Bugün bayram... Biraz da iyimser bakalım!
Olayları değerlendirmek için, insanın durduğu yer ve baktığı pencerenin büyük önemi vardır...
Yumuşacık bir koltukta oturan insan ile, hasır üzerinde oturan bir insandan aynı değerlendirmeyi bekleyemezsiniz.
Yarısı dolu bardağa bakmak da öyle... Müsbet bakanlar, bardağın, hiç olmazsa yarısının dolu olduğunu söylerler... Menfi bakanlar ise, yarısının boş olduğunu söyleyip, niye tamamı dolu değil? diye hesap sorarlar...
Dedim ya;
Bakma meselesi!..
Ama, yarısı boş diyene de, yarısı dolu görene de bir şey diyemezsiniz... Çünkü, her ikisinin söylediği de doğrudur.
DAHA NE VERSİN TAYYİP?
Sözü, PKKlıların, PKK sempatizanlarının ve PKK uzantılarının yaptıkları gösterilere getirmek istiyorum.
Herhalde duymuşsunuzdur...
PKKnın 15 Ağustos 1984te Eruh ve Şemdinlide yaptığı saldırıların yıldönümü, zafer bayramı havasında kutlanmış...
PKKlıların ve sempatizanlarının her yıl, İlk Kurşun Günü ve Diriliş Bayramı olarak kutladığı bu günde, Hakkarideki caddeler ve meydanlar PKK sembolleri ile donatılmış, her yere Apo posterleri açılmış, Kürtçe müzik eşliğinde halaylar çekilmiş!..
Şırnakta da polise havai fişek ve ses bombası atıp, iş makinelerini yakmışlar...
Batmanda da; aralarında BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ve Batman Milletvekili Ayla Akat Atanın da bulunduğu PKK uzantıları halaylar çekmişler...
Bu manzaraya öfkelenen Ulusalcılar ve onların Sözcüleri demişler ki;
Tayyip, daha ne versin?..
Açılım yaptı... Öcalana sayın demeyi suç olmaktan çıkardı... Apo posterleri ve PKK paçavralarıyla dolaşmayı serbest bıraktı... Kürtçeyi serbest bıraktı!.. Kürtçe TV kanalı bile açtı!..
Ama bunlar;
28 yıl önce ilk askerimizin şehit edilişini, şehirlerin göbeğinde halaylar çekerek kutluyorlar!
Doğru mu?..
Doğru!..
Gerçekten de; Çukurca ve Foçada toplam 10 şehit verdiğimiz günlerin hemen sonrasında; hele de içlerinde BDP milletvekillerinin de bulunduğu bu tür eğlenceler, en basit ifadesiyle aymazlık ve millete hakarettir!..
Ama, aynı halay çekmeye, şöyle de bakmak mümkündür;
Şemdinlide 150-170 PKKlı öldürüldü... Ölen PKKlıların ardından ağıt yakmak yerine, halay çekip eğleniyorlar!..
Demek ki;
Bunların kendi ölülerine de saygısı yok!.. PKKlıların ölmesine üzülmeyen BDPliler, hiç askerlerin şehit olmasına üzülür mü?..
Bunlara, ölüler hayat veriyor!..
Ne kadar ölü,
O kadar eğlence!
Hatta, şu da söylenebilir;
Silah çekmek yerine, halay çekiyorlar ya, daha ne istiyorsunuz?..
Dedim ya;
Bakma meselesi!..
Nereden bakarsan, öyle görürsün!..
BARDA BAŞÖRTÜLÜNÜN İŞİ NE?
Meselâ, şu olay:
Sabahları farelerin bastığı İstanbulun sosyetik semti Bebekte Elif adlı başörtülü bir hanım ile eşi Cengiz, ünlülerin uğrak yeri olan Lulus Cafe Bara gidip, karşılıklı kahve içmek istemişler!..
Genç çift, tam kapıdan içeri girerken, güvenlik görevlisi koşup, gelmiş!..
Kapatıyoruz demiş!..
Elif ve eşi Cengiz; Nasıl olur demişler, Geç saatlere kadar açık olduğunuzu biliyoruz... Bizi görünce mi kapatmaya kalkıyorsunuz?.. Bize, açık açık; başörtülüleri almadığınızı söylesenize!
Güvenlik görevlisi, haklısınız demiş;
Kural gereği başörtüleri almıyoruz!
Şimdi, bu olaya bakıp, skandal diye gürültü çıkarılabilir... Hatta; başörtülüler her yerden dışlanıyor diye bas bas bağırılabilir!..
Evet, böyle yapıp, başörtülü kadına destek açıklamaları yapılabilir...
Ama, şöyle de bakılabilir:
Kardeşim, başörtülü bir kadının, Ramazan ayında Barda, içki içilen bir mekânda ne işi var?..
Bu da bir bakıştır...
Ve yabana da atılmaz!..
Çok doğru;
Başörtülü kadınlar birçok yerde dışlanıyor, aşağılanıyor, hakaretlere uğruyor!..
İyi de; başörtülü bir kadının bar gibi, içkili bir mekânda ne işi var?..
Bırak;
Orası da eksik kalsın!..
Oraya da gitmeyiver!..
KILIÇDAROĞLU İFTARDA!
Eski müftü CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, bir iftar yemeği organize etmiş... Bu yemek, elbette CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile din adamları ile gazetecileri buluşturmayı amaçlıyormuş...
Kılıçdaroğlu, burada özeleştiri yapmış:
Mütedeyyin insanlarla CHP arasındaki mesafeyi anlamsız buluyorum... Bu mesafenin olmasında, geçmişte bir hatamız olduysa, bu hataları görmek gerekir... Bunları giderecek ve diyaloğu daha da artıracağız!
Bu iftar ve Kılıçdaroğlunun sözleri için, CHP arayışta diyen var, dindarlara sarıldı diyen var, AK Partiyi taklit ediyor diyen var, Dindarlara göz kırpıyor diyen var...
Var oğlu var!..
Malûm;
Siyaset, sonuç alma sanatıtır... Ağzınla kuş tutsan bile sandıktan çıkamıyorsan, direnmenin alemi yok... Halka kulak verecek, halkın inançlarına saygı gösterecek ve gerekirse iftar sofralarında ve camilerde boy göstereceksin!..
Velev ki;
Din istismarı desinler!..
Kılıçdaroğlu; partisinden ve çevresinden gelen hücumlara rağmen, farklı bir tavır sergilemeye çalışıyor...
Dedim ya; buna din istismarı diye bakanların sayısı hayli fazla!..
Ama; iftara katılan sakallı davetlilere bakıp, Ali Bulaçın işaret ettiği gibi; Rahmetli Necmettin Erbakan böyle bir gruba iftar verdiğinde başımıza neler gelmişti neler?.. şeklinde bir yaklaşımda da bulunulabilir...
Gerçekten de;
Bir iftar sonrasında irtica(!) geleceğine, bırakın da Kılıçdaroğlu insafa gelsin!..
Bir iftar sonrasında tanklar yürüyeceğine, bırakın da think thanklar yürüsün!..
Ama bu;
AK Partiyi taklitmiş!..
Varsın, olsun!..
Nasıl olsa; dünya sanallaştı!..
Bırakın, CHP de ayak uydursun!..
ÖĞRENCİLERE BURS OLAYI!
CHP dedim de, aklıma geldi...
Dünkü Akitin manşetinde de, pes artık başlığı ile yer aldığı gibi, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; Belediyelerin fakir öğrencilere burs vermesi için yeni bir yasal düzenleme istemiş!..
Oysa, aynı CHP;
Sözkonusu kanunun iptali için 2004 yılında Anayasa Mahkemesine başvurmuş, mahkeme de 2008 yılında verdiği kararla, belediye burslarıyla okumayı sürdüren yaklaşık 350 bin öğrencinin mağduriyetine yol açmıştı.
Mahmut Tanal, şimdi diyormuş ki;
Belediyelerin burs vermesine karşı değilim... Doğru olan, benim yaptığımdır... CHPnin, bursların iptaline önayak olması yanlıştı!
Malûm, dünkü Akitte bu olay; CHP iyice şaşırdı!.. Yuh artık!.. Bu kadarına da pes şeklinde yorumlandı...
Doğru mu?..
Noktasına, virgülüne kadar doğru!..
Ama, şöyle de bakılabilir;
Hatanın neresinden dönülürse, kârdır misali, CHP de hatasını görmüş ve şimdi dönmeye çalışmaktadır.
Baksanıza;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bile, düne kadar mürteci gözüyle baktığı insanlara bugün mütedeyyin diyor ve onlarla arasındaki buzları eritmek için, iftarlar veriyor!..
Uzun lâfın kısası;
Biraz da müsbet bakalım ve görelim neler oluyor?..
Bugün Ramazan Bayramı ya; gördüğünüz gibi bardağın alt yarısına bakmaya çalıştım.
Çok mu iyimserim acaba?..
Bayramınız kutlu olsun
Bugün bayram... Ramazan Bayramı... Her yıl olduğu gibi, bu yıl da Ramazan Orucunu dindar insanlar tuttu, tatilini ise oruç tutmayanlar yapacak... Onlar, çoktaan deniz kenarlarına, tatil yörelerine uçtular bile...
Her yerde böyle değil midir?.. İşi görenler garibanlardır, sefasını süren ise başkaları!.. Orucu tutan biz, tatilini yapan başkaları!..
Haa, şikâyetçi miyiz?.. Hayır, hiçbir şikâyetimiz yok... Ama, biz gazeteciler; gerek Ramazan Bayramında, gerek Kurban Bayramında hiç olmazsa 3-4 gün tatil yapsaydık da, eş-dost ziyaretine gidebilseydik, hiç fena olmazdı!.. Büyüklerimizin ellerini öpmekten bile mahrumuz...
Yıllar önce böyle bir imkânımız vardı... Sonra Dinç Bilgin-Zafer Mutlu ikilisi, sırf Bayram Gazetelerine inat, bayramlarda da çıkmaya başlayınca, tatilden de olduk...
Sonra, Basın İlân Kurumu bu işe el attı, Gazeteler tatil yapsın, biz Bayram gazetesi çıkaralım dedi, ona da bazı meslektaşlarımız karşı çıkınca, proje yattı... Herhalde, ilan-reklâm pastasından vazgeçmek istemiyorlar.
Hani, demem o ki; gazeteler de çıkmasın, Bayram gazetesi de!.. Bayramda hiçbir gazete çıkmasın da, okuyucular dinlensin... Tabiî, bizler de dinlenelim!..
Yoksa, bayram gelip-geçiyor, farkına varamıyoruz...
Tüm okurlarımın bayramını tebrik ediyorum efendim...