzde yetmiş küsürü başörtülü...
Erkeklerimiz hacca gitmekte, camilere yardım etmekte yarışıyor...
İnsanımızın yüzde 85’i oruç tutuyor, yüzde 70’inin alnı bir şekilde secde ile buluşuyor...
Bu ülkede zekât veriliyor, fitre veriliyor, hacca gidiliyor, “tesettür” farizasına mümkün mertebe riayet ediliyor...
Bu ülkede altı saatte bir cami yapılıyor...
Camilerin minarelerinden müezzinler günde beş kere “Lailahe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” diye Allah’ın varlığını ve birliğini kâinata haykırıyorlar.
Sağır sultanların bile duyduğu bu ses, bu “milletin sesi” olduklarını iddia eden çiftetelli medyasının gazetelerine, gazetecilerine, televizyonlarına, televizyoncularına bir türlü ulaşmıyor.
“Gözü namazda olanın kulağı ezanda olur” deyimini haklı çıkarırcasına, hâlâ “tanrı”lardan söz ediyorlar.
İnanmıyorsanız, 08.07.2008 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin Ankara ilavesinde yer alan haberi okuyun...
Rahatsızlanan Tuna ötenel isimli “sanatçı”nın eşi aynen şöyle diyor:
“Müzik tanrısının merhametine sığınıyoruz.”
“Hangisi?” diye sorası geliyor insanın...
Hangi tür müziğin tanrısı?
öyle ya bunun popu var, klasiği var, cazı var, varoğlu var!
Haşa sümme, bu yaklaşıma göre “pop tanrısı” ayrı olmalı, “caz tanrısı” ayrı olmalı, “futbol tanrısı”, “basketbol tanrısı” ayrı olmalı...
“Yer tanrısı”, “gök tanrısı” derken, hoş geldin ortaçağ!
Hoş geldin cehalet devri!
Ne tuhaf sevgili dostlarım...
Bazıları Hz. İbrahim’i hazmedemediği için Nemrud’un yanında saf tutuyor!..
Bazıları Hz. Musa’yı özümseyemediğinden Firavun’a destek veriyor!..
Bazıları Peygamber-i âlişan Efendimiz’i algılayamadığı için Ebu Cehil’in eteğinde dolaşıyor...
Bunu da “aydın olmak” sanıyorlar.
özgür olmak sanıyorlar.
Buyurun işte: İslâmiyeti herhangi bir terör hadisesi olduğunda (terörle eşleştirmek için) hatırlayan (ve “Terörist Cuma namazını kıldı vurdu... Danıştay tetikçisi namaz kılıyordu... ABD Konsolosluğu’nu basanlardan birinin cebinden dua kitabı çıktı” şeklinde haberler yapan) gazeteler, en sonunda “tanrı” uydurmaya da başladılar.
Ellerinden gelse, Müslüman milleti eski Yunanistan’a ya da Peygamber Efendimiz öncesindeki “cehalet devri”ne götürecekler.
Ne demek “müzik tanrısı?”
Bu ülkede yayınlanan bir gazete milyonlarca Müslümana hakaret içeren bu ifadeyi sütunlarına nasıl alır?
Evet, dostlarım: ülkeme bakıyorum da milletin yüzde doksanının yürek pusulası kıbleyi gösteriyor...
Kadınları ekseriyetle örtülü, erkekleri hacı, camileri dolu, Kur’an kursları açık, ezanı günde beş kez minarelerden çağlıyor...
Gönül huzuru içinde “Elhamdülillah” diyorum, “Bu millet Müslüman!”
Sonra gazetelere bakıyorum: İslâm suçlanıyor...
“Müzik tanrısı”ndan şifa bekleniyor...
“Bu medya, bu milletin medyası mı?..” diye soruyorum ister istemez.
üniversitelere bakıyorum: üniversiteyi yöneten kurum adına konuşanlar “din”i “öcü”, dindar Müslümanı “potansiyel terörist” gibi görüp gösteriyor...
“Bu üniversite milletin üniversitesi mi?..” diye hayrete düşüyorum.
Ergenekon isimli terör örgütünün avukatlığına soyunan ana muhalefet partisi liderini dinliyorum: “Müstehak mıyız?..” diye düşünüyorum.
“İrticacı” denmesinden muhtemelen ödleri kopan bazı AKP’li belediyelerin “vur patlasın çal oynasın” anlamına gelen programlar içeren festivallerde millete göbek attırmalarına bakıyorum: “Bu başkanlar gerçekten de AKP’li mi, gerçekten de bizi temsil ettiklerini mi sanıyorlar?..” diye sormaktan kendimi alamıyorum.
ABD Konsolosluğu baskınında ölen gencecik polislerimize yüreğimiz yanıyor...
Bazı belediyeler dans gösterileri eşliğinde kutlamalar yapıyor...
Gülben Ergen konserine çuvalla para döküyor...
Gencecik memurlarımızın üstünde tepiniyorlar.
İçim acıyor... Canım yanıyor...
Hangi yanlışlarımız yüzünden bunların başımıza geldiğini anlamaya çalışıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi