Ölü toprağını silkelemek
Üzerimizdeki ölü toprağını silkelemeden, ne teröre karşı durmamız ne de hayata hakkıyla tutunmamız mümkün değildir.
Bize bahşedilen ömre eğreti gözle bakıyor ve har vurup harman savuruyoruz. Neme lazım formunda yaşıyoruz.
Oysa insan insana emanettir. Yüce Yaratıcı bu emanete sahip çıkmamızı istemiştir.
Biz; komşunun komşuya mirasçı zannedildiği bir medeniyetin insanlarıyız.
Uhdemizde bulunan her türlü canlı ve cansız varlıkların çobanı olmakla görevlendirilmiş dinin fertleriyiz.
Hal böyle olunca; inancımız, imanımız, kitabımız, dinimiz ve değer yargılarımız da bize emanet ve bu emaneti en iyi şekilde taşımak mecburiyetindeyiz.
Bu bilinçle hareket edildiğinde çoğumuzun üzerinde örülü ve örtülü olan ölü topraklarını silkeleyerek atabiliriz.
¥
Güneydoğumuz başta olmak üzere memleketimizin belli yerlerinde terör can almaya devam ediyor.
Devlet ilgili kurum ve kuruluşlarıyla terörle mücadele ediyor ama bu bela sadece devletin gücüyle halledilecek bir musibet değil.
Çünkü kurt gövdenin içerisinde. Teröristler dağda, yaylalarda, ovalarda, şehirlerde yuvalanırken, siyasi temsilcileri de TBMMde yuvalanmış vaziyette.
Vatanını, milletini, dinini, toprağını, insanını seven sağduyu sahibi herkesin, devlete yardımcı olması lazım.
Oturduğumuz yerden haberleri izleyip vah tüh diyerek neticeye varılmıyor maalesef. Terör belasına karşı hepimiz, elimizi taşın altına koymalıyız.
Bu sebeple; özellikle tarikatlarımıza, cemaatlerimize, insana ve İslama hizmet amaçlı derneklerimize, vakıflarımıza, yine aynı çerçevede çalışan sivil toplum kuruluşlarımıza çok büyük iş düşmekte.
¥
Ne demek istiyorum. Şunu demek istiyorum.
Ülkemizde Allahı, İslamı, Kuranı, Peygamberi önceleyen tarikatlarımız, cemaatlerimiz, derneklerimiz, vakıflarımız ve çevresi olan samimi âlimlerimiz bulunmakta.
Ayrıca yine ülkemizin hemen her şehrinde sözü dinlenen kanaat önderlerimiz var.
Din-i İslam için, Allah rızası için, tüm cemaatlerimizin temsilcilerinden oluşan büyük bir grup, Doğu ve Güneydoğuyu adım adım tarayarak, bölgedeki kanaat önderleri ve ailelerle buluşmalar gerçekleştirebilir ve mümin kardeşliği üzerine akitleşebilir.
Hükümet bu konuda her türlü araç, gereç ve imkânları sağlayabilir, hatta temsilci verebilir. O zaman insan insana iletişim kurulmuş olur ki çok faydalı olacaktır.
Bu huzur ve güven seferberliği için öncelikle Başbakan R. Tayyip Erdoğan veya belirleyeceği bir kimse harekete geçip, kanaat önderleriyle buluşarak bir çalışma yapabilir.
Böyle bir hizmetin önceliği; devletimizin selameti, milletimizin huzur ve güveni için Kuranın ve Efendiler Efendisi (s.a.v.)nin Müslümanlara yüklediği görevler paylaşılarak takipçisi olunabilir.
Düşünsenize tüm cemaatlerimizden belirlenen temsilcilerle oluşan kalabalık bir grup, terör bölgelerini karış karış geziyor; annelerle, babalarla, kardeşlerle, kanaat önderleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşüp, hak ve özgürlüklerin terörle değil, İslam kardeşliğiyle çözüleceğini anlatıyor.
Muhteşem değil mi? Bu yolun denenmesi elzemdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.